Haberler :::
-
12.03.2025
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
12.03.2025
Göklerin Kartalları İKÇÜ’de
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz parçası Türk Hava Kuvvetleri'nin Türk milletine 100’üncü kuruluş yıl dönümü hediyesi olarak 2011 yılında kurulan hava gösteri timi SOLOTÜRK, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine konuk oldu. Dünyanın dört bir yanında düzenledikleri uçuş gösterileriyle efsane haline gelen, Türk Hava Kuvvetlerinin resmi akrobasi timi SOLOTÜRK’ün pilotları Hv. Plt. Bnb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ile Uçak Bakım Subayı Hv. Uçk. Bkm. Bnb. Tuna Karalı’nın katıldığı söyleşiyi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, SKS Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci izledi. Gökyüzüne Hâkim Olabileceğimizi Onlarla Öğrendik Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen organizasyonla İKÇÜ’nün konuğu olan ekip üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, böylesine önemli bir ekinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Türkiye’nin son yıllarda havacılık alanında ciddi mesafeler kat ettiğini vurgulayan ve bu ivmenin de aslında SOLOTÜRK ile başladığını dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Gökyüzü bize o kadar uzaktı ki, zaman içerisinde SOLOTÜRK’ün yaptığı etkinliklerle biz, gökyüzünün aslında bir manevra alanı olabileceğini ve bizim de bu alana hâkim olabileceğimizi öğrendik. Orada yetişen mühendisler, havacılık ve savunma sanayiinde bugün Türkiye’nin neredeyse başa oynadığı bir sistemi tasarladılar. Bugün Akıncı’dan Bayraktar’a ve Çelik Kubbe ’ye kadar pek çok şeyi konuşabiliyoruz ve bunu sadece formel eğitimlere değil, bu tarz girişimlere de borçlu olduğumuzu söylemek isterim. Üretmek kadar gösterebilmenin; çocuklarda ve gençlerde heyecan yaratmanın ve onların size öykünmesini sağlamanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, SOLOTÜRK’ü bütün dünyanın hayranlıkla izlediğini görmek de bizlere gurur veriyor. Ben, özellikle öğrencilerimizin buradan ciddi mesajlar çıkarmalarını ve programın kendilerine bir vizyon kazandırmasını diliyorum” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve SOLOTÜRK ekibine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. SOLOTÜRK Türk Milletine Armağan Olarak Kuruldu Açılış konuşmasının ardından söz alan SOLOTÜRK ekibi, kendilerini diğer gösteri ekiplerinden ayıran en önemli özelliğin, ekip üyelerinin her birinin aktif savaş pilotu olması ve bakım ekibinin harekata ve savaşa sürekli hazır halde bulunmaları olduğunu vurguladı. SOLOTÜRK’ün, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. Yılı olan 2011 yılında Türk Milletine armağan olarak kurulduğunu anlatan ekip üyeleri, Ay yıldızlı bayrağı ve Türk Milletini dünyanın dört bir yanında başarıyla temsil etmelerinin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. SOLOTÜRK gösterilerinde görülen özgüvenin ve savaşçı ruhun, ekip üyelerinin Türk milletinin cesaret ve kararlılığını yansıtmasından kaynaklandığına dikkat çekilen söyleşide, ekibin gittiği yerlerde bayrak manevrası yapıldığında bütün dünya milletlerinin ay yıldızlı bayrağa selam durdukları ifade edildi. Söyleşide, usta çırak ilişkisiyle yetişen SOLOTÜRK gösteri ekibinin 13 kişiden, gizli kahramanlar olarak nitelenen bakım astsubaylarının ise 8 kişiden oluştuğunun bilgisi verildi. SOLOTÜRK’ün asli görevinin Türk havacılığı ile Türk gençleri arasında bağ kurmak olduğunun altını çizen ekip üyeleri, aktif savaş pilotları olarak Türk savunma sanayinin koşar adım ilerlemesinden; İHA ve SİHA’larla, Milli Muharip Uçak Kaan’la ve diğer gelişmelerle gurur duyduklarını belirttiler. Dünya üzerinde uçak üzerine çizilmiş en büyük bayrağın SOLOTÜRK’te olduğunu ve bununla Guinness Rekorlar Kitabına girdiklerini hatırlatan ekip üyeleri, SOLOTÜRK’ün yapmış olduğu hareketler içerisinde patentli olanların da bulunduğunu, bu hareketleri dünya üzerinde yalnızca SOLOTÜRK’ün yapabildiğini anlattılar. İKÇÜ Ailesine gurur dolu anlar yaşatan SOLOTÜRK söyleşisi, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından, ekip üyelerine teşekkür belgesi takdimi ve imza töreni ile son buldu. -
10.03.2025
İZKA’dan İKÇÜ’ye “Hafıza İzmir Atölyesi"
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) arasında, “Hafıza İzmir Atölyesi" kurulumuna ilişkin iş birliği protokolü imzalandı. Protokol imza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun katılımıyla yapıldı. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Özgür Polat’ın yürütücüsü olduğu, tarihi öneme sahip kitap ve diğer belge türlerinin restorasyonunu içeren proje, İZKA tarafından yürütülen “Hafıza İzmir” çalışmaları kapsamında destek gördü. İKÇÜ bünyesinde, kâğıt restorasyonu eğitimi alanında faaliyet göstermek üzere “Hafıza İzmir” Atölyesinin kuruluşuna ilişkin protokole, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz imza attı. İzmir’de Yetişmiş Çok Büyük Alimler Var İZKA ile İzmir’in ilmî ve kültürel zenginliklerinin bilimsel bir çerçevede ele alınmasını sağlayacak bir atölyenin kurulacak olmasından duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, ilim dünyasına katkıda bulunmuş sayısız âlimin İzmir ve çevresinde yetiştiğini ya da eğitim verdiğini aktardı. Prof. Dr. Köse, “İzmir’de yetişmiş çok büyük alimler var ve Türkiye bu âlimlerin birçoğunu maalesef tanımıyor. Mesela İzmiri Mevlâna Mehmed var ki .20 civarında eser neşretmiş. Kütüphanelerde el yazması eserlerini bulduğumuz, eserlerini neşrederek edit kritiğini yaptığımız Tire’de İbni Melek var. İbni Melek ki Hanefi mezhebinin en büyük alimlerinden biridir. Hanefi mezhebinin 4 muteber metin kitabından birinin şerh yazarlarındandır. Bergama’da Muhyiddin Kâfiyeci var, Osmanlının en büyük alimlerinden biridir. İzmir tarihinin sayısız değerli âlimlerinden Birgivî Mehmed Efendi ise en bilineni ve malum Birgi’dedir. Bu gibi değerlerimizin yazma eserlerinin, kentin tarihsel birikimine katkı sağlayan tüm unsurların gençlerce tanınmasına, korunmasına olanak verecek “Hafıza İzmir Atölyesi’ni bu çerçevede oldukça önemsiyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin bu alandaki çalışmalarını destekleyecek bu protokolümüzün hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. “Hafıza İzmir Atölyesi" Önemli Bir Paydaş Buluşması 2019 yılında yayım hayatına başlayan İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınlarının, “İzmir’in Kültür Varlıkları”, “İzmir’in Kültür İnsanları” ve “İzmir Tarihi” olmak üzere üç başlık altında kamusal kültür yayıncılığı yaptığını aktaran İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, “Hafıza İzmir” platformunun kent kimliği özelinde özgün ve öncü bir proje olma yolunda ilerlediğini kaydetti. Dr. Yavuz, “Ajans olarak bugüne kadar müstakil birer çalışma olarak yürüttüğümüz Kültür Yayınları ve İzmir Zaman Makinesinin yanına Kent Kimliği Dijital Arşivi’ni de ekleyerek Hafıza İzmir’i genişletmekteyiz. Hafıza İzmir’in kaidesi olarak konumlandırdığımız Kent Kimliği Dijital Arşivi, İzmir’in kent kimliğini oluşturan üç temel unsur özelinde kentte “izi” olan kişi, kurum ve mekânlara dair arşiv malzemesini toplamak, tasnif etmek, sayısallaştırmak ve kamuoyunun istifadesine sunmayı amaçlamaktadır. İKÇÜ de kent kültürüne yönelik önemli çalışmalara imza atıyor. Değerli akademisyenlerimizin alanlarındaki çalışmalara katkı sunması, öğrencilerimizin kâğıt restorasyonu konusunda bilgi ve beceri kazanmaları ve bu alanda kariyer planlamalarına yön vermesi bağlamında İKÇÜ bünyesinde kurulacak “Hafıza İzmir Atölyesi" önemli bir paydaş buluşmasının zeminini oluşturmaktadır. Atölye ile hem eserlerin restore edilmesi hem de bu alanda eğitim görmekte olan üniversite öğrencilerinin uygulamalı eğitim alması hedeflenmektedir. İzmir kent kimliğinin daha iyi ve derinlemesine anlaşılması için yeni araştırma malzemelerinin gün yüzüne çıkarılmasına olanak sağlayacak bu protokol kentimize ve bilim dünyasına hayırlı olsun” dedi. -
26.02.2025
İlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile Yapacaklar
E-Gastonomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti. -
28.01.2025
İKÇÜ Hedeflerini Güncelledi
Kalite süreçlerini başarıyla sürdüren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde, TSE EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetimi Sistemi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu ölçütleri kapsamında, 2024 yılı Yönetimin Gözden Geçirme (YGG) toplantısı yapıldı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin başkanlığında, Kalite Koordinatörlüğünce düzenlenen toplantıya, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, müdürler, Genel Sekreter Nurettin Memur, daire başkanları, dekan yardımcıları, senato üyeleri, kalite koordinatörlüğü ve komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin kalite sorumluları katıldı. Yenilikçi ve Öncü Yaklaşımlarımızla Daha da İleri Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, eğitim öğretim faaliyetleri, bilimsel araştırmalar, yönetişimde oluşan sinerji ve toplumsal katkı projeleri açısından kalite odaklı yaklaşımın önemini vurguladı. Geçen yılın bir analizinin ortaya konulması ve geleceğe yönelik planların gündeme alınması adına YGG toplantılarının oldukça önemli olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu toplantıyı yaparken aslında kalite süreçlerimizi de mercek altına almış oluyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin durumunu akademik, idari ve toplumsal katkılarımızı gözden geçirme, geliştirilmesi gereken hususlarımızı saptama fırsatı sunan bu buluşmayı önemsiyorum. Biz 'nitelikli eğitim', 'bilimsel araştırma' ve 'topluma hizmet' alanlarında yenilikçi ve öncü yaklaşımlarımızla her geçen gün daha da ileri gitmeye devam ediyoruz. Bilindiği gibi Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından 2 yıllığına akredite edildik. Aynı zamanda TSE EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesine de sahibiz. Bu standartlar belli süreçlerde kontrol ediliyor. Çünkü kalite, süreklilik isteyen çalışmaları gerektiriyor. Bu açıdan emekleriniz için her birinize teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’nün Çalışmaları Dikkat Çekiyor İKÇÜ’nün özellikle bilişim alanında yaptığı çalışmaların dikkat çektiğini dile getiren Prof. Dr. Saffet Köse, “Geçtiğimiz haftalarda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu” toplantılarının dördüncüsüne üniversitemiz ev sahipliği yaptı. Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar bilişim ve teknoloji alanında öne çıkan bir kurum olmamız nedeniyle bizleri tebrik etti ve özellikle bilişim alanında üniversitelerde yaptığımız çalışmaların önemini vurguladı. İdari ve akademik süreçlerde özellikle dijitalleşme noktasında öncü bir kurum haline geldik. YÖK’ün büyük veri ile ilgili çalışmalarında üniversitemiz paydaşlardan bir tanesi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, yeni kurulmasına rağmen sürekli olarak gelişime açık ve bunun da hakkını veren bir üniversite olduğu için çalışmalarımız dikkat çekmeye devam ediyor. Bu noktada sizlerin katkılarınız çok değerli” ifadelerin kullandı. Başarının Sürekliliğini Sağlamak Önemli Türk yükseköğretiminde adından söz ettiren bir kurum olmak için daha fazla çalışılması gerekliliğinin altını çizen Prof. Dr. Köse, akademik üretkenliği artıracak tüm çalışmaların desteklendiğini, tüm paydaşları ile etkileşim halinde bir İKÇÜ olarak yakalanan başarının sürekliliğini sağlamak adına sistemli adımlar atıldığını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Kurumsal akreditasyon sürecinin önemli bir ögesi olarak gördüğümüz bu toplantıların doğru analizlerle, etkili stratejik planlarla bize yol göstermesi gerektiğine inanıyorum. Aramızdaki koordinasyonu sağlamak ve uyumu güçlendirmek, kalite kültürümüze de olumlu yansıyacaktır. İdari süreçlerimizi daha etkin ve verimli hale getirecek adımları atmaya devam ediyoruz. Özellikle dijitalleşme noktasında önemli bir avantaja sahibiz” dedi. Hedeflerimizi Güncelledik Topluma hizmet alanında fark yaratacak sosyal sorumluluk projeleri ve iş birlikleri ile yollarına devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Stratejik planımızı oluşturduk ve deyim yerindeyse hedeflerimizi güncelledik. Önceki dönemde koyduğumuz her hedefe ulaşmanın da mutluluğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kalite yolculuğumuzun Kalite Koordinatörlüğümüzün ve Strateji Geliştirme Başkanlığımızın katkılarıyla sürekli gelişim felsefesi üzerine inşa edildiğini vurgulamak isterim. Süreçlerimize katkı veren tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Kalite Sürecini Başarıyla Yönetiyoruz Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise, İKÇÜ’nün sürekli gelişen ve dünya ile etkileşim halinde olan bir üniversite olmasında; nitelikli eğitim ve katılımcı yönetişim anlayışı açısından Kalite Güvence Sisteminin yol gösterici bir niteliğe sahip olduğunu vurguladı. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal katkı faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç ve dış kalite güvencesi ve akreditasyon süreçlerini planlama ve uygulama esaslarının tümünü kapsayan Kalite Güvence Sisteminin gelişmeleri ve yenilikleri kalite standartlarında takip eden İKÇÜ açısından önemini anlatan Doç. Dr. Tengiz, “Türk Standartları Enstitüsü (TSE) TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) Standardı şartlarına uygun hizmet üretmek amacıyla 2012 yılında çalışmalara başlayan üniversitemiz, iki yıllık tetkik sürecinin ardından 2014 yılında TS EN ISO 9001 kalite yönetim sistemi belgesi almaya hak kazanmıştır. O tarihlerden bugüne kadar üniversitemizde kalite çalışmaları özenle sürdürülmektedir. 2024 yılında da belge yenileyerek sürece başarıyla devam ediyoruz. Görev bilinci ve özveri ile yaptığımız çalışmalara tam destek sağlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve üniversite üst yönetimine koordinatörlüğümüz adına teşekkür ediyorum” diye konuştu. Toplantı, katılımcıların görüş ve önerilerinin alınmasıyla tamamlandı. -
20.01.2025
Hedef Akredite Program Sayısını Arttırmak
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kalite Koordinatörlüğü ve Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünün ortaklaşa düzenlediği “Kalite Mentörleri Ödül Töreni” ile birimlerdeki kalite çalışmalarına katkıda bulunan personele Rektör Prof. Dr. Saffet Köse tarafından plaket takdim edildi. Toplam 40 mentörün plaket aldığı töreni, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz, kalite komisyonu ve koordinatörlüğü üyeleri takip etti. Gösterdiğiniz Gayret Takdire Şayan Ödül töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, İKÇÜ’nün kalite yolculuğundaki örnek uygulaması olan kalite mentörlüğünün tüm birimlerden yapıcı bir karşılık almasından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Misyon-vizyon hedeflerine katkı sunan tüm ekip üyelerini tebrik eden Prof. Dr. Köse, “Değişen ve gelişen dünyada öncü kurum olmanın ilk adımı kurumsal olarak kaliteyi içselleştirmekten geçiyor. Kalite standartlarını kurumsal işleyişin bir parçası haline getirmek ve bu anlayışı kurum kültürüne yerleştirme yoluyla sürdürülebilir başarı hedefimize ulaşabiliriz. Ekibimizin önemli bir bileşeni olarak siz mentörlerimiz deneyim, bilgi birikimi ve liderliğinizle kurumsallaşma süreçlerimize önemli katkılarda bulundunuz. Bu yolculukta sizlerin fedakâr çalışmalarınız çok değerli. Her bir birimimizdeki kalite süreçlerini etkin bir şekilde yöneterek, üniversitemizi daha ileri taşımak için gösterdiğiniz gayret takdire şayan” dedi. Ekibimize Güveniyoruz Mentörlük uygulaması ile tüm birimlerde rehberlik görevini üstlenen personelin, kalite anlayışını yerleştirme ve sürekliliğini sağlama konusunda öncülük ettiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, kalite yolculuğunda takım ruhu ile çalışılırsa verimli sonuçlarla ilerleneceğini vurguladı. Prof. Dr. Köse, ”Üniversitemizin ulusal ve uluslararası arenada da öne çıkması için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Takım ruhu içinde beş yıllık akreditasyonu alacağımıza olan inancımı özellikle ifade etmek istiyorum. İki yıllık akreditasyon bizleri kısmen memnun etse de daha fazlasını yapabileceğimizi göstermiş olduk. Hiç akredite edilmesek bile biz kalite yolculuğumuzdan vazgeçmeyeceğimizi daha önce beyan etmiştik. Bu açıklamalarımızın hepsinin kaynağında aslında ekibimize olan güven yatmaktadır Bireysel olarak ne kadar yetenekli olsak da kalite yolculuğunun takım ile yapılması şart. Bir araya gelen farklı beceriler, fikirler ve bakış açıları, aynı potada erimedikçe başarıya ulaşılması olası değildir” diye konuştu. Akredite Olan Program Sayısının Artmasını Bekliyoruz Sürekli iyileştirme olgusuyla akreditasyon çalışmaları yapan tüm bölüm ve programlara desteklerinin tam olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, 2025’te akreditasyon başvurusunda bulunacak birimlerin ve akredite olan program sayısının artmasını beklediklerini ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Akredite olmuş ve değerlendirme süreci devam eden programlarda akreditasyon sürecini yürütmüş tecrübeli öğretim elemanlarının, süreci yeni başlatacak birimlere rehberlik ettiği mentörlük uygulamasının başarıyla devam edeceğine yürekten inanıyorum. Akredite program sayımızı çok daha yukarılara çıkarmayı hedefliyoruz. Hedeflerimiz büyük ve bu hedeflere giden yolda birlikte yürümeye devam edeceğiz. Hepinize misyon, vizyon ve kalite felsefemize yaptığınız anlamlı katkılarınız için ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. Tüm Birimlerde Sürekli İyileştirme Anlayışı Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise ilk toplantısının Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş başkanlığında 14 Eylül 2023 tarihinde yapıldığı Kalite Mentörlüğü Uygulamasının geldiği aşamanın oldukça memnuniyet verici olduğunu paylaştı. Doç. Dr. Tengiz, “Sürekli gelişen ve yenilikleri kalite standartlarında takip etme isteğinde olan üniversitemiz, kalite güvencesi çalışmalarının kapsamında özgün bir çalışmaya imza atmış ve kalite mentörleri sistemini hayata geçirmiştir. 20 birim için 40 mentör görevlendirilmiş ve birimlerde iç kalite güvencesi faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Tüm birimlerde sürekli iyileştirme anlayışı ile izleme ve değerlendirme yapılması hedeflendi. Bu süreçte anlayışla ve özveriliyle çalışan kalite mentörlerimize iki yıl yoğun ve özverili çalışmalarından dolayı teşekkürü ve borç veririz. Görev bilinci ve özveriliyle çalışan kalite komisyonu olarak rektörlüğümüzün tam desteğini almaktayız. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve tüm yöneticilerimize destekleri için şükranlarımızı sunuyoruz” diye konuştu. Konuşmaların ardından birimlerin temsilcileri, akademisyen, idari personele plaketleri, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse tarafından takdim edildi. -
17.01.2025
İKÇÜ’lü Akademisyenlere 10’uncu Yıl Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde 10 yılı aşkın süredir görev yapan akademik personel için “Eğitim-Öğretim ve Teşvik Ödülleri” Töreni düzenlendi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce ilki düzenlenen törene, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile akademisyenler katıldı. Üniversitenin Temelini Atan Kadro Törende, başarılı araştırmaları, yayınları, özverili çalışmaları ile İKÇÜ’nün akademik yolculuğuna 10 yılı aşkın süredir eşlik eden akademisyenlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığında en büyük pay sahibi olan çalışma arkadaşlarının ortaya koyduğu çabanın her türlü takdirin üstünde olduğunu vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İlk bakışta 10 yıl kısa bir zaman gibi görünse de 15. yılına giren bir üniversiteye on yıl hizmet vermiş olmak, kimsenin konfor alanından çıkmadığı koşullarda yeni bir üniversitenin kuruluşu için risk almak ve elini taşın altına koymak kısaca bir üniversiteyi kurmak için rahatından vaz geçmek, önemli bir özveri ve fedakârlıktır. İşte bu nedenle 10 yıl süre olmasının ötesinde bir anlam ifade ediyor. Buradan bakıldığında üniversitenin temelini atan bu kadronun takdir edilmesi son derece önemli. Bugün genç ve dinamik bir üniversite olarak İKÇÜ her alanda kendini kanıtlamışsa bunda sizlerin büyük katkıları var. Kuruluşundan bu yana emek veren her bir akademisyenimizin yanı sıra kurucu rektörümüzün gelinen noktada çabaları her türlü takdirin ötesinde. Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Galip Akhan’a huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Bu başarıda onların vizyonu, emekleri büyük bir öneme sahip. Kuruluşumuzdan bu yana üniversitemize emek ve katkıları bulunan her kademeden akademik ve idari çalışanlarımıza üniversitemiz adına şükranlarımı sunuyorum” dedi. Gücümüzün Kaynağı İşini Gönülden Yapan Hocalarımız Geleceğin bilim insanlarını, girişimcilerini ve liderlerini yetiştirmek için saat mefhumu gözetmeden kendini gençliğe adayan akademisyenleri, yalnızca birer hoca, rehber değil aynı zamanda üniversitenin gelişimine en büyük katkıyı sağlayan ekip arkadaşları olarak gördüğünü ifade eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gönül bağıyla çalışan bir ekibe sahip olmanın kendileri için büyük bir şans olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Köse, “Akademi öğretmek için öğrenmeyi, öğretirken de öğrenmeyi gerektirir. Öğrencilere ışık tutarak onları bilgiyle donatırken, kendimizi de sürekli geliştirmek mecburiyetindeyiz. Elbette akademisyenlik her şeyden önce gönül işidir ve kutsal bir meslek olarak çaba ve azim gerektirir. Gerektiğinde risk alan, öğrencilerinin sorunları ile yakından ilgilenen değerli bir ekibimiz var. Her zaman söylediğim bir şeyi tekrar etmek isterim. Mesleğini severek yapanlar çalışmaya gitmezler. Çünkü onlar için mesleklerini icra etmek keyiflidir. Onu çalışma saati ile sınırlandırmazlar. Bizim de mesleğini seven hocalarımız var. Gücümüzün kaynağı da bu hocalarımız. Biz bu açıdan kendimizi şanslı yöneticiler olarak görüyoruz. Zira bizim ekibimiz tam da bu niteliklerde arkadaşlarımızdan oluşuyor. Biliyoruz ki bir bilim insanı olarak sizler insanların hayatında iz bırakan, yaşam boyu sürecek bir fark yaratan hocalarsınız “şeklinde konuştu. Bilimsel Katkılarınız, Toplumumuzun ve İnsanlığın Gelişimine Yön Verecek Bir yükseköğretim kurumunun başarısının, ekip çalışması ile yürütülen projelerden, paylaşılan bilgi ve emeklerden geçtiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, genç bir üniversite olmasına rağmen 10 yıl içerisinde çok saygın bir konuma ulaşan İKÇÜ’nün gücünü bilgiden ve iş birliğinden alan bir kurum olduğunu aktardı. Prof. Dr. Saffet Köse, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, önemli bir kurumdur ve potansiyelini daha da yukarılara taşıyacaktır. Hepimiz bir arada takım olarak bilgi, araştırma, topluma hizmet ve iyi insanlar yetiştirme amaçlarımızı birlikte gerçekleştirecek, üniversitemizin dünyanın sayılı eğitim kurumları arasındaki yerini almasına katkıda bulunacağız. Üniversitemiz için daha nice yıllar boyunca birlikte çalışacak, yeni başarılar elde edecek ve bilim dünyasına katkılar sunacağınıza olan inancımı ifade etmek istiyorum. Bilimsel katkılarınız, toplumumuzun ve insanlığın gelişimine yön verecek ve daha adil, daha eşit bir dünyaya katkı sunacaktır. 10 yıl ve üzerinde kurumumuza emek veren tüm hocalarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, bu organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyor; İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nin gelecek yıllarında daha da büyüyerek, daha da güçlenerek, bilimin ve eğitimin ışığına yön vereceğine olan inancımı tekrar belirtmek istiyorum” dedi. Törende ayrıca Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri mini bir konser verdi. Kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin seslendiği eserler beğeniyle takip edildi. Program, İKÇÜ’de 10 yılı aşkın katkıda bulunan akademisyenlere plaket takdimi ile devam etti. -
17.01.2025
“10 Yıl" Plaket Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) 10’uncu çalışma yılını dolduran idari personele plaket takdim edildi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünün organize ettiği törende, kuruluştan bugüne kurumsal gelişime katkıda bulunan tüm birimlerden 263 personel, plaketlerini İKÇÜ protokolünün elinden aldı. Töreni, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile çok sayıda idari personel takip etti. İKÇÜ’nün Başarı Hikâyesinde Emekleriniz Son Derece Önemli Törende idari personele seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, hem akademik hem de idari çalışanları onore eden bir töreni İKÇÜ’de ilk kez yapmanın mutluluğunu paylaştı. İKÇÜ’nün başarı hikâyesinde her bir çalışanın emeği olduğunu belirten Prof. Dr. Saffet Köse, yeni kurulan bir kurumun idaresinde görev almanın ayrı bir özveri gerektirdiğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sizler üniversitemizin kurulduğu ilk günlerden itibaren zor koşullarda sorumluluk aldınız ve bu noktaya gelmesinde emekleriniz son derece önemli. Binası olmayan, kadrosu bulunmayan, teknik ve fiziksel olarak var olmayan bir kurumu bugün Türkiye’nin en önemli yükseköğretim kurumlarından biri haline getiren sizlersiniz. Esas itibariyle 10 yıl kurumlar açısından kısa gibi görünse de yeni kurulan bir üniversite için hayati düzeyde önemli bir sürece karşılık geliyor. Zira imkânsızlıklar içinden imkân bularak kurumu kurmanın ne derece güç olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Önce Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sonra Çiğli’de belediye binasında ve nihayet Tekel’in tütün depolarında devam eden yolculuk, bugün örnek bir kampüs olma yolunda ilerleyen bir aşamaya gelmiş durumda. Başkaları için on yıl sadece bir kısa süre gibi ifade edilse de bizim özveriyle çalışan ekibimiz ve bu yolculuğun büyük bir kısmına şahitlik eden şahsım için çok büyük anlam ifade ediyor” dedi. “Görünen” Kahramanlarımızsınız Yıllar içerisinde yakalanan başarı ivmesinin altında güçlü akademik başarılarının yanı sıra idari yapısının sağlamlığının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse konuşmasına, Kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan’ın nezdinde yıllarını İKÇÜ’nün gelişimine adayan tüm personele şükranlarını ileterek devam etti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Bizimle birlikte kurulan pek çok üniversitenin yerleşke arayışı içinde olduğunu düşünürseniz bizim kurumsallaşma aşamasına geçmemizde ilk adımın önemini daha iyi anlayabilirsiniz. Sizler üniversitemizin gelişmesinde, ayağa kalkmasında, bugün koşmaya hazır hale gelmesinde büyük bir özveriyle çalışan ekip arkadaşlarımızsınız. Üniversitemizin görünen kahramanları sizlersiniz. Özellikle görünen diyorum zira görünmeyen kahramanlar takdir edilmeyen kişilerdir. Biz her zaman sizin çabalarınızın değerinin farkındayız. Her başarılı kurumun ardında, özveriyle çalışan bir ekip vardır ve ben bu ekip için kendimizi şanslı olarak değerlendiriyorum ve bu açıdan da farklıyız. Sizlerin çabası, aynı zamanda bir ekip ruhunun ve dayanışmanın sembolüdür. Her birinizin yaptığı iş, diğerini destekler ve birlikte çalıştığımızda ortaya çıkan güç ya da oluşan sinerji, üniversitemizin daha büyük hedeflere yürümesinin de temelini teşkil eder. Çok yakın zamanda sizler sayesinde, üniversitemiz hem eğitimde hem de idari süreçlerde örnek bir kurum haline gelecektir” şeklinde konuştu. Her Türlü Takdirin Üstünde Bir Çaba İKÇÜ’nün kurumsal hedefleri için güç birliği içinde fedakârca çalışan tüm personelin çabasının her türlü takdirin üstünde olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, oluşan sinerji ile daha büyük yollar kat edileceği inancını paylaştı. Prof. Dr. Köse, “Biz idari personelimizi çok kıymetli görüyoruz. Bunu her ortamda her zaman dile getiriyoruz. İnanıyoruz ki bir idari personelin emeği, yalnızca görünen sonuçlardan ibaret değildir. Onların katkısı, bir üniversitenin günlük işleyişinden geleceğine uzanan geniş bir etki alanını kapsar. Her gün sabahın erken saatlerinde dersliklerimizi, ofislerimizi, kampüsümüzü temiz ve düzenli hale getiren arkadaşlarımızdan, öğrenci işlerine, bürokratik süreçleri ivedilikle aşan ofis çalışanlarımızdan, teknik atölyelerdeki emekçi kardeşlerimize, bilimsel süreçlere katkı verenlerden, karnımızı doyurmak için çaba gösteren arkadaşlarımıza, kısaca kurumumuzun amaçlarına erişmesi için fedakârlık yapan her birinize ayrı ayrı kalbi şükranlarımı sunuyorum. 10 yıl anısınaa plaket alacak siz çalışma arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum ve bu törenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Program, kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin verdiği konser ile devam etti. Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyelerinin seslendiği eserler katılımcılar tarafından beğeniyle takip edildi. Konserin ardından törene katılan protokolün elinden plaketlerini alan idari personel, İKÇÜ’de 10’uncu çalışma yılı doldurmanın mutluluğunu paylaştı. -
10.01.2025
İAOSB’ye Meslek Yüksekokulu Müjdesi
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde yapılan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu" toplantısına katılan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ni (İAOSB) ziyaret ederek onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin refakatinde, İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace tarafından karşılanan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, farklı üniversitelerden rektörler, rektör yardımcıları ve üniversitelerden akademisyenler ile İAOSB Yönetim Kurulu üyeleri eşlik etti. Sanayi ile İş Birliklerini Önceliyoruz Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde konumlandırılmasının önemini vurgulayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar "Üniversite-Sanayi Eğitimi Projesi” ile öğrencilerin sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişmelerine destek sağladıklarını aktardı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, OSB’lerde kurulan MYO’lara verilen eğitim desteği kapsamında gerçekleştirilecek uygulamalar ile meslek yüksekokulu mezunlarının bilgi, beceri ve yetkinliklerinin sanayi ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi, buna bağlı olarak istihdamlarının artırılması, iş piyasasını tanımaları ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesini öncelediklerini söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Bu anlamda İAOSB’ye açılacak bir MYO’nun YÖK vizyonuna önemli katkıları olacaktır. Üniversite-sanayi iş birlikleri sayesinde sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişen mezun gençlerimizin bulundukları OSB'de istihdam edilmesinde ve bilhassa ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasında önemli roller oynayabileceğini düşünüyoruz. Yükseköğretim Kurulu olarak gelişen teknolojilere yönelik ihtiyaç duyulan yetkinlikleri uygulamalı çalışmalarla geliştirmek için iş dünyası ile iç içe bir eğitim modelinin geliştirilmesi, iş dünyasının üniversite içine dahil edilmesi, firma ve üniversitelerin karşılıklı olarak gelişimlerine katkıda bulunulmasını her platformda destekliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu iktisadi, sosyal ve beşerî sermayenin gelişmesine katkı sağlama kararlılığındayız. Tüm paydaşlar olarak; dünyada rekabet gücü ve görünürlüğü yüksek, yeniliğe açık, kaliteli, istihdamı destekleyen, erişilebilir, kapsayıcı, dijitalleşmeyi ve uluslararasılaşmayı başarmış bir yükseköğretim sistemini hayata geçirmek hepimizin ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzdur. Bunları gerçekleştirmek için birlikte ve daha çok çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Gençlerimiz Türkiye Yüzyılının Mimarları Olacak İAOSB- İKÇÜ arasında uzun yıllara dayanan başarılı iş birliklerinin güçlenerek devam ettiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de yakın zamanda bölge iş insanlarının taleplerine yönelik bir yol haritası oluşturulduğunu aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye’de en yüksek istihdamı sağlayan ilk 10 OSB arasında yer alan, 22 farklı sektöre yönelik üretim gerçekleştiren İAOSB’nin 600’ü aşkın üyesiyle akademiden beklentilerini içeren bir ön izleme analizi yaptık. Geleceğin mühendislerini, teknisyenlerini ve uzmanlarını yetiştirirken sanayinin gerçeklerini göz önüne almalıyız. Akademik çalışmaların ve araştırmaların sanayide somut ürünlere, ticari değer taşıyan fikirlere dönüşmesi ülkenin stratejik hedefleri açısından son derece önemli. Kurulmasını son derece arzu ettiğimiz MYO’muzu bu veriler ışığında inşa edeceğiz. Üniversitelerin teorik, sanayinin ise pratik bilgi ve deneyimlerini bir araya getirerek daha fazla verimlilik ve üretkenlik harcıyla kurulu, öğrencilerimizin yarınlarını garantiye alacak bir adımı daha atmanın heyecanı içindeyiz. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Yükseköğretim Kurulumuzun bizlerin önünü açan vizyonu ve teşvikleri doğrultusunda, üniversite-sanayi iş birliği kültürüne yönelik atılan örnek adımlarımız neticesinde; en büyük kıymetlimiz olan gençlerimizin, araştıran, keşfeden, çözüm üreten enerjisi ve üretkenliğiyle Türkiye Yüzyılının mimarları olacağının bilincindeyiz” dedi. İş Garantili Meslek Yüksekokulu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Sizleri İzmir’in kalbinde, sanayimizin üretim üssü olan organize sanayi bölgemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Üniversite-sanayi iş birliğinin ülkenin ekonomik kalkınması ve teknolojik ilerlemesi için hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Başkan Cenk Karace, İAOSB’nin sınır komşusu İKÇÜ ile kurulan yakın iş birliklerinden duydukları memnuniyeti paylaştı. Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgeleri içerisinde konumlandırılması adına İKÇÜ ile büyük bir iş birliği adımı daha atma arifesinde olduklarını paylaşan İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Yönetim Kurulu toplantısında bu konu gündemimizde. İnşallah büyük iş birliği içinde yer aldığımız İKÇÜ ile meslek yüksek okulu oluşturma projemizi hayata geçireceğiz. Bölgemize ve eğitim camiamıza çok önemli bir eser katacağız. Yetişen gençlerimiz buradaki 610 fabrikada veya başka yerlerdeki sanayinin hizmetine kazandıracağız. Bu adım, gençlerimizin mezun olduklarında sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü olarak hayata atılmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca, teorik eğitim ile pratik becerilerin bir arada sunulması sayesinde iş dünyasının talep ettiği yetkinliklere sahip mezunlar yetişecektir” dedi. Toplantı sonrasında Başkan Cenk Karace YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar’a İAOSB Vakfı Kadınlar Kulübü tarafından özel olarak tasarlanan el yapımı hediyeyi takdim etti. -
09.01.2025
İKÇÜ’de “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu”
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu" toplantılarının dördüncüsü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) ev sahipliğinde yapıldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof.Dr. Ümit Kocabıçak, rektörler, rektör yardımcıları ve üniversitelerden akademisyenler katıldı. Yükseköğretim sisteminin stratejik hedeflerini paylaşmak ve üniversitelerin görüşlerini almak amacıyla Ege ve Akdeniz bölgesindeki üniversitelerle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren toplam 43 üniversite İKÇÜ’de bir araya geldi. Uluslararası Görünürlükte Alınması Gereken Ciddi Mesafeler Var Toplantının açış konuşmasında rektörlere seslenen YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar, erişilebilir, kaliteli, üretken, araştırmacı, yenilikçi, dijitalleşmeyi, uluslararasılaşmayı, istihdamı destekleyen kurumların yükseköğretimin geleceğini şekillendireceğini kaydetti. Küresel ve bölgesel rekabet gücünün artırılabilmesi ve sürdürebilmesi için bu başlıkların kritik önem taşıdığını vurgulayan YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar, “Yükseköğretimin sadece halihazırdaki durumunu değil yakın gelecekte alabileceği şekilleri bugünden ele almak büyük bir ehemmiyet arz etmektedir. Önümüzdeki yıllar, yükseköğretimde önemli fırsatların yanı sıra ciddi sınamaları da beraberinde getiren dönüştürücü bir sürecin habercisi olacaktır. Yükseköğretim Kurulumuzun eşgüdümü ve üniversitelerimizin dirayetli yaklaşımları sayesinde bugüne dek üniversite öğrencilerimizin öğrenim kalitesinden ödün vermeden, fakat yeni fırsatları da değerlendirerek bir denge bulmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Kapasite ile birlikte kalitenin de aynı ölçüde yükselmesine yönelik toplumda ortaya çıkan beklentinin karşılanması sadece YÖK ve YÖKAK değil bütün üniversite bileşenlerini yakından ilgilendirmektedir. Küresel ölçekte bilim ve teknoloji yarışı büyümüş, ülkeler arası rekabet artmıştır. Buna bağlı olarak küresel rekabette ön sıralara tırmanmak da zorlu bir yarış haline gelmiştir. Türk üniversitelerinin uluslararası akreditasyon standartlarını karşılamada ve küresel üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer almada ciddi ve başarılı bir sınav verdiğini bugün uluslararası çevreler de takdir etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinmemiz mümkün değildir. Uluslararası görünürlük ve nispi rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha ciddi mesafeler bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin uluslararası öğrenci ve öğretim üyesi çekme kabiliyetini ve küresel akademik camiadaki genel itibarımızı etkilemektedir” dedi. İstihdama Duyarlı Olmayan Programların Tasfiyesi Sürecek Son yıllardaki hızlı teknolojik değişimin, otomasyon ve yapay zekaya dayalı yeni çözümlerin en fazla talep edilen kariyer programlarını şekillendirdiğini ifade eden YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar, ülkemizin dijital beceri açığının kapatılmasında önemli rol oynayacak programların açıldığını aktardı. YÖK Başkanı Prof.Dr. Özvar, “Bu sene 17 yeni ön lisans ve lisans programı 20 üniversitemizde 70’i aşkın sayıda açıldı. Tam doluluk oranı ile bu yıl bu programlar hizmet vermeye başladı. Bu programların sayısını, kalite standartlarını düşürmeden önümüzdeki yıllarda artırmaya devam edeceğiz. İstihdama duyarlı programlar kapsamında sağlıkta ve tarımda dijital teknolojiler ile yeşil dönüşümle ilgili insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için yeni programlar üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca kuantum teknolojisinin kullanımıyla büyüyen tehditlere çare olması için siber güvenlik alanında ihtiyaç duyulan insan kaynağını da artırmak istiyoruz. Diğer taraftan istihdama duyarlı olmayan programların tasfiyesini de sürdüreceğimizi sizlerle paylaşmak isterim. Son dönemde açtığımız siber güvenlik MYO’ları, dijital ve yapay zekâ tabanlı programlar, hazırladığımız 'Yükseköğretimde Üretken Yapay Zekanın (ÜYZ) Kullanımına Dair Etik Rehber' bu yönde attığımız adımlardan bazılarıdır” diye konuştu. En Geniş Kapsamlı Paydaş Katılımını Sağlamayı Hedefliyoruz Dijital yetkinlik ve büyük veri, uluslararası tanınırlık ve saygınlık, girişimcilik ve yenilik, performans ve kalite güvencesi, gibi konulara odaklanılarak bir yol haritası çıkarılmasına imkân sağlayacak toplantılara ilk kez KKTC üniversitelerinin dahil edildiğini ifade eden YÖK Başkanı Prof.Dr. Özvar, Türk yükseköğretim sisteminin uluslararası arenada rekabet gücünü artırmak için ortak akılla hareket edildiğini vurguladı. Prof. Dr. Özvar, “Türkiye'de yükseköğretimin önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalabileceği sınamaları başarıyla verebilmek ve üniversitelerimizin geleceğini güçlendirmek amacıyla, bütün taraflar olarak dijital yetkinlik ve büyük veri, uluslararası tanınırlık ve saygınlık, girişimcilik ve yenilik, performans ve kalite güvencesi, gibi konulara odaklanarak çeşitli önlemler almalıyız. İşte bu konularda üniversitelerimiz ile birlikte çalışmak ve bir yol haritası çıkarmak üzere bir araya geliyoruz. Yükseköğretim Kurulu olarak politikalarımıza ilişkin karar alma ve uygulama süreçlerinde mümkün olan en geniş kapsamlı paydaş katılımını sağlamayı hedefliyoruz. Belirlenen stratejik hedeflerin başarıyla hayata geçirilmesi için birlikte hareket etmenin hayati önemde olduğunu düşünüyoruz. Herkesin açık, samimi ve yapıcı bir ortamda Türk yükseköğretiminin hedef ve stratejilerine dair söz söylemesi, görüşlerini ortaya koyması bizlere yeni bakış açıları kazandıracak ve ortak aklın işletilmesine zemin hazırlayacaktır. Buradaki toplantıyı diğerlerinden farklı kılan KKTC’deki 13 üniversitenin de burada yer almasıdır. Bu üniversitelerin de bahsi geçen başlıklarda kendilerini geliştirmelerini ve her anlamda kalite standartlarını yükseltmelerini arzu ediyoruz. Bu anlayışla, Yükseköğretim Kurulu olarak sahip olduğumuz deneyim ve kapasiteyle kendilerine bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Başarı, Hepimizin Ülkemize ve Milletimize Karşı Sorumluluğudur Geleceğe ilişkin yol haritasının ana hatlarını oluşturacak başlıklara da değinen YÖK Başkanı Prof.Dr. Özvar, "Tüm paydaşlar olarak; dünyada rekabet gücü ve görünürlüğü yüksek, yeniliğe açık, kaliteli, istihdamı destekleyen, erişilebilir, kapsayıcı, dijitalleşmeyi ve uluslararasılaşmayı başarmış bir yükseköğretim sistemini hayata geçirmek hepimizin ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzdur. Bunları gerçekleştirmek için birlikte ve daha çok çalışmaya devam edeceğiz. Dördüncüsünü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz “2030’a Doğru Türkiye’de Yükseköğretim Toplantılarımızın” hayırlı olması temennimi ifade eder, bütün katılımcıları muhabbetle selamlarım” şeklinde konuştu. Toplantı, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr.Naci Gündoğan’ın “Yükseköğretim Kurulu Vizyonu ve Yapılan Çalışmalar” , Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanı Prof.Dr. Ümit Kocabıçak’ın “Kalite Odaklı Süreç Yönetimi ve Liderlik”, Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Mustafa Verşan Kök’ün “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite”, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Lütfiye Durak Ata’nın “Üniversitede Dijital Dönüşüm ve Veriye Dayalı Yönetim” , Gebze Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Elif Damla Arısan’ın “Üniversitenin Ulusal ve Uluslararası İtibarı ve Görünürlüğü” başlıklı sunumları ile devam etti. YÖK üyeleri, 43 üniversiteden gelen rektör, rektör yardımcıları ile yapılan değerlendirmelerin ardından Rektör Prof. Dr. Saffet Köse İKÇÜ’yü teşrifleri sebebiyle YÖK Başkanı Prof.Dr. Özvar’a kurumsal hediye takdiminde bulundu. Toplantı, YÖK Başkanı Prof.Dr. Özvar’ın kapanıştaki değerlendirme konuşmasıyla son buldu. -
09.01.2025
Yılın İlk Senato Toplantısına YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar Başkanlık Yaptı
“2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonuna Dair Üniversiteler ile Bölgesel Toplantılar” serisinin dördüncüsü Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde başladı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, program öncesi Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi makamında ziyaret etti ve sonra YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan, Prof. Dr. Hüseyin Karaman ile İKÇÜ'nün 2025 yılı ilk Senato Toplantısına katıldı. Üniversitelerimizin Sorunlarını Yerinde Tespit Ediyoruz Senato toplantısı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Türk Yükseköğretim Vizyonuna Dair Üniversiteler ile yapılan bölgesel toplantılarla ilgili bilgi verdi. Başkan Prof. Dr. Özvar, “Bugüne kadar Ankara, Diyarbakır ve Niğde’de üniversitelerimizin katılımlarıyla üç ayrı '2030 Vizyon Toplantısı' gerçekleştirdik. Dördüncü buluşmamızı Ege ve Akdeniz bölgesindeki üniversitelerimizle birlikte İzmir’de yapıyoruz. Bu toplantımıza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren 13 üniversiteyi de önümüzdeki döneme ilişkin Kurulumuzun faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmalarının yararlı olacağı düşüncesiyle davet ettik. Bu vesileyle her zaman yaptığımız gibi üniversitelerimizi mutlaka ziyaret ediyoruz ve üniversitelerimizin senato üyeleriyle yüz yüze toplantı yapmayı tercih ediyoruz. Mümkün olduğu ölçüde öğrencilerimizle akademik ve idari personelimizle bir araya gelmek suretiyle üniversitelerimizin meselelerini yerinde tespit etme ve bunlar üzerinde konuşma fırsatı buluyoruz. Bugün de İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin değerli senato üyeleriyle bir araya geldik. Toplantımızın en iyi şekilde yapılması için yoğun gayret harcayan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitemizin kıymetli rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’ye samimi ev sahipliği için teşekkür ederim” diye konuştu. Kapasiteyle Beraber Kaliteyi de Arttırmalıyız Üniversitelerin beşeri sermayeyi geliştirmesinin yanında bilim ve teknoloji alanında yaptığı çalışmalarla da ülke ekonomisine sunduğu katkılara dikkat çeken YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar, “Bugün üniversitelerimiz Türkiye'deki iktisadi gelişmenin en önemli aktörlerinden biridir. İnanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada meydana gelen değişimlere uygun olarak Türkiye'de de üniversitelerimiz ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli, beşeri sermaye ihtiyacını çok daha üst düzeylerde karşılayacaktır. Türkiye'deki üniversitelerimiz sadece ülkenin ekonomik kalkınmasına, insanımızın gelişmesine değil, ülkemizin üniversitelerine teveccüh eden uluslararası öğrencilerin gelişmesine de hep beraber önemli katkılar sağlamakta. Çok sayıda uluslararası öğrencinin gelişmesine, yetiştirilmesine emek harcamaktadır. Ülkemizin etrafında komşularımızın öğrencilerine değil bütün dünya uluslarının öğrencilerine hizmet vermektedir. Bugün itibariyle üniversitelerimiz arzu edilen kapasiteye erişmiştir. Bundan sonra yapmaya çalıştığımız ve ulaşmak istediğimiz; çok daha kaliteli kurumlar haline gelmektir. İnşallah kapasiteyle beraber kalitemizi de artırmak suretiyle ülkemizin ve bölgemizin ihtiyaç duyduğu insanların yetiştirilmesine, araştırma gelişime faaliyetlerinde daha ileri gitme noktasında elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Suriye’deki Üniversitelerin Gelişmesine Destek Vereceğiz Türkiye’nin yükseköğretim tecrübesini Suriye ile paylaşmaya hazır olduğunu belirten YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar, “Bu konuda mevkidaşlarımızla temaslarımız devam ediyor” dedi. Suriye’de halkın teveccüh edeceği bir demokratik düzenin inşa edilmesini temenni ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Özvar, şunları kaydetti: “Suriye’de eski rejimden kaynaklanan yükseköğretime ilişkin muhtelif sıkıntılar yaşanmıştı. Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler olarak komşu, dost Suriyeli kardeşlerimizle bu konuda birlikte çalışacağız. Mevkidaşlarımızla yapacağımız karşılıklı istişareler neticesinde Yükseköğretim Kurulu, Türkiye’nin yükseköğretim tecrübesini Suriyeli kardeşlerimizle paylaşmaya hazırdır. Bu konuda temaslarımız devam etmektedir. İnşallah orada da üniversitelerin kalkınmasına, gelişmesine Türkiye olarak destek vereceğiz. Bu konuda meslektaşlarımızla temas halindeyiz. Yükseköğretim alanında diğer bütün ülkelere nasıl barış, dostluk ve kardeşlik çerçevesinde destek veriyorsak, Suriye’deki kardeşlerimize de her türlü desteği vereceğiz.” Öğrenmeye Olan Tutkuyu Rehber Edinmiş Bir İKÇÜ 2025 yılının ilk senato toplantısını YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar’ın teşrif etmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Köse, İKÇÜ hakkında kısa bir sunum yaptı. Çok yönlülüğü ve öğrenmeye olan tutkuyu rehber edinmiş bir İKÇÜ olarak ülkenin bilgi ve teknoloji üreten öncü kurumlarından biri olmayı hedeflediklerini kaydetti. Prof. Dr. Köse, “Sağlık, mühendislik, sosyal bilimler ve doğa bilimleri gibi çeşitli alanlarda akademik alanda yetkin bir kadro kurduk ve her geçen gün gelişmeye ve geliştirmeye devam etmekteyiz. Bilimsel araştırmalarla akademik dünyaya yön ve ilham veren ekol bir üniversite olma hedefimize emin adımlarla yürümeye gayret ediyoruz. 2024 verilerine göre üniversitemiz araştırmacıları ve akademisyenleri 7123 Web of Science, 856 SCOPUS, 278 TR Dizin yayın ile bu hedefimize katkıda bulunmuşlardır. Temel değerlerimizle donatılmış bireyler yetiştirmek, üretilen değerleri ekonomik çevreye ve bilgi birikimini toplumun hizmetine sunmak amacıyla yoğun biçimde çalışmalar yapmaktayız. Bu yolculuğumuzda her zaman yakın destekleriniz için zat-ı alilerinize en kalbi şükranlarımı sunuyor, üniversitemizi şereflendirdiğiniz için teşekkür ediyorum” dedi. Öğrenciler Karşıladı Rektör Prof. Dr. Köse’nin eşlik ettiği YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar’ı öğrenciler girişte çiçeklerle karşıladı. Rektörlük makamında bir süre Prof. Dr. Köse ile sohbet eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İKÇÜ’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse de “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi olarak ağırlamaktan büyük bir onur duyduğumuz Sayın Başkanımıza saygı ve şükranlarımı sunuyorum” şeklinde memnuniyetini ifade etti. Basın açıklamalarının ardından İKÇÜ Senato Toplantısı basına kapalı olarak devam etti. -
26.12.2024
Öğrenci Topluluklarımızın Aktif Olması Şart
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık ve Kültür Daire Başkanlığı 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Öğrenci Toplulukları Toplantısı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun başkanlığında yapıldı. Engelsiz Üniversite Koordinatörü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Sorumlusu Doç. Dr. Melike Tekindal, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Sağlık Kültür ve Spor (SKS) Daire Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, SKS Kültür Birimi Sorumlusu Tuğçe Yılmaz’ın da hazır bulunduğu toplantıda Prof. Dr. Bulduklu, öğrenci toplulukları danışmanları ve temsilcileri ile görüşerek faaliyetlerini içeren sunumlarını izledi. Öğrenme Sadece Sınıfta Kalmaz Topluluk faaliyetleri içinde yer almanın kıymetli olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, yönetim olarak tek isteklerinin toplulukların üniversite mevzuatına uygun şekilde aktif tutulmaları olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu, "Öğrenme sadece sınıfta kalmaz, kalmamalı da. Topluluklar, hedef belirleme, plan yapma, plana uyma, sorumluluk alma, organize şekilde hareket etme ve problemlere pratik çözümler üretme gibi hem öğrencilik hayatınıza hem de gelecekteki mesleklerinize katkı sunacak alışkanlıklar kazandırmaya vesile oluyor. Topluluklar sayesinde sektörünüzdeki işletmeleri yakından tanırken, alanının profesyonellerini de konferanslar düzenleyerek ağırlama şansını elde ediyorsunuz. Topluluklarımız ayrıca üst sınıflardan tecrübe edinme, alt sınıflardaki arkadaşlarınıza tecrübe aktarma, güzel dostluklar kurma platformlarıdır. Bu platformlardan azami ölçüde faydalanın” dedi. Topluluklarımız Aktif Olmalı Topluluk üyelerinden beklentilerinin faaliyetlerini UBYS sistemi üzerinden yürütmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bulduklu, yapılması planlanan etkinliklerin belirtilen süreç içinde sisteme girilmediği takdirde resmi olarak ele alınamadığını vurguladı. Sistemsel veri girişi noktasında akademik danışmanlara ve topluluk yöneticilerine çok büyük görev düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, ”Etkinlik girişi yapmazsanız faaliyeti yapamamış, dolayısıyla SKS’den destek beklediğiniz alanlardan faydalanamamış oluyorsunuz. Biz SKS bünyesindeki tüm topluluklarımızın etkinliklerini UBYS üzerinden yakından takip ediyoruz. Bu sayede lokasyon, ulaşım, misafir ağırlama, teknik destek gibi birçok alanda faaliyetlerin içerisinde yer alıyoruz. Elimizden geldiğince tüm personelimizce seferber olduğumuz faaliyetlerinizin öncesini ve sonrasını, tarihi geçen, kapatılmayan etkinliklerinizi lütfen UBYS üzerinden takip edin. Topluluklarımızın aktif olarak kalabilmesi için faaliyetlerinizi resmileştirin, bayrağı teslim edeceğiniz öğrenci arkadaşlarınıza da kolaylık sağlayın” diye konuştu. Toplantıda açılması planlanan toplulukların başvuruları ile aktif olmayan toplulukların durumları incelendi. Ayrıca 55 topluluğun yer aldığı SKS bünyesine 10 yeni topluluğun daha katılması kararlaştırıldı. -
26.12.2024
Diş Hekimliği Öğrencilerinin Mutlu Günü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Diş Hekimliği Fakültesinde 2’nci ve 3’üncü sınıf öğrencileri için Beyaz Önlük Giyme töreni düzenlendi. Pandemi kısıtlamaları ve ardından ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle önceki yıllarda yapılamayan törende, Diş Hekimliği Türkçe ve İngilizce Lisans Programı öğrencileri önlüklerini giyerek hekimliğe ilk adım heyecanını salonda bulunan ailelileri ile paylaştı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun ev sahipliğinde düzenlenen törende öğrencilere beyaz önlükleri, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Abdullah Seçkin Ertuğrul, Prof. Dr. Esra Uzer Çelik, İzmir Dişhekimleri Odası (İZDO) yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Ali Rıza Alpöz, Dt. Arda Hacarlıoğlu, Dt. Hüseyin Emre Aydın, Dt. Özkan Akgün, Dt.Gizem Bayraktaroğlu, protokol ve Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyeleri tarafından giydirildi. Hekimliğin Sorumluluğu Artık Omuzlarınızda Törenin açış konuşmasında genç hekim adaylarına seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesinin, yetkin akademik kadrosu ve alt yapısı ile ülkemizin önde gelen fakülteleri arasında olduğunu söyledi. Beyaz önlüğün, bazı sorumlulukları beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Bulduklu, “İnsani olduğu kadar manevi yükümlülüğü olan tıp hekimliği gibi insana dokunan bilgi, beceri, mesleki yetkinlik gibi birçok unsuru harmanlayıp hekimliğin size getirmiş olduğu sorumluluğu artık omuzlarınızda hissettiğiniz bir sürece adım attınız. Diş hekimliği, insana dokunan mesleklerde olduğu gibi insani meziyetlerin ön planda olması gereken kutsal bir yapıdadır. Mesleğinizde doğru işler yapmak kadar doğru kararlar vermek ve doğru bir duruş sahibi olmak da var. Bu güzel mesleğin mensubu olarak sorumluluklarınızı da layıkıyla yerine getirmeniz gerekiyor. Bir hastayı iyileştirdiğinize, acısını dindirdiğinizde hasta ile beraber siz de o mutluluğu paylaşıyorsanız gerçek bir hekim olmuşsunuz demektir. Düzenlediğimiz beyaz önlük giyme töreninin anlamını özümseyerek; bilgi, beceri, vicdani ve ahlaki sorumluluklarınızı asla unutmadan, başarılarla dolu bir meslek yaşamı sürdürmenizi temenni ederim” dedi. Türkiye’nin En Modern Eğitim Hastanesi 2025’te Açılıyor Türkiye’nin önemli fakültelerinden birinde öğrenim gören İKÇÜ’lü hekimlerin ‘farkında ve farklı’ mezunlar olarak branşlarında da en iyisi olacaklarına inandıklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, önümüzdeki yarı yılda açılışı yapılması planlanan Türkiye’nin en modern Diş Hekimliği Hastanesinde gelinen aşamayı ailelerle paylaştı. Prof. Dr. Bulduklu, “Bir aksilik olmazsa, yeni dönemde Aydınlıkevler’de bulunan fakültemizi ve hastanemizi kampüs alanımızda yapımı tamamlanan sağlık kompleksimize taşıyacağız. Öğrencilerimizin dört gözle bekledikleri bu güzel müjdeyi sizlerle de paylaşmak isteriz. Rektör Prof. Dr. Köse Hocamızın liderlik, direktif ve destekleriyle, çalışma arkadaşlarımızın, teknik ve idari kadromuzun yoğun çabalarıyla bu aşamaya geldik. Eğitim-öğretim faaliyetleri ile birlikte 300 üniti aşkın ileri tanı ve tedavinin sunulacağı klinikleriyle Diş Hekimliği Fakültesi Hastanemiz, Türkiye’nin en modern eğitim ve sağlık kurumları arasındaki yerini alacak.Fakültemizi büyütmeye ve geliştirmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Kendini Sürekli Geliştiren Hekimler Olarak Mezun Olun Öğrencilerin beyaz önlük mutluluğunu paylaşan Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Seçkin Ertuğrul da fakültelerinin gelişimi adına her zaman destek olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile tüm yönetim ekibine şükranlarını iletti. Beyaz önlüklerin temsil ettiği sorumluluklara dikkat çeken Prof. Dr. Ertuğrul, “Kliniğe başlarken önlük giymenin ayrı bir anlamı var. Artık diş hekimliğinin uygulamalarını yakinen öğrenerek yapmaya başlayacaksınız. Hem fiziki hem de akademik anlamda donanımlı olan fakültenizde kendinizi sürekli yenileyin. Sıralarında teorik derslerini aldığınız, laboratuvarlarda pratik eğitimlerini gördüğünüz, hastanesinde hastalar ile tanıştığınız bu fakülteden, literatürü ve teknolojiyi yakından takip eden, kendini sürekli geliştiren hekimler olarak mezun olun. Mesleki etik kavramlarımızın yol göstericiliği ile önlükleriniz sizler için bir ömür boyunca taşıyacağınız onur ve gurur kaynağı olsun. Bu vesileyle beyaz önlük giymenizden dolayı tebrik ediyorum, öğrencilik hayatınızda ve meslek hayatınızda başarılar diliyorum” dedi. Öğrenciler adına mutluluklarını paylaşan 2’nci sınıf temsilcileri Miray Madran, Abdulsamed Oruç ile 3’üncü sınıf temsilcileri Yağmur Gür, Berkay Özkan da İKÇÜ’den öğrendikleri tüm değerlerin yol göstericiliğinde alanında en iyi, donanımlı ve etkili hekimler olacaklarının sözünü verdi. Öğrenciler, “Bugün burada gururla paylaştığımız bu törende en büyük emek sahibi olan başta sevgili ailelerimize, hekimlik hayatımıza kattıkları karşılığı ödenmez özverili çalışmalarından dolayı hocalarımıza sonsuz teşekkür ederiz. Hem öğrencilik hayatımızda hem de meslek hayatımızda önlüklerimizin hakkını vereceğimizden hiç şüpheniz olmasın” şeklinde duygularını paylaştı. Tören, konuşmaların ardından öğrencilerin Dr. Öğr. Üyesi Yağmur Kılıç önderliğinde Diş Hekimliği Andını okumasıyla sona erdi. -
23.12.2024
Denizcilik Sektörü İçin Çalışmaya Devam
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ı ziyaret etti. Üniversite ile denizcilik sektörü arasında iş birliğini artırmayı hedefleyen görüşmeye, İKÇÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Önal da katıldı. Denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik akademik ve uygulamalı çözümlerin ele alındığı görüşmede Rektör Köse, fakülteye katkıları için Başkan Kıran'a özel teşekkür etti. Sürdürülebilir Adımlar Atmaya Çalışıyoruz Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün akademi ile sektörü birleştirmeyi misyon edindiğini söyledi. Bu misyonun önemli ayaklarından birinin denizcilik sektörü olduğunun altını çizen Rektör Köse: "Denizcilik sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde çok önemli bir yere sahip. Artık gemi ithal eden bir devletten önce inşa eden şimdi de ihraç eden bir ülke haline geldik. Gemi inşası ve denizcilik sadece ekonomik anlamda değil stratejik açıdan da önemli bir sektör. Biz de bu sektörün hedeflerine ulaşmasında sorumluluk alma arzusu duyan bir yükseköğretim kurumuyuz. Özellikle araştırma kapasitemizi artırmak ve sektörel ihtiyaçlara yanıt verir hale gelmek için çalışıyoruz. Amacımız gündelik değil uzun vadeli adımlar atarak sürdürülebilir bir yapı oluşturmak. Bunun için önemli adımlar gayreti gösteriyoruz. Bu adımları atarken de önemli paydaşımız, bize güç veren bir çözüm ortağımız var. Bu anlamda hem üniversitemize hem de ülkemize yaptıkları çok kıymetli katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. İş birliğimizi daha ileriye taşımak adına bize düşen her adımı atmaya devam edeceğiz” dedi. Ülkemizin Denizcilik Vizyonunun Genişlemesine Katkı Sunmaya Devam Edeceğiz Başkan Tamer Kıran ise, denizcilik sektörünün gelişiminde akademik iş birliklerinin önemine değindi. Türk denizcilik sektörünün küresel pazarda güçlü bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirten Başkan Kıran," Gelinen nokta memnuniyet verici olsa da daha büyük hedefler ve başarının sürdürülebilirliği için çok çalışmamız lazım. Tek başımıza çaba gösterme yanında birlikte güçlerimiz birleştirmek yoluyla stratejik adımlar atılması gerekiyor. Bu noktada, üniversitelerle kurulan iş birlikleri hem nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi hem de sektörel yeniliklerin hayata geçirilmesi açısından büyük bir öneme sahip. Üniversitelerin bilimsel bilgi birikimini ve araştırma gücünü sektörümüzle entegre ederek daha büyük başarılar elde edebiliriz.Sürdürülebilirlikte Ar-Ge ve teknolojik inovasyon çalışmaları büyük öneme sahip ve biz de bu alana daha fazla kaynak ayıracağız. İKÇÜ ve diğer üniversitelerimizle iş birliği içinde ülkemizin denizcilik vizyonunun genişlemesine katkı sunmaya devam edeceğiz. Teknolojik yenilikler yanında çevre dostu çözümlerle de sektörümüzün yanında olmayı sürdüreceğiz" diye konuştu. -
18.12.2024
İKÇÜ’den Engelsiz Eğitim Çağrısı
“3 Aralık Dünya Engelliler Günü” etkinlikleri çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ortaklığında bir konferans düzenlendi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın ev sahipliğinde, engellilik odağında üniversite öğrencilerine yönelik hizmet ve uygulamalar ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uygulamalarının ele alındığı konferansı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer, bakanlık temsilcileri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci takip etti. Birbirimizden Farkımız Yok Konferansın başında Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne yönelik her katkıyı yönetim olarak öncelediklerinin altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, öğrenci ve personelinin önünü açan çalışmalara odaklandıklarını ifade etti. Prof. Dr. Akbaş, “Koordinatörlüğümüz ve SKS Daire Başkanlığımızla öğrencilerimizin eğitim faaliyetlerinin yanında sosyal, kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleyen kampüsteki tüm olanaklara erişimlerini sağlamak için koordineli olarak çalışmalar planlıyoruz. Bu konuda öğrencilerimizden aldığımız geri dönüşlerin de ışığında çözümler üretmeye özen gösteriyoruz. Unutmamak gerekiyor ki aslında hiçbirimiz bir saniye sonra ne olacağımızdan emin değiliz. Hepimiz bu noktada birer engelli adayıyız. İnsan olarak hepimiz biriz, sahip olduğumuz özellikler ile eşitiz. Birbirimizden farkımız yok. Engelli olan, engelli olmayan şeklinde bir ayrım söz konusu değil” dedi. Üzerimize Düşenin En İyisini Yapmaya Çalışıyoruz Ulusal ve uluslararası engelli politikaları bakımından sağlık, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda iyileştirilmelerinin sağlanması açısından önemli mesafeler alındığını ifade eden Prof. Dr. Akbaş, toplumsal farkındalık seviyesinin arttırılması açısından alınacak daha çok yol olduğunu söyledi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “Engellilerin toplumla bütünleşme talepleri toplumun diğer kesimleri tarafından görünür hale gelse de farkındalık seviyesinin artırılması, engelli bireylere doğru bir bakış açısı ve algı geliştirebilmesi için elimizden gelenin daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Biz de kurum olarak üzerimize düşenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu sebeple çalışmalarımızı her zaman destekleyen, önümüzü açan çözümler sunan Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Köse’ye, Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne, bölümlerimizdeki engelsiz üniversite temsilcilerimize, çalışmalarımıza katkı sunan tüm öğrenci ve personelimize şükranlarımı sunmak istiyorum” diye konuştu. Tüm Çabamız Engelsiz Bir Eğitim Öğretim Ortamı Sağlamak Programda, “Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik Uygulama ve Hizmetler” başlığıyla katılımcıları bilgilendiren Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal, özel gereksinimli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmanın ve fırsat eşitliği sunmanın sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görev olduğunu aktardı. Dünyanın her yerinde eğitime, bilgiye, kültür, sanat, spor etkinliklerine ve farklı alanda sunulan diğer hizmetlere her bireyin eşit, erişilebilir ve engelsiz ulaşabildiği yaşam alanları oluşturmanın toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Koordinatör Doç. Dr. Tekindal, “Bu anlamlı gün, sadece bir farkındalık günü değil; aynı zamanda engellilik konusunda toplumda daha kapsayıcı bir anlayış oluşturmak ve herkes için eşit İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü olarak, her bireyin ihtiyaçlarını gözeten, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim ortamı sunmayı görev edindik. Özel gereksinimli öğrencilerimize engelsiz bir eğitim öğretim ortamı sağlamak, sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla katılımlarını sağlamak için teşvik edici çalışmalar ve projeler geliştiriyoruz. Bugünkü etkinliğimizde, üniversitemizde engellilik odağında yürütülen çalışmaları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının uygulamalarını ve üniversitemizin bu alandaki projelerini paylaşacağız. Amacımız, bu önemli konuya dair farkındalığı artırmak ve üniversite yaşamını daha erişilebilir hale getirecek çözümleri tartışmaktır” dedi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın sunumunun ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer tarafından “Üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları ile Özel Gereksinimli üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları”, SKS Daire Başkanlığı Şube Müdürü Burak Çankal tarafından “Üniversitede Tüm Öğrencilere ve Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik SKS Uygulama ve Hizmetleri ”, Engelsiz Üniversite Öğrenci Komisyonu Başkanı Eda Korkmaz tarafından “Öğrenci Deneyimleri ” başlıklarında katılımcılar bilgilendirildi. Sunumlarda özel gereksinimli bireylerin sosyal hayata katılımlarında karşılaştıkları zorluklar ile konuya ilişkin yapılan düzenlemeler ele alındı. İKÇÜ özelinde yapılan çalışmalar anlatıldı. -
18.12.2024
AYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkisi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ortak projesi kapsamında düzenlenen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Doç. Dr. Akif Yıldırım ile İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler’in konuşmacı olarak yer aldığı, moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır’ın üstlendiği paneli; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Özge Karaege ile Dr. Öğr. Üyesi Cemal Başar, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Programı sebebiyle Ankara'da bulunan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ve başarı dileklerini ileten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş programın açış konuşmasında bireysel başvuru mekanizmasının hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde üstlendiği role dikkat dikkat çekti. Toplumsal Farkındalık Yaratan Bir Dinamik Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde ve anayasal değerlerin hayata geçirilmesinde önemli bir yere sahip olan bir konunun İKÇÜ’de işlenmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize dahil edilen bireysel başvuru mekanizması, Türkiye'de anayasal adaletin genişletilmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu mekanizma, sadece hak arama yollarını güçlendirmekle kalmamış; aynı zamanda yargı sistemimizin daha âdil, erişilebilir ve insan haklarına daha duyarlı bir yapıya dönüşmesine de katkı sağladı. Bireysel başvuru, yalnızca bireylerin haklarını savunmak için bir araç değil aynı zamanda yargının işleyişini iyileştiren, kamu politikalarının şekillendiren ve toplumsal farkındalık yaratan bir dinamiğe dönüşmüş görünüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sadece başvuranların haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda hukuk sistemimizde ışık tutan ve toplumu ileri taşıyan bir etki de sahip. Bu konuda aydınlatıcı bilgilerin paylaşılacağından ve tartışma ortamının doğacağından şüphem yok. Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım Beyefendiye, kıymetli desteklerini esirgemeyen anayasa mahkememize, bu değerli bilimsel etkinliği düzenleyen hukuk fakültemize ve katkı sunan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Verimli ve ufuk açıcı bir panel diliyorum” dedi. Yürütmeye, Yargıya ve Yasamaya Yol Gösterici Bir Rol Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da bireysel başvuru hakkının uygulamaya girdiği 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştiği dönüşüm ve gelişime dikkat çekti. Uluslararası hukukçular olarak bireysel başvuru hakkının üstünde önemle durduklarını kaydeden Dekan Prof. Dr. Batır, “2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştirdiği dönüşüm ve bu kadar yoğun bir biçimde dosyaları ele alışı ve kararlar verişi süreci oldukça hızlandırdı. Tabii şunu lütfen yanlış değerlendirmemek lazım. Şimdi Anayasa Mahkemesinin verdiği yüzlerce, binlerce karar arasında tabii ki birkaç tane çok medyatik olan kamuoyunun gündem oluşturan kararlar oluyor. Bunların uygulanmasıyla ilişkin meseleler oluyor. Ancak önemli olan biz hukukçular açısından resmin bütününü görebilmek. Buradaki dönüşümün, Anayasa Mahkemesinin bir haklar mahkemesi haline gelişi ve bu süreçte nasıl yürütmeye, yargıya ve yasamaya yol gösterici bir rolü üstlendiğini ve bunu yaparken de geçmişteki somut norm denetiminde elde edilenlerin çok ötesinde yeni bir ufuk açıcı gelişim olduğunu gözden kaçırmamak lazım” şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesinin Paradigmasını Değiştirdi Anayasa Mahkemesinin 150'ye yakın raportörü olan, iki daire halinde 300'e yakın personeli olan her hafta en az üç gün gündem yapan dinamik yapısına dikkat çeken Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım, 23 Eylül 2012’de bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Doç. Dr. Yıldırım, “Anayasa Mahkemesi bizatihi kendisini dönüştürdü. Çünkü yapısı işleyişi tamamen değişti. Devasa bir iş yüküyle Avrupa Konseyine üye olan 46 ülkenin Avrupa insan hakları mahkemesine götürdüğü başvuruların iki katından daha fazla başvuruyu ele alan mahkemeye dönüşmüştür. Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını, kendi hukuk anlayışını değiştirdi. Sadece yapısı işleyişi yönünden değil dönüştürücü bir rol de üstlendi. Dosya geldiğinde dosyayı hak temelli olarak incelemeniz gerekiyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini anlayabilmeniz hak temelli, hak eksenli bir inceleme yöntemi içeren 36. maddenin kapsam ve içeriği ile bir kavramsallaştırma gelişti. Sonuç olarak bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını kendi hukuk anlayışını değiştirdi” dedi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler de bireysel başvurunun dönüştürücü etkisi üzerinde durdu. Sunumunda başvuru dava örnekleriyle açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özbilenler, “Bireysel başvurunun esas itibariyle dönüştürücü etkisini görebildiğimiz kısmı, objektif etkisi dediğimiz yani sadece başvurucuya yönelik bir hak ihlali giderimi değil de esas itibariyle sistemsel olarak bir değişimi harekete geçirme ve toplumun tüm kesimlerinde hak ve özgürlüklerin daha sağlam şekilde tesis edilmesine anayasal hakların hayata geçirilmesine hizmet etmesi bağlamında önem arz ediyor. Bu bağlamda da bizlere hak ve özgürlük bağlamında anlamında bir güvence, kazanım elde etme imkânı sağlıyor” ifadelerini kullandı. -
13.12.2024
Manisa İli Turizm Master Planı Arama Konferansı Düzenlendi
Manisa Valiliği himayesinde, Zafer Kalkınma Ajansı koordinasyonunda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yürütücülüğünde hazırlanmakta olan Manisa Turizm Master Planı arama konferansı Manisa Polisevi'nde yapıldı. Toplantıya Manisa Valisi Vahdettin Özkan, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, Soma Belediye Başkanı Sercan Okur, İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, İKÇÜ Turizm Rehberliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Volkan Altıntaş ile Yaşar Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Serpil Kahraman, yerel yöneticiler, sektör profesyonelleri ve akademisyenler katıldı. Açılışta konuşan Vali Vahdettin Özkan, Manisa’nın geliştirilmesi gereken alanlarının başında turizmin geldiğini söyledi. Vali Özkan: “Kentimizin çok önemli nitelikleri var. Öncelikle akla elbette şehzadeler şehri geliyor. Ama tarım, doğa, inanç turizmi açısından da çok zengin bir mirasa sahibiz. Turizm önemli bir ekonomik kaynak ama elbette başka getirileri de var. Bu çalışmalar bizlere yol göstermesi açısından son derece kıymetli. Burada üniversitelerimizin sorumluluğunda ortaya çıkacak bir yol haritası ile Manisa’mız turizmde hak ettiği yere gelecektir. Bu hususta biz de üzerimize düşen katkıyı vermeye hazırız” dedi. Çalışmanın yürütücülüğünü de yapan İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu ise güçlü bir kampanya ve belirli konulara odaklanma yoluyla Manisa’nın önemli bir destinasyon haline gelebileceğini vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu: “Manisa, binlerce yıllık tarihi, zengin kültürel mirası, eşsiz doğal güzellikleri ve çeşitlilik sunan coğrafyasıyla aslında turizme ilişkin tüm gereklilikleri bünyesinde taşıyor. Burada önemli olan husus iyi bir medya stratejisi ve sürdürülebilir bir anlayışa konuya yaklaşmak. Biz de bu noktada Manisa’nın turizm hedeflerine katkıda bulunmak için kapsamlı bir turizm master planı hazırlıyoruz. Bu plan, Zafer Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle ve ulusal kalkınma planlarımızla uyumlu bir şekilde ortaya çıkarılıyor. 2028 yılı Türkiye turizm hedeflerine hizmet edecek bir anlayışla konuya yaklaşıyoruz. Amacımız, Manisa’nın kültürel, tarihi ve doğal değerlerini koruma-kullanma dengesi içinde geliştirerek, turizmden aldığı payı artırmak ve şehrimizi ulusal ve uluslararası arenada güçlü bir destinasyon haline getirmektir. Önemli bir ekibimiz var ve çok emek veriyorlar. Ben başta Valiliğimiz ve Zafer Kalkınma Ajansı olmak üzere tüm yerel yöneticilere, katkı ve katılım sağlayanlara teşekkür ediyorum” dedi. Dekan Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise planda turizmin çeşitli boyutlarına odaklandıklarını, alternatif turizm, doğa temelli turizm, sağlık turizmi, gastronomi turizmi, seyahat ve ulaştırma politikaları, konaklama ve yatırım geliştirme gibi başlıklar üzerinden fikir alışverişinde bulunulacağını hatırlattı. Dekan Güler : “Günümüzde dijitalleşme ve akıllı şehirler gibi çağın gerekliliklerine uygun stratejiler üzerinde çalışarak Manisa’nın turizmde rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz. Manisa’nın tarihi ve doğal zenginliklerini korurken aynı zamanda bu değerleri turizm yoluyla tanıtarak şehrimizi geleceğe taşımak bizim ortak sorumluluğumuzdur. Bugün burada attığımız adımların, Manisa’nın turizmdeki yükselişini başlatacak önemli bir mihenk taşı olacağına inanıyorum” dedi. Prof. Dr. Volkan Altıntaş’ın ve Prof. Dr. Serpil Kahraman moderatörlüğünde açılış oturumuna geçildi ve Manisa’nın öne çıkan özellikleri ele alındı. Tüm gün süren özel oturumlarda katılımcıların görüş ve önerilerinin alındığı çalıştayın sonuçlarının paydaşlarla paylaşılacağı belirtildi. -
05.12.2024
İKÇÜ- Çiğli Belediyesi Güç Birliği
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Çiğli Belediyesi arasında iş birliği protokolü yapıldı. İKÇÜ Rektörlüğünde imzalanan protokol metnine; Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız imza attı. Üniversite-Belediye iş birliği kültürüne katkı sağlayacak ortak çalışmalara imkân veren iş birliği protokolüne ilişkin açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Köse ve Başkan Yıldız karşılıklı memnuniyetlerini paylaştı. Her Türlü İş Birliğinde Belediyemizin Yanındayız Topluma yönelik hizmet anlayışını güçlendirmek için yerel yönetimlerle yakın diyalog halinde olduklarını söyleyen Rektör Prof. Dr. Köse, İKÇÜ’nün bu hedef doğrultusunda sağlam adımlar attığına dikkat çekti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Üniversiteleri sadece eğitim öğretim ve araştırma işlevi olan kurumsal yapılar olarak değil aynı zamanda toplumun gelişimine yön veren kurumlar olarak görmek gerekir. Ayrıca kuruldukları kente ışık olan, yaşam düzeyini yükseltici, şehrin sosyo-ekonomik gelişmesine yeni fikirler üreterek çözüm önerilerini de içinde barındıran bilim ve ilim yuvalarıdır. Bizler en büyük paydaşımız olan öğrencilerimizden de aldığımız güçle bu misyonumuzu başarıyla yerine getirdiğimiz inancındayım. Yerel yönetimlerle kurduğumuz yakın bağ da bunun göstergesidir. Yerel yönetimlerle iş birliğini çok önemsiyoruz. Bugün de bunun bir adımını daha atmış olduk. Bilgi ve birikimimizi topluma transfer edecek, kentle bütünleştirecek her iş birliğinde varız.” dedi. Böyle Güzide Bir Üniversitenin Çiğli’de Olması Bizleri Çok Mutlu Ediyor İKÇÜ ile ortak adımları içeren iş birliği içinde olmaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan ve Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız protokolün her anlamıyla çok kıymetli olduğunu belirtti. “İlçemizde böyle güzide bir üniversitenin var olması bizleri çok mutlu ediyor” diyerek üniversite ile belediye arasında her türlü bilimsel, teknolojik, spor, sosyal ve kültürel iş birliğinin geliştirilmesine imkân sağlayan protokole ilişkin konuşan Başkan Yıldız, “Ben de sayın Rektör hocamın eşliğinde İKÇÜ’de bulunduğum için son derece mutluyum. Yaklaşık 20 bin öğrencimiz burada öğretim görüyor. Bizim kentimiz için çok büyük bir gelişme gösteriyor. Öncelikle ilçemizde böyle güzide bir üniversitenin var olması bizleri çok mutlu ediyor. Hem Çiğli'de hem de Çiğli dışında yaşayan insanların yapmış olduğumuz iş birliğinden kaynaklı sağlayacağı tüm faydalar şimdiden kentimizde hayırlısı olsun. Üniversitelerle ortak akılla çalışmak bizler için çok deneyimli bir iş, çok kıymetli bir iş. Ben tekrar hocam bizi burada ağırladığı için böyle bir iş birliğini, böyle bir protokolü beraber hayata geçireceğimiz için tüm Çiğli adına kendisine çok teşekkür ediyorum ve tekrar hayırlı uğurlu olsun diliyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından imzalan protokol ile ulusal ve uluslararası iş birlikleri geliştirilerek, Ar-Ge ve yenilik kaynaklı ekonomik kazanımların arttırılması için ortak çalışmalar yürütülecek ve kentin ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik stratejik planlama çalışmalarında bulunulacak. Üniversite öğrencilerinin görmüş oldukları teorik öğretimi belediyenin faaliyet gösterdiği alanlarda uygulamalı olarak deneyimleme fırsatı da sunacak protokolün, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansı, Bakanlıklar dâhil olmak üzere ulusal ve uluslararası hibe projelerinin hazırlanması, ortak projelerin yürütülmesi ve araştırma raporlarının hazırlanması, çalışanlara yönelik kurumsal eğitimlerin organize edilmesi, İKÇÜ Sürekli Eğitim Merkezi desteğiyle kentte yaşayan insanların ihtiyaçları doğrultusunda eğitimler ve kurslar planlanması gibi başlıkları hayata geçirmesi bekleniyor. -
29.11.2024
İKÇÜ’nün Erasmus Başarısı
Erasmus+ programının yükseköğretim kurumlarındaki etkisi ve fırsatları hakkında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörlüğü tarafından “Erasmus+ Program Rehberi Tanıtım Toplantısı” düzenlendi. Programda İKÇÜ’nün Erasmus Projelerinde her geçen yıl yakaladığı başarı ivmesine dikkat çeken Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, “Önceki yılın rakamına göre projelere tahsis edilen hibe bütçemiz yüzde 80 arttı” açıklamasında bulundu. Erasmus+ projelerinin yönetimi konusunda bilgilerin paylaşıldığı programı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülten Kavak, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Ender Akan ile çok sayıda akademisyen takip etti. Uluslararası Arenada Yer Edineceksek Yolu Bu Projelerden Geçiyor 2025 yılı Erasmus Çağrı Rehberinin yayımlanmasıyla birlikte düzenlenen toplantının katılımcılara detaylı bir perspektif sunacağını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üniversite adına yürütülen projelerden duyduğu memnuniyeti ifade ederek her alanda dünya ile entegre bir eğitim anlayışını, araştırma ve kültürel paylaşım iklimini yaygınlaştırmak için çalıştıklarını söyledi. Uluslararası projelerde akademi dünyasında kurumlararası yapılan konsorsiyumların toplumları birbirine yakınlaştıran, küresel diplomasiyi güçlendiren yapılar olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Erasmus+ programı kapsamındaki öğrenci ve personel değişim fırsatları, ikili anlaşmalar vasıtasıyla, öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve idari personelin uluslararasılaşma faaliyetlerine katılması uluslararası bilgi ve bilim dünyasına hizmet eden aksiyonlardır. Akademik bilgi birikimimizi uluslararası düzeyde paylaşmak ve bu birikimi kültürel çeşitlilikle zenginleştirmek için Erasmus büyük bir fırsat. Erasmus projeleri aracılığıyla üniversiteler arası, farklı ülkelerden ortaklarımızla iş birliği yapmak, yenilikçi projeler üreterek kültürler arası köprüler kurmak, üniversitemizin uluslararası arenada görünürlüğünü arttırırken; ülkemizin dünya bilim sahnesindeki konumunu da güçlendirecektir. Uluslararası ve kültürler arası iletişimi geliştirmek bilimin kıtalararası paylaşımına da olanak sağlayacaktır. Uluslararası arenada bir yer edineceksek yolu bu projelerin yaygınlaşmasıyla olacaktır. Küresel araştırmalardaki görünürlüğümüzü arttırmanın İKÇÜ’nün hedeflerinde çok değerli bir yer tuttuğunu özellikle vurgulamak isterim. Farklı kültür, değerlerin paylaşımı toplumlar arasındaki dostluk, kardeşlik ve iş birliğinin geliştirilmesine güzide bir katkı sağlayacaktır” dedi. Artık Proje Ligini Yükseltmenin Zamanı “2025 Yılı Erasmus+ Teklif Çağrısı ve Program Rehberi Tanıtımı” başlıklı sunumuyla programa devam eden Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, İKÇÜ olarak son 4 yılda yakalanan başarı ivmesini devam ettirme gayretinde olduklarını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse nezdinde desteklerini esirgemeyen tüm yönetime teşekkürlerini ileten Doç. Dr. Bakay, “Önceki yılın rakamına göre projelerimize tahsis edilen hibe bütçelerimiz yüzde 80 arttı. Koordinatörlük olarak her yıl bir önceki yılın rakamlarını katbekat arttırarak elimizden geldiğinin en iyisini yapmaya çalıştık. Bize tahsis edilen hibe bütçelerimiz açısından iyi bir noktaya geldik. Biliyoruz ki nicelik değil nitelik önemli. Artık ligi yükseltmek gerekiyor. Horizon gibi yüksek bütçeli projelere odaklanmamız gerekiyor. Yürüttüğümüz çok sayıda iş birliği ortaklığı projelerimiz var. Horizon’da Sağlık Bilimleri Fakültesinden Gülşah hocamızın bir projesi var. Konsorsiyum hariç 14 tane AB ülkesiyle projemiz devam etmekte. Turizm fakültesinde gönderecek öğrenci bulamıyoruz. Tıp fakültemizde özel bir projemiz geçti. Diğer fakültelerimizden de özel projeler bekliyoruz” dedi. ESC Hareketlilik Müjdesi İKÇÜ’nün Avrupa Dayanışma Programında yer aldığının müjdesini veren Doç. Dr. Bakay, yapılan akreditasyon başvurusunun kabul edildiğini açıkladı. Koordinatör Doç. Dr. Bakay, “Gönüllülük, iş, staj ve dayanışma projelerini bünyesinde barındıran European Solidarity Corps-ESC’ye (Avrupa Dayanışma Programı) yaptığımız akreditasyon başvurusu kabul edildi. Üniversitemizin akreditasyon başvurusunun Ulusal Ajans tarafından tamamlandığının müjdesini de vermek istiyorum. Türkiye’de sayılı üniversitede olan sanırım 10 üniversiteden biri olduk. Ev sahibi kurum akreditasyonunu aldık. Önümüzdeki günlerde personel sayımızın iyileştirilmesiyle bu programı da aktif olarak kullanmaya başlayacağız” ifadelerini kullandı. Bakay’ın ardından Crowdhelix Proje Etki Yöneticisi Burcu Kiper, akademi ve iş dünyası arasında konsorsiyum oluşturmaya yardımcı olan iş birliği platformu ‘Crowdhelix’ hakkında ayrıntılı bir sunum yaptı. KA1 Hareketlilik Projeleri, KA2 (Kurum ve Kuruluşlar Arasında) Ortaklık Projeleri, merkezi projelerin tanıtımı ve başvuru süreçleri hakkında bilgilendirmelerin de yapıldığı programda, İKÇÜ adına başarılı projeler yürüten İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Doç. Dr. İrem Özgören Kınlı ile Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Saliha Aksun katılımcılarla süreçlerde geçtikleri aşamalarla ilgili deneyimlerini paylaştı. -
28.11.2024
BMC ile Otomotiv Sektörüne Nitelikli İş Gücü Protokolü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve BMC Otomotiv arasında iş birliği anlaşması imzalandı. İmza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Üniversite- sanayi iş birliği doğrultusunda imzalanan protokol ile başta AR-GE çalışmaları olmak üzere oluşturulacak genç yetenek programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, karşılıklı teknik geziler, seminer, konferans gibi faaliyetlerle sektörel bilgi paylaşımı hedefleniyor. Protokolle ilgili değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Köse, Türkiye’nin ön gelen ticari ve askeri araç üreticilerinden BMC ile genç istihdama büyük katkı sağlayacak bir protokole imza atmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. İKÇÜ İstihdam Odaklı Projelerin İçinde Üniversite olarak akademide üretilen bilgi ve becerileri sektöre kazandıran iş birliklerine büyük önem verdiklerini belirten Prof. Dr. Köse, “Hızlı bir teknolojik dönüşümün yaşandığı küresel sanayide, sektörün nitelikli insan kaynağına ihtiyacı daha çok artmıştır. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Sektör temsilcileri ile sürekli temas halindeyiz. Ülkemizin öncelikli sektörlerinin geleceğine katkı sunacak önemli iş birliklerini hayata geçirmeye devam ediyoruz. AR-GE çalışmalarına sektör temsilcilerinin katılımını ve katkısını önemsiyoruz. BMC iş birliği de bu kapsamda oldukça önemli. Bu imza ile öğrencilerimiz, eğitim süreçleri boyunca iş dünyasını daha yakından tanıyacaklar, bir sonraki aşamada da istihdamda aktif şekilde yer alacaklar. Diğer taraftan da nitelikli akademisyenlerimizle BMC’nin ilgili alanlardaki sorunlarının çözümüne veya sanayiye yeni bir malzeme, ürün, üretim yöntemi gibi çıktıların kazandırılmasına yönelik ortak projeler yaparak yeni platformlar oluşturulacaktır. Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi sanayi sektörünün, öncü kurumlarından biri olan BMC ile imzaladığımız bu protokolün üniversitemize, bölgemize ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi. Üniversite-Sanayi İş Birliği Kültürüne Örnek BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık ise nitelikli bilgiye dayanan, katma değerli üretimi arttıran AR-GE çalışmalarına verdikleri desteğin altını çizerek; sanayide ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan kaynağının akademi ile yapılan iş birliklerinden geçtiğini söyledi. İKÇÜ ile üniversite-sanayi iş birliği kültürüne örnek teşkil eden bir protokolde yer almaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan Genel Müdür Lütfi Balık, “BMC ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi arasında imzalanan iş birliği anlaşmasıyla genç yeteneklerin gelişimine destek olmayı, eğitim ve AR-GE alanlarında önemli projelere imza atmayı hedefliyoruz. Bu iş birliğiyle Genç Yetenek Programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, teknik geziler ve BMC yetkililerinin konuk eğitmen ve konuşmacı olacağı sektörel eğitimler aracılığıyla bilgi paylaşımı, üniversite – sanayi iş birliği çerçevesinde de AR-GE çalışmaları ve ortak projeler gibi pek çok alanda birlikte çalışacağız. Bu adımın gençlerimizin kariyer yolculuğuna ışık tutacağına ve üniversite-sanayi iş birliğini daha da güçlendireceğine inanıyor, her iki taraf için de hayırlı olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Proje Genel Koordinatörü Doç. Dr. Levent Aydın, BMC Otomotiv Yetenek Yönetimi ve Gelişim Müdürü Ersin Canan’ın hazır bulunduğu törende, karşılıklı görüş alışverişinin ardından Rektör Prof. Dr. Köse ve BMC Otomotiv Genel Müdürü Balık tarafından protokole imza atıldı.
Toplam 205
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
14 kez okundu
“10 Yıl" Plaket Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) 10’uncu çalışma yılını dolduran idari personele plaket takdim edildi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünün organize ettiği törende, kuruluştan bugüne kurumsal gelişime katkıda bulunan tüm birimlerden 263 personel, plaketlerini İKÇÜ protokolünün elinden aldı. Töreni, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile çok sayıda idari personel takip etti. İKÇÜ’nün Başarı Hikâyesinde Emekleriniz Son Derece Önemli Törende idari personele seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, hem akademik hem de idari çalışanları onore eden bir töreni İKÇÜ’de ilk kez yapmanın mutluluğunu paylaştı. İKÇÜ’nün başarı hikâyesinde her bir çalışanın emeği olduğunu belirten Prof. Dr. Saffet Köse, yeni kurulan bir kurumun idaresinde görev almanın ayrı bir özveri gerektirdiğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sizler üniversitemizin kurulduğu ilk günlerden itibaren zor koşullarda sorumluluk aldınız ve bu noktaya gelmesinde emekleriniz son derece önemli. Binası olmayan, kadrosu bulunmayan, teknik ve fiziksel olarak var olmayan bir kurumu bugün Türkiye’nin en önemli yükseköğretim kurumlarından biri haline getiren sizlersiniz. Esas itibariyle 10 yıl kurumlar açısından kısa gibi görünse de yeni kurulan bir üniversite için hayati düzeyde önemli bir sürece karşılık geliyor. Zira imkânsızlıklar içinden imkân bularak kurumu kurmanın ne derece güç olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Önce Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sonra Çiğli’de belediye binasında ve nihayet Tekel’in tütün depolarında devam eden yolculuk, bugün örnek bir kampüs olma yolunda ilerleyen bir aşamaya gelmiş durumda. Başkaları için on yıl sadece bir kısa süre gibi ifade edilse de bizim özveriyle çalışan ekibimiz ve bu yolculuğun büyük bir kısmına şahitlik eden şahsım için çok büyük anlam ifade ediyor” dedi. “Görünen” Kahramanlarımızsınız Yıllar içerisinde yakalanan başarı ivmesinin altında güçlü akademik başarılarının yanı sıra idari yapısının sağlamlığının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse konuşmasına, Kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan’ın nezdinde yıllarını İKÇÜ’nün gelişimine adayan tüm personele şükranlarını ileterek devam etti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Bizimle birlikte kurulan pek çok üniversitenin yerleşke arayışı içinde olduğunu düşünürseniz bizim kurumsallaşma aşamasına geçmemizde ilk adımın önemini daha iyi anlayabilirsiniz. Sizler üniversitemizin gelişmesinde, ayağa kalkmasında, bugün koşmaya hazır hale gelmesinde büyük bir özveriyle çalışan ekip arkadaşlarımızsınız. Üniversitemizin görünen kahramanları sizlersiniz. Özellikle görünen diyorum zira görünmeyen kahramanlar takdir edilmeyen kişilerdir. Biz her zaman sizin çabalarınızın değerinin farkındayız. Her başarılı kurumun ardında, özveriyle çalışan bir ekip vardır ve ben bu ekip için kendimizi şanslı olarak değerlendiriyorum ve bu açıdan da farklıyız. Sizlerin çabası, aynı zamanda bir ekip ruhunun ve dayanışmanın sembolüdür. Her birinizin yaptığı iş, diğerini destekler ve birlikte çalıştığımızda ortaya çıkan güç ya da oluşan sinerji, üniversitemizin daha büyük hedeflere yürümesinin de temelini teşkil eder. Çok yakın zamanda sizler sayesinde, üniversitemiz hem eğitimde hem de idari süreçlerde örnek bir kurum haline gelecektir” şeklinde konuştu. Her Türlü Takdirin Üstünde Bir Çaba İKÇÜ’nün kurumsal hedefleri için güç birliği içinde fedakârca çalışan tüm personelin çabasının her türlü takdirin üstünde olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, oluşan sinerji ile daha büyük yollar kat edileceği inancını paylaştı. Prof. Dr. Köse, “Biz idari personelimizi çok kıymetli görüyoruz. Bunu her ortamda her zaman dile getiriyoruz. İnanıyoruz ki bir idari personelin emeği, yalnızca görünen sonuçlardan ibaret değildir. Onların katkısı, bir üniversitenin günlük işleyişinden geleceğine uzanan geniş bir etki alanını kapsar. Her gün sabahın erken saatlerinde dersliklerimizi, ofislerimizi, kampüsümüzü temiz ve düzenli hale getiren arkadaşlarımızdan, öğrenci işlerine, bürokratik süreçleri ivedilikle aşan ofis çalışanlarımızdan, teknik atölyelerdeki emekçi kardeşlerimize, bilimsel süreçlere katkı verenlerden, karnımızı doyurmak için çaba gösteren arkadaşlarımıza, kısaca kurumumuzun amaçlarına erişmesi için fedakârlık yapan her birinize ayrı ayrı kalbi şükranlarımı sunuyorum. 10 yıl anısınaa plaket alacak siz çalışma arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum ve bu törenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Program, kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin verdiği konser ile devam etti. Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyelerinin seslendiği eserler katılımcılar tarafından beğeniyle takip edildi. Konserin ardından törene katılan protokolün elinden plaketlerini alan idari personel, İKÇÜ’de 10’uncu çalışma yılı doldurmanın mutluluğunu paylaştı. -
13 kez okundu
İKÇÜ’lü Sosyal Bilimcilerin Mezuniyet Coşkusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinde 11 ayrı bölümden 210 öğrenci kep atarak mezuniyetlerini kutladı. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Vekili Doç.Dr. Erdem Geçit ve Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Zümrüt Gedik ev sahipliğinde düzenlenen törende Spor Salonunu dolduran yüzlerce konuk, gençlerin mutluluğuna ortak oldu. Bilgi ve Belge Yönetimi, Coğrafya, Felsefe, Medya ve İletişim, Psikoloji, Sosyoloji, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Türk-İslam Arkeolojisi bölümlerinde okuyan öğrenciler için düzenlenen mezuniyet törenini, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Proıf. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, dekan yardımcıları, bölüm başkanları, akademik ve idari personel ile mezun gençlerin yakınları takip etti. Sadece Bir Diploma Değil, Büyük Bir Miras Taşıyorsunuz İKÇÜ’lü sosyal bilimcilerin heyecanını paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, gençlerin öğrenme yolculuğunda, yeni başlangıçlara açılan bir dönemin başladığını kaydetti. Prof. Dr. Akbaş, “Öğrenim süreniz boyunca insan kültürü, tarihi, dili ve bunların çeşitli ifadelerinin derinliklerine daldınız. Sadece alanınızla ilgili teorik bilgiler edinmekle kalmadınız, aynı zamanda doğru ve tutarlı düşünme ve insanlığın çeşitli durumlarını derinlemesine anlama gibi çok değerli becerileri de geliştirdiniz. Ancak öğrenme yolculuğunun asla gerçekten sona ermediğini hatırlatmak isterim. Bilginizi arttırmaya, güncellemeye ve çevrenizdeki dünya ile etkileşime girmeye devam etmeniz başarılı olmanız için büyük önem taşıyor. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ayrılırken, sadece bir diploma değil, aynı zamanda bir miras taşıdığınızı bilin. Bundan sonra yapacağınız katkılarınızın daha güzel bir geleceği şekillendireceğinden ve sizlerin milletimiz ve insanlık hayrına yapacağı çalışmalarla bizi gururlandıracağınızdan hiç şüphemiz yok” diye konuştu. Etik İlkelerin Eşliğinde Uzun Bir Yürüyüş Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Zümrüt Gedik de 6’ncı dönem mezunlarını çalışma hayatına uğurlamaktan duydukları mutluluğu paylaştığı konuşmasında iftihar ve hüznü bir arada yaşadıklarını söyledi. Doç.Dr. Gedik, “Üniversite eğitimi yeni bir dünyanın kapılarını aralamak demektir. Bilimsel bilginin değerini etik ilkelerin sahipliğini bilmek demektir. Uzun bir yürüyüş gerektirir üniversite yolu. Engebelerle ve sınavlarla doludur. Ancak sonunda çelik gibi göğüslemeyi bilmektir hayatı. Bugün biz öğretim üyelerinin varlık nedeni olan öğrencilerimizin mezun ediyoruz. Fakültemizden desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve rektör yardımcıları hocalarımıza, üniversite yönetim kadrosuna, fakültemizin kıymetli öğretim üyelerine, fakültemizin idari personeline ve bin bir zorlukla öğrencilerimizi destekleyen siz değerli ailelerimize sonsuz teşekkür ediyoruz. Bu unutulmaz güne tanıklık ettiğiniz için tüm konuklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. İKÇÜ’yü Çok Özleyeceğiz Psikoloji Bölümünü üstün başarıyla bitirerek fakülte birincisi ve üniversite birincisi olarak mezun olan Dila Bulut ise İKÇÜ’yü özlemle hatırlayacaklarını kaydetti. Bulut, Fakültemizi ve bölümümüzü böylesine bitirmemde desteğini arkamdan hiç eksik etmeyen ve her koşulda bana sevgiyle saygıyla yaklaşan canım annem ve babam başta olmak üzere, hocalarımın ve arkadaşlarımın da payları büyüktür. Evimizden çok vakit geçirdiğimiz ve bizi birleştiren okulumuzu, dostluklarımızı ve değerli hocalarımızı çok özleyeceğiz. Okulumuzda yaşadığımız tüm güzel anlara vesile oldukları için başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse’ye, Dekanımız Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan’a, alanlarında her türlü bilgi ve deneyimi aktararak anlayışla ve sevgiyle yaklaşan bölüm başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa Şahin’e ve üzere tüm saygıdeğer hocalarıma, üniversitemizin görünmeyen perde arkasındaki tüm idari personeline bütün kalbimle şahsım ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum ” diye konuştu. Üniversite birincisi Dila Bulut ve bölümlerinde dereceye giren öğrencilere plaket takdimi ve mezuniyet kütüğüne plaket çakılması ile davam eden mezuniyet töreni, keplerin havaya atılmasıyla son buldu. -
13 kez okundu
İKÇÜ, Mezunlarının Zirvesinde
Üniversite Araştırmaları Laboratuvarının (ÜniAr) 2016 yılından bu yana, Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin memnuniyet düzeylerini sıraladığı “Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması” (TÜMA 2024) Raporu yayımlandı. “Popüler Programların Mezun Memnuniyeti 2024” araştırmasında, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 6 programı ile ilk 3’te, 9 programı ile de ilk 5’te yer alarak devlet üniversiteleri arasından önemli bir başarıya imza attı. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ile Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, devlet üniversiteleri mezun memnuniyetinde ilk sırada yer alarak en popüler programlar oldu. İkinci sırada yer alan Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ile Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü de mezunlarının gözde programları arasındaki yerini aldı. Araştırmada, Tıp Fakültesi ile Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü 3’üncü, Eczacılık Fakültesi ile Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü 4’üncü olarak mezunlarının memnuniyetini yansıttı. İKÇÜ’de Eğitim Almak Büyük Bir Şans “Farkındayız, Farklıyız” mottosunun altında sundukları kaliteli eğitimin yanında öğrencilerinin kariyerini eğitim verirken planlayan çalışmalar yattığını kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, ülkesine ve tüm insanlığa karşı kendini sorumlu hisseden; alanında uzman gençler yetiştirmenin gayretinde olduklarını aktardı. Yükseköğretimde doğru tercihin eğitim ve meslek hayatına yön veren önemli bir aşama olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, İKÇÜ’yü tercih ederek iş hayatlarına başlangıç yapan mezunların memnuniyet sonuçlarından duydukları gururu paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu rakamlar gösteriyor ki İKÇÜ’yü tercih etmek, İKÇÜ mezunu olmak oldukça isabetli bir karar. Öğrencisini odağa konumlandıran eğitim ilkemizle eğitimlerinin bitiminde de öğrencisinin her zaman yanında olan bir üniversiteyiz. Fakültelerimiz bu konuda oldukça aktif. Mezunlarının her zaman yanında olan iş süreçlerini takip eden çok değerli hocalarımız var. Mezun buluşmalarımızın yanında mezun takip sistemimizi işler kılarak daha çok mezunumuza ulaşma gayretindeyiz” dedi. Öğrencilerimiz En Güzel Yol Arkadaşımız Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği ile Makine Mühendisliği bölümlerinin akredite programlar olarak eğitimlerini tescillediklerini hatırlatan Rektör Prof. Dr. Köse, tüm programlarda akreditasyon çalışmalarının hızlandırıldığını birçok bölümün bu sürece dâhil olarak değerlendirilmeye alındığını vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Eğitim kalitesini resmi kuruluşlardan tescilleyerek öğrencilerinin daha kaliteli eğitim alması için yoğun çaba gösteriyoruz. Çünkü kalitemizin en büyük imzası değerli hocalarımızdan geliyor. Öğrencilerden gelen teveccühün arkasında çok değerli kadrolarımız bulunmaktadır. Bundan aldığımız güçle artan memnuniyet oranlarımızın devamlılığını sağlamak için hep birlikte daha fazla gayret göstereceğiz. Öğrencilerimizin geleceğine emek dolu, güler yüzlü dokunuşlarını eksik etmeyen tüm hocalarımıza, yakaladığımız sinerjide bize motivasyon kaynağı olan en güzel yol arkadaşımız olan tüm öğrencilerimize teşekkürlerimi iletiyorum” diye konuştu. ÜNİAR Değerlendirme Sistemi Nasıl İşliyor? ÜNİAR'ın değerlendirme sistemi, öğrencilere yönelik anketler aracılığıyla yapılmaktadır. Öğrenciler, üniversitelerinin eğitim kalitesi, akademik kadro, fiziki koşullar, sosyal olanaklar, kampüs yaşamı ve mezuniyet sonrası kariyer imkânları gibi çeşitli konularda görüşlerini bildirmektedir. Bu anketler sonucunda, her üniversite için genel bir memnuniyet skoru hesaplanmaktadır. -
13 kez okundu
Gelecek İhracatta
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM) ile Ege İhracatçı Birlikleri ortaklığında düzenlenen kariyer buluşması Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda yapıldı. “Gelecek İhracatta” başlığıyla düzenlenen seminere Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz konuşmacı olarak katıldı.Semineri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, İKÇÜ KAGEM Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, İKÇÜ Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, öğretim üyeleri ve öğrenciler takip etti. Küresel Rekabette Farklı Yaklaşımlara İhtiyaç Var Seminerin başında fakülte ve kariyer merkezi ortaklığında yapılan bu gibi etkinliklerin gençlerin vizyonuna değerli katkılarda bulunduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, öğrencilerin bu gibi ders dışı etkinlikleri takip etmelerinin önemine değindi. Prof. Dr. Bulduklu: "Öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri, geleceklerine dair hedefler koyabilmeleri, mezuniyet sonrası iş olanakları, iş yaşamında karşılaşabilecekleri durumlar hakkında bilgi edinebilmeleri, daha nitelikli olarak iş hayatına atılabilmeleri açılarından bu etkinliklere katılımı oldukça değerli buluyorum. Küreselleşmenin bir zorunluluğu olarak ekonomilerin birbiri ile bağlantısının giderek arttığına şahit oluyoruz. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi dünyada ekonomi ve ticareti daha dinamik hale getirmiştir ve dijitalleşme, küresel rekabette farklı yaklaşımların öne çıkması ihtiyacını yaratmıştır. İşte bu noktada özellikle iletişim araçlarının etkin kullanımı üzerine vurgu yapılması gerekliliği dikkati çekmektedir. Özellikle medya gücünün itici bir etki için kullanılmasına ihtiyaç olduğunun altını çizmek isterim” dedi. Bilim Dünyası İle Reel Sektörün Bağlantısını Siz Kuracaksınız Değişim ve dönüşüme ayak uyduramayanların ekonomik açıdan bir güç olarak kalabilmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, yeni ve güncel teknolojilerin aynı zamanda yaratıcılığın ve yenilikçiliğin en büyük aracısı haline geldiğini aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Üniversitemizde öğrencilerimize yönelik yaptığımız, buna benzer etkinliklerin ve pek çok çabanın altında gençlerimizde bu bilincin oluşturulması ve farkındalık yaratılması yatmaktadır. Lider ülke olmak için gençlerimizin girişimci olmasına, risk almaktan korkmamasına, yenilikçi bir bakış açısı ile olaylara bakmasına ve en önemlisi eleştirel düşünebilmesine ihtiyacımız var. İşte bu alanlarda en iyi biçimde yetişmek için de alanın uzmanlarının deneyimleri çok kıymetli. Bugün İzmir’in önemli değerlerinden birinin deneyimlerini hep birlikte dinleyecek ve onun ufuk açıcı bilgileri ile vizyon kazanma çabası içinde olacaksınız. İnanıyorum ki bu sayede yeni perspektifler kazanacak ve bilim dünyası ile reel sektörün bağlantısını kuracaksınız. Birlikte çalışma kültürünün en güzel örneklerini veren iki birimimize, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemize, Kariyer Merkezimize ve emeği geçenlere şükranlarımı sunuyor, katılımlarınız için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Türkiye’de 120 Bin İhracatçımız Var İhracat kavramını birçok perspektifte ele alan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz ihracat rakamlarının saniyede değiştiğini bunu da saniyelik takip ettiklerini söyledi. Birlik olarak Ege Bölgesi'nde 12 farklı sektörde faaliyet gösteren 7500'ün üzerinde ihracatçı firmayı temsil ettiklerini aktaran Genel Sekreter İşbırakmaz, Türkiye’de 27 sektörde, 120 bin kayıtlı ihracatçı olduğu bilgisini vererek AB ile ticarette birçok sektörde Türkiye’nin önemli tedarikçi konumunda olduğunu belirtti. Seminerini öğrencilerle interaktif olarak devam eden İşbırakmaz, dünyadaki 30 trilyon dolarlık ihracat hacminin 4 trilyonluk payı ile birinci sırada yer alan ABD’nin 3 trilyonu aşan rakamlarıyla Çin ile savaş halinde olduğunu ifade etti. Amacımız Ürünümüzün Satılması Sektörel alan çalışmalarının ihracat rakamlarına pozitif yansıdığını fındık örneğiyle anlatan EİB Genel Sekreteri İşbırakmaz, pazar araştırması ve fuarların ihracatçılar için olmazsa olmaz aksiyonlar olduğunu vurguladı. İşbırakmaz, “Güneydoğu’daki ihracatçı birliğimiz şu anda Rusya’da bulguru tanıtıyor. Örneğin, 30 yıl kadar önce fındığı Çin’de tanıttılar. Büyük bir fiyaskoydu bu. O zamanlar fındığın Çince karşılığı yoktu, fındık bilmiyorlardı. Çin’de 1,5 milyar kişi var düşünün. Daha sonralarda popüler hale gelmeye başlayan, yatırımlar yapılan pastanelerin yayılmasıyla tanıtım uzmanlarımız Çinli pasta ustalarını Türkiye’ye davet etmeye başladılar. Sonra Çin ile fındık ihracatımız fırladı. Pazar araştırmasının pastanelere çevrilmesi doğru bir tespit oldu. Bu bize iyi bir pazar araştırması olmadan ürünümüzün satamayacağının örneğidir. Günümüzde birliklerimiz bunu oldukça profesyonel ekiplerle hassasiyetle yapmaktadır. Öte yandan uluslararası fuarlar bizler için çok önemli. COVID döneminde sekteye uğrasa da şimdi tekrar gündemlerimizde en üst sıralardalar. Ürününüzü en iyi şekilde göstermek için alanının en gözde, en iyi fuarlarında boy göstermek hem sizi hem de milli katılımı destekler. Her yıl 12-13 fuara Türkiye adına katılım sağlamaktayız. Tüm organizasyonları üstlenerek firmalarımızı yurt dışına taşımaktayız. Gayemiz ürünümüz daha fazla satılması” dedi. EİB- İKÇÜ İş birliği Gençlerimiz İçin İşgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmek adına birlik olarak İKÇÜ ile başladıkları iş birliğinden oldukça memnuniyet duyduklarını sözlerine ekleyen EİB Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz, “İlerleyen dönemde iş birliğimizi daha üst noktalara taşıyacağımızı ümit ediyoruz. Değerli dekanımızla görüşmemizle güzel bir başlangıç oldu. Derslerde de önemli katkılar sunacağız. Pratik anlamda öğrencilerimize tüm bilgi ve deneyimimizi anlatacağız, desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. -
13 kez okundu
Kemeraltı İçin Yeni Vizyon
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Konak Belediyesi, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanlığı iş birliği ile düzenlenen “İzmir Tarihi Liman Kenti Panelleri” düzenlenen resmi törenle başladı. Kemeraltı’nın kültürel mirasının korunması ve dünya çapında tanıtılması, bölgesine özgü tarih, ticaret, kültür ve turizm konularını masaya yatırmak üzere düzenlenen panellerin açılış programına; İzmir Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Sadık Doğruer, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Smyrna Antik Kenti ve Kazı Heyeti Başkanı SBBF Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akın Ersoy, İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, öğrenciler ve muhtarlar katıldı. Kemeraltı İçin Birlik Zamanı Panellerin Kemeraltı için bir dönüm noktası olduğunu belirten İzmir Vali Yardımcısı İsmail Çorumluoğlu, önümüzdeki süreçte Kemeraltı ve UNESCO ile ilgili yeni çalışmalara başlayacaklarını kaydetti. Vali Yardımcısı Çorumluoğlu, “Kemeraltı’nda şu süreçte bir şey yapmazsak geç kalmış oluruz. Bu tercihin yapıldığı bir dönemdeyiz. Bu açıdan İzmir Valiliğimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi’nin elinden geleni sivil toplum kuruluşları ile birlikte yapmaları gerekiyor. Sadece üniversitelerimizin değil ticaret, esnaf odaları ve benzeri kuruluşların da Kemeraltı için elinden geleni yapmaları gerekiyor. Önümüzdeki günlerde Kemeraltı ve UNESCO ile ilgili bazı çalışmaların olacağını da sizlerle sevinerek paylaşmak istiyorum. Yerel idarelerin Kemeraltı’na ilgi duyması ve önem vermesi bizim çalışmalarımızı başarıya götürecektir. Kendilerine tespitlerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Kemeraltı'nın Korunması İçin Stratejik Adımlarda İKÇÜ de Var Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi olarak Kemeraltı’nın tarihi dokusunu geleceğe taşıma çabasını sürdüreceklerini vurguladı. İzmir için Smyrna Antik Kenti’nin kazandırılması yönünde çalışmalarını sürdüren İKÇÜ’nün bu süreçte de önemli bir rol üstleneceğini vurgulayan Prof. Dr. Bulduklu, “Bir kent için en önemli özellik denize kıyısı olmasıdır. Bu bakımdan akla ilk olarak ticaret gelse de yanına tarihi eklediğinizde kentin ciddi bir sermayesinin olduğunu görüyorsunuz. Bunu kültürel köklerinden ayırmadığınızda gelecek nesiller adına da ciddi bir sorumluluk üstlenmiş oluyorsunuz. Üniversite olarak Smyrna Antik Kenti’ni İzmir için ciddi bir biçimde kazandırma çabası gösteriyoruz. Önümüzdeki süreçte de yapmamız gereken ne varsa yapmaya hazırız” diye konuştu. Kültürel Mirasın Korunması İçin Ciddi Çalışmalar Yapıyoruz Etkinliğin paydaşları arasında yer almaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getiren İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, şunları söyledi: “Üniversitemiz ve fakültemiz adına böylesi anlamlı bir etkinliğin paydaşları arasında yer almaktan mutluluk duyuyoruz. Fakültemiz kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması üzerine çok ciddi çalışmalar yapıyor. Çok faydalı bir etkinlik olacağına eminiz, birbirinden kıymetli konuşmacılarımız çok önemli konularla bizlerle olacak” Birlikte Bambaşka Bir İzmir Yaratacağız Kemeraltı’nın İzmir’in kalbinde yer alan ve tarih boyunca birçok kültürün izlerini taşıyan önemli bir merkez olduğuna vurgu yapan Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, belediye olarak tüm çalışmaların destekçisi olduklarını belirtti. Başkan Mutlu, “Biz bu çalışmaların bir parçası olmaktan çok mutluyuz. Önümüzdeki süreçte Konak’ın tüm tarihi envanterine sahip çıkmak, ayağa kaldırmak ve hayata dâhil etmek için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. Özellikle Kemeraltı’nın korunmasını sadece geçmişe sahip çıkmak değil geleceği şekillendirmek olarak da görüyoruz. Hem tarihi dokuyu yaşatmayı hem de bu değerleri tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz. Korumaya dönük farklı çalışmalar içerisine girdik. Kemeraltı’ndaki tarihi yapıların yangın riskine karşı Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile yeni bir protokol imzalıyoruz ve her bir yapıyı tek tek tesisat açısından kontrol ederek dirençli hale getirmek istiyoruz. Mutluluk Kahvesi ve Oyun Evi gibi açtığımız mekanlarla Kemeraltı’nı görünür kılmak ve canlandırmak amacımız var. Ayağa kalkmış tarihi yapılarının içerisinde kendimizi yaşarken bulacağımız bir Konak hayaliyle yola çıktık. Bizler her zaman yanınızdayız, birlikte bambaşka bir İzmir ve Konak yaratacağımıza inanıyoruz” dedi. Paydaşlarımızla İş Birliğine Hazırız Etkinliği düzenleyen tüm paydaşlara teşekkür eden İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Sadık Doğruer de, “İzmir tarihi bir kent; Bergama ve Efes’ten sonra İzmir Tarihi Liman Kenti’nin adaylığını hep birlikte pozitif sonuçlandırmak için tüm paydaşlarımızla iş birliği yapmaya hazırız. Panelimizin hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Çok Katmanlı Kültürel Miras İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz ise, “İzmir, Akdeniz havzasındaki etkili konumu ile doğu ve batı arasında bir köprü görevi üstlenmektedir. Geçmişten günümüze korunarak ulaşmış arkeolojik, mimari, tarihi ve doğal değerleri bir arada barındıran bu çok katmanlı kültürel miras alanının korunması ve yönetilmesi için çeşitli çalışmalar devam etmektedir. UNESCO dünya Mirası geçici listesine dâhil olduğumuz 2020 yılından bu yana iş birliği içerisinde olduğumuz tüm kurumlara teşekkür ediyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından, İzmir İktisat Kongre Merkezinde iki gün boyunca devam edecek; İzmir’in tarih, kültür ve ticaret merkezi olan Kemeraltı bölgesine dair önemli verilerin paylaşılacağı, İzmir Tarihi Liman Kenti Panellerinin alanında önemli birçok bilim insanının yer aldığı oturumlarına geçildi. -
13 kez okundu
İKÇÜ Hedeflerini Güncelledi
Kalite süreçlerini başarıyla sürdüren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde, TSE EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetimi Sistemi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu ölçütleri kapsamında, 2024 yılı Yönetimin Gözden Geçirme (YGG) toplantısı yapıldı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin başkanlığında, Kalite Koordinatörlüğünce düzenlenen toplantıya, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, müdürler, Genel Sekreter Nurettin Memur, daire başkanları, dekan yardımcıları, senato üyeleri, kalite koordinatörlüğü ve komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin kalite sorumluları katıldı. Yenilikçi ve Öncü Yaklaşımlarımızla Daha da İleri Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, eğitim öğretim faaliyetleri, bilimsel araştırmalar, yönetişimde oluşan sinerji ve toplumsal katkı projeleri açısından kalite odaklı yaklaşımın önemini vurguladı. Geçen yılın bir analizinin ortaya konulması ve geleceğe yönelik planların gündeme alınması adına YGG toplantılarının oldukça önemli olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu toplantıyı yaparken aslında kalite süreçlerimizi de mercek altına almış oluyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin durumunu akademik, idari ve toplumsal katkılarımızı gözden geçirme, geliştirilmesi gereken hususlarımızı saptama fırsatı sunan bu buluşmayı önemsiyorum. Biz 'nitelikli eğitim', 'bilimsel araştırma' ve 'topluma hizmet' alanlarında yenilikçi ve öncü yaklaşımlarımızla her geçen gün daha da ileri gitmeye devam ediyoruz. Bilindiği gibi Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından 2 yıllığına akredite edildik. Aynı zamanda TSE EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesine de sahibiz. Bu standartlar belli süreçlerde kontrol ediliyor. Çünkü kalite, süreklilik isteyen çalışmaları gerektiriyor. Bu açıdan emekleriniz için her birinize teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’nün Çalışmaları Dikkat Çekiyor İKÇÜ’nün özellikle bilişim alanında yaptığı çalışmaların dikkat çektiğini dile getiren Prof. Dr. Saffet Köse, “Geçtiğimiz haftalarda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu” toplantılarının dördüncüsüne üniversitemiz ev sahipliği yaptı. Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar bilişim ve teknoloji alanında öne çıkan bir kurum olmamız nedeniyle bizleri tebrik etti ve özellikle bilişim alanında üniversitelerde yaptığımız çalışmaların önemini vurguladı. İdari ve akademik süreçlerde özellikle dijitalleşme noktasında öncü bir kurum haline geldik. YÖK’ün büyük veri ile ilgili çalışmalarında üniversitemiz paydaşlardan bir tanesi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, yeni kurulmasına rağmen sürekli olarak gelişime açık ve bunun da hakkını veren bir üniversite olduğu için çalışmalarımız dikkat çekmeye devam ediyor. Bu noktada sizlerin katkılarınız çok değerli” ifadelerin kullandı. Başarının Sürekliliğini Sağlamak Önemli Türk yükseköğretiminde adından söz ettiren bir kurum olmak için daha fazla çalışılması gerekliliğinin altını çizen Prof. Dr. Köse, akademik üretkenliği artıracak tüm çalışmaların desteklendiğini, tüm paydaşları ile etkileşim halinde bir İKÇÜ olarak yakalanan başarının sürekliliğini sağlamak adına sistemli adımlar atıldığını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Kurumsal akreditasyon sürecinin önemli bir ögesi olarak gördüğümüz bu toplantıların doğru analizlerle, etkili stratejik planlarla bize yol göstermesi gerektiğine inanıyorum. Aramızdaki koordinasyonu sağlamak ve uyumu güçlendirmek, kalite kültürümüze de olumlu yansıyacaktır. İdari süreçlerimizi daha etkin ve verimli hale getirecek adımları atmaya devam ediyoruz. Özellikle dijitalleşme noktasında önemli bir avantaja sahibiz” dedi. Hedeflerimizi Güncelledik Topluma hizmet alanında fark yaratacak sosyal sorumluluk projeleri ve iş birlikleri ile yollarına devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Stratejik planımızı oluşturduk ve deyim yerindeyse hedeflerimizi güncelledik. Önceki dönemde koyduğumuz her hedefe ulaşmanın da mutluluğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kalite yolculuğumuzun Kalite Koordinatörlüğümüzün ve Strateji Geliştirme Başkanlığımızın katkılarıyla sürekli gelişim felsefesi üzerine inşa edildiğini vurgulamak isterim. Süreçlerimize katkı veren tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Kalite Sürecini Başarıyla Yönetiyoruz Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise, İKÇÜ’nün sürekli gelişen ve dünya ile etkileşim halinde olan bir üniversite olmasında; nitelikli eğitim ve katılımcı yönetişim anlayışı açısından Kalite Güvence Sisteminin yol gösterici bir niteliğe sahip olduğunu vurguladı. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal katkı faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç ve dış kalite güvencesi ve akreditasyon süreçlerini planlama ve uygulama esaslarının tümünü kapsayan Kalite Güvence Sisteminin gelişmeleri ve yenilikleri kalite standartlarında takip eden İKÇÜ açısından önemini anlatan Doç. Dr. Tengiz, “Türk Standartları Enstitüsü (TSE) TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) Standardı şartlarına uygun hizmet üretmek amacıyla 2012 yılında çalışmalara başlayan üniversitemiz, iki yıllık tetkik sürecinin ardından 2014 yılında TS EN ISO 9001 kalite yönetim sistemi belgesi almaya hak kazanmıştır. O tarihlerden bugüne kadar üniversitemizde kalite çalışmaları özenle sürdürülmektedir. 2024 yılında da belge yenileyerek sürece başarıyla devam ediyoruz. Görev bilinci ve özveri ile yaptığımız çalışmalara tam destek sağlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve üniversite üst yönetimine koordinatörlüğümüz adına teşekkür ediyorum” diye konuştu. Toplantı, katılımcıların görüş ve önerilerinin alınmasıyla tamamlandı. -
13 kez okundu
MÜDEK Ekibi İKÇÜ’de
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, eğitim ve öğretim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda tescili için başvurduğu, uluslararası kuruluşlar (EUR-ACE ve Washington Accord) tarafından tanınan Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu (MÜDEK) tarafından değerlendirmeye alındı. Değerlendirme, MÜDEK kurucu üyesi Doç. Dr. Erbil Payzın'ın takım başkanlığında; takım eş başkanı Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof. Dr. Deniz Dölgen, Biyomedikal Mühendisliği asil değerlendirici İzmir Ekonomi Üniversitesinden Prof. Dr.Fazilet Vardar, eş değerlendirici Dr. Özlem Birgül, Elektrik-Elektronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Sadettin Özyazıcı, Harita Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Hande Demirel, eş değerlendirici İstanbul Atlas Üniversitesinden Prof. Dr. Vahap Engin Gülal, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden Prof. Dr. Tahir Çelik, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) eş değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Doç. Dr. Reşat Atalay Oyguç, Mekatronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Dr. Türker Güdü, eş değerlendirici Çankaya Üniversitesinden Doç.Dr. Ülkü Ece Aylı, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İskenderun Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Gürel Çam, eş değerlendirici Gaziantep Üniversitesinden Doç. Dr. Derya Kapusuz Yavuz ile öğrenci değerlendirici İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Abdullah Önen’den oluşan ekip tarafından yapıldı. Daha Nitelikli Mühendisler Yetiştirilmesi İçin Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar’ın refakatinde, Doç. Dr. Erbil Payzın başkanlığındaki ekip, akredite çalışmalarının değerlendirmelerde bulunmak amacıyla Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Fakülte Sekreteri Süleyman Ayer ile bölüm başkanlarının da hazır bulunduğu ziyarette, süreçle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Payzın, MÜDEK’in Türkiye'deki mühendislik eğitimi kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, daha nitelikli mühendisler yetiştirilmesi için faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu söyledi. Doç. Dr.Erbil Payzın, “ İKÇÜ ziyaretimizin verimli geçmesi için büyük çaba harcayan başta Rektör Prof. Dr. Köse olmak üzere tüm yönetim ve dekanlık ekibine, toplantı, görüşme ve ziyaretlerde bilgi ve görüşlerini samimiyetle paylaşan akademik ve idari personel ile öğrencilere takımım adına teşekkür ederim” diye konuştu. Eğitim Kalitesinin İyileştirilmesinde Dış Değerlendirme Çok Önemli Doç. Dr. Payzın’ın ardından söz alan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de MÜDEK tarafından yapılan ziyaretin oldukça değerli olduğunu belirterek akreditasyon süreci ile ilgili yapılan her çalışmanın üzerinde hassasiyetle durduklarını kaydetti. Tüm akademik programların kalite ve akreditasyon çalışmalarının destekçisi olduklarını ve farklı kurumlarca yapılan dış değerlendirmelerin kuruma bir ayna tutma işlevi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, sürekli iyileştirme gayesinde olan kurumlar için, gelişmeye açık yönlerine üçüncü bir göz tarafından bakılmasının eksiklik değil fırsat yarattığını aktardı. Prof. Dr. Köse, “Kuruluşundan itibaren eğitim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olmasını esas almış bir İKÇÜ olarak tüm programların akreditasyonlarını alma hedefimiz üzerinde yoğunlaştık. Yükseköğretim kalite kültürünün oluşturulması adına İKÇÜ’nün payına ne düşüyorsa yapmanın peşindeyiz. Eğitim kalitesinin iyileştirilmesinde dış paydaşların da önemli bir rolünün olduğu aşikardır. Değerlendirme süreci kapsamında sunulan geri bildirimlerin, MMF’nin akreditasyon yolculuğunda yönlendirici olmasını ve katkı sağlamasını temenni ediyorum” dedi. Toplantı değerlendirme takımına teşekkür belgesi takdimi ile sona erdi. -
12 kez okundu
“İhanetin Anatomisi: Eğitim, Din ve Medya Bağlamında FETÖ”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” etkinlikleri kapsamında, “İhanetin Anatomisi: Eğitim, Din ve Medya Bağlamında FETÖ” başlıklı programa ev sahipliği yaptı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker'in "Akademi ve Eğitim Bağlamında İhanete Giden Sürecin İdeolojisi" başlıklı sunumuyla konuşmacı olarak yer aldığı programda; İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, "FETÖ'nün Medya Stratejisi ve 15 Temmuz Gecesi Uluslararası Medya", İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, "Örgütlü Duygu İstismarı ve FETÖ'nün Din Ticareti" başlıklarını irdeledi. Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen programı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar ile çok sayıda akademik ve idari personel takip etti. Sapkınlık Seviyesinde Bir Yapılanma Tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla yad ederek konferansın açış konuşmasına başlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, küresel sömürgeci güçlerin dünyanın birçok coğrafyasında etnik yapılar ve dini gruplar üzerinden dizayn ettikleri kaos projelerini hayata geçirdiklerini ifade etti. Bu güçlerin en büyük uygulama alanlarının ise etnik gruplar olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, sözde dini gruplar üzerinden oluşturdukları terör örgütleri ile toplumları parçalamayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “FETÖ yapılanması diğer örgütler gibi küresel güçler tarafından oluşturulan laboratuvar üretilmiş bir örgüttür. Klasik sosyolojik yapılarla bunlar açıklayamıyor ve sınıflandıramıyorsunuz. Bu örgütün çoklu sosyolojik yapısı var ve yabancı istihbarat örgütlerinin bütün halinde bu yapıda yer aldığından bahsedilmektedir. Bizim gibi ülkeler üzerinde yürüttükleri farklı stratejileri var. Çevremizdeki ülkelere bakın, üretilen kaoslar neticesinde birçok ülke parçalandı. Bizde de bu denemelerinin en sonuncusu FETÖ oldu. Prof. Dr. Erol Güngör, ‘Din kitleleri harekete geçirmedeki en etkili araçtır’ diyor. Eğer insanları bir şeye inandırabilirseniz onları kolaylıkla istismar edebilirsiniz. FETÖ de dini kullanan bir örgüttü. Elebaşına olan bağlılıkları Hz. Peygamber’den üstün olduğuna inanacak kadar sapkınlık seviyesindeydi. Peki niye bizde başarılı olamadılar? Çünkü bizde sağlıklı, güçlü, başarılı bir din eğitimi var. Dünyanın birçok ülkesinden Türkiye’nin din eğitim programlarını incelemeye geliyorlar. Türkiye’nin şansı birbirinden değerli fakültelerinin, imam hatip liselerinin, diyanet teşkilatlarının olmasıdır. Bu kurumlar ayakta olduğu sürece bunlar militan yetiştiremeyecekler. Küreselcilerin oyununa maruz kalan milletimiz yazdığı kahramanlık destanlarına bir yenisini daha ekleyerek sömürgecilere gereken cevabı vermiştir” dedi. Kripto FETÖCÜ’ler Sinsice İntikam İçin Bekliyorlar Bu küresel örgütün en büyük tahribatı akademik camia ve Türkiye'nin nitelikli insan gücü üzerinde yarattığını vurgulayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, örgütün Türkiye’nin bir neslini adeta kaybettiğini söyledi. “Başka ülkelerin emrine tahsis edilmiş kurşun asker yapılan insan sermayesini ülkemiz FETÖ yüzünden kaybetti” diye konuşan Prof. Dr. Şeker, akademide yaptıkları hezimetle gerçek bilim insanlarının mağdur edildiğini, ülke yararına yapılacak bilimsel projelerin önüne geçildiğini kaydetti. Başkan Prof. Dr. Şeker, “Hizmet adı altında ülkemizde birçok hezimete yol açtılar. Okul, dershane, medrese dedikleri yapılara hapsettikleri gençlerimizi istedikleri kalıplara soktular. Örgütlü takiye kültürünün temeli, kendi paralel yapısını devlete karşı kurgulayan, kendi içinde terfi işlemi yapan, evlendirme kararı veren, gençlerimize kod isimler vererek milletinden koparan, ailesinden koparan bir yapı. Anadolu’nun fakir çocuklarından bir halka oluşturuyorlar. Zengin çocuklarını da boş bırakmıyorlar. Ailelerin mal varlıklarına adeta mafyavari usullerle, tehditlerle, şantajlarla, bağış adı altında el koyuyorlar. Bu süreçlerde çocuklarını bu yapıda kaybeden anne-babaların gözyaşlarına şahit olduk. Türkçeyi yaydıklarını iddia ettikleri okulların da yabancı ajanların tekelinde olduğunu, misyonerlik faaliyetlerinin uygulama alanı olduğu ortaya çıktı. Kapatılan 15 örgüt üniversitesini kurgularken mütevelli heyetlerine her alandan isimlerle setler getirdiklerini, hocalarını ise zaman zaman farklı görüşlerden de seçtiklerini gördük. Diğer taraftan akademik yeterliliğe sahip olmayan kadrolarını da yabancı dil yeterlilik sınavlarında kurdukları sistem sayesinde pek çok diğer üniversiteye atadılar. Sürecin içinde hala uyuyan kripto FETÖ üyeleri var ve sinsice intikam için bekliyorlar. Akıllanmaları, tövbe etmeleri diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bunlar akıllarını ve kalplerini satmışlar. Menfaatle örülen simbiyoz yapıdaki bu örgüte üye olanlar bal var diye gelen sinekler gibiler. Olay Türkiye’nin son 60 yılında NATO çerçevesinde sistematik kurgulanan bir yapıdır. Biz uyanıklığımızı devam ettirmeliyiz. Ülkemizin beşerî zenginliğini bunlara kaptırma lüksümüz yok. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin” şeklinde konuştu. Tüm Kitle İletişim Araçlarını Kullanarak Darbeye Yürüdüler FETÖ, yapılanmasını tüm medya araçlarını kullanarak sistematik olarak yürüttüğünü kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, örgütün ilk günden itibaren halka ulaşmanın en kolay yolunun bu araçlardan geçtiğinin farkında olduğunu söyledi. Medya yapılanmasının üç aşamada gerçekleştiğini aktaran Prof. Dr. Bulduklu, ilk dönemde, dini istismar eden buna duygu yükleyen sohbetlerin kitle iletişim araçları ile empoze edildiğini belirtti. Prof. Dr. Bulduklu, “ İkinci dönem seri propaganda dönemidir. Bu dönem, kitle iletişim araçlarını tekellerine almaya başladıkları dönemdir. Alanında uzman kişilerle çalışmışlardır. Üçüncü dönem itibarsızlaşma ve yerinden etme odaklı ‘guguk kuşu’ adını verdiğim dönemidir. Guguk kuşunun yavrusunu başka yuvaya bırakıp diğer kuşlarla fark etmeden büyümesini sağlaması gibi duygusal istismar döneminden sonra kendi dışından farklı görüşlerden yapıları destekleyen bir yaklaşımla medyada yayılıyorlar. Uluslararası arenada da dini yumuşatmaya, modernleştirmeye yönelik söylem geliştiriyorlar. Bu yönde mesajlar üreterek ‘ılımlı vaiz’ misyonuyla ‘dinler arası diyalog’ kavramını ortaya atarak uluslararası kamuoyuna mesaj veriyorlar. 1998 yılında Papa ile görüşmesi bu açıdan önemli bir fotoğraftı. Gazete, televizyon ve ajans yapılanmaları yanında dergileriyle, kendi kurguladıkları senaryolarla yaptıkları dizilerle, reklam filmleriyle, siyasi erke, yargıya, ulusal ve uluslararası kamuoyuna propaganda amaçlı mesajlarını doğrudan vermeye başlıyorlar. Darbeye giden yolda özellikle dershanelerin kapatılmasından sonra bu araçların sayısının arttırıldığını, daha sonra da yeni medya alanına da girmeleriyle 132 adet medya organına ulaştığını görmekteyiz. Ulusal ve uluslararası kamuoyuna antidemokratik rejim, diktatörlük, yolsuzluk, yargıya, askere müdahale, siyasi istikrarsızlık başlıklarında verdikleri mesajlarla muhalefeti de arkalarına alarak darbe kalkışmasına giden sürecin tüm basın yayın organlarınca, uzman kişilerce yönetildiğini görmekteyiz. Bu yapının yardakçıları, yandaşlarının yatakta basıp, şafakta asacaklar mesajları ile halka da alttan korku empoze ederek sokağa çıkmamaları için ellerinden gelen tüm açıklamaları yaptıklarını, tweetleri attıklarını görüyoruz” diye konuştu. Vesayet Odaklarına Truva Atı Oldular Küresel güçlerin özellikle Ortadoğu üzerinde dini gruplar üzerinden oynadıkları büyük oyuna dikkat çeken İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, bu grupların kendilerini Allah adına söz söylemeyi misyon edinen görüntüsüyle Batı’nın bölgedeki Truva atları olarak önemli işlev üstlendiklerini kaydetti. Doç. Dr. Emiroğlu “Tarihe bakacak olursanız İslam, Hıristiyanlık için hep bir tehditti. İslam’ın bayraktarlığını alan Türkler de büyük tehdit oluşturdu. Günümüze gelindiğinde vesayet odaklarına Truva atı görevi gören, terörize edilen bu gruplar nedense tüm mücadelelerini kendi içinden çıktıkları dindaşları ve soydaşları üzerinden yürütmektedir. Bu grupların FETÖ ile benzer özelliklerinin olduğunu görüyoruz. Bu örgütlerdeki grup normlarında sorgulamaya asla izin verilmez. Grup normlarının dışında hareket etmenize farklı davranış sergilenmesine müsamaha gösterilmez. ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ şeklinde kurgulanan bir yapıya sahiptirler. İpotekli kimlik bu yapılarda kullanılan bir kavramdır. Kimliği, dini bir formasyonla, aşama aşama ele geçiren sistematiğin uygulandığını görüyoruz. Tüm dini kült yapılarda olduğu gibi kendileri dışında olan tüm gruplar onların aşağısındadır, değersizdir. Kendilerini ilahi buyruğa en yakın olarak görürler. Sorgulamaya fırsat vermeyen bu istismarcı, sömürücü yapısıyla canavarımsı duygularla kendi halkını, meclisini vuracak bir akıl tutulmasına dönüşmesi bu süreçlerle gerçekleşiyor. Bu gibi yapılara maruz kalmamak adına iyi ki İlahiyat Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı var, halkın doğru kaynaklardan öğrenecekleri yayınlara imza atıyorlar ki onlar bu yapıları asla sevmediler. Bu anlamda bizlere çok büyük görev düşüyor” dedi. Konferans Rektör Prof. Dr. Köse’nin Prof. Dr. Şeker’e katılımları dolayısıyla plaket takdimi ile son buldu. -
12 kez okundu
Tercihiniz İKÇÜ Olsun!
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) “Fakülte ve Bölüm Tanıtım Günleri” ile Yükseköğretim Kurumları Sınavında (YKS) tercih sürecine giren gençlerin heyecanına ortak oluyor. En doğru kararı vermek isteyen gençler ve onlar kadar heyecanlı olan ebeveynleri, Merkez Kampüs Fuaye alanında yer alan tanıtım stantlarında, istedikleri bölümler hakkında akademisyenlerden bilgi alırken; kampüsü de görme fırsatı yakalıyor. Fakülte ve Bölüm Tanıtım Günlerinin ilk gününde Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu eşliğinde, Fuaye Alanını ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’ye misafir olan gençler ve aileleriyle sohbet etti. Yüzde 100’e Doluluk Oranıyla Tercih Dönemini Kapatıyoruz Rektör Prof. Dr. Köse, 2010 yılında kurulan ve ‘Farkındayız Farklıyız’ sloganıyla kısa zamanda gençlerin ilgi gösterdiği üniversiteler arasında yer alarak adından söz ettiren İKÇÜ’ye duyulan teveccühten oldukça memnun olduklarını ifade etti. İKÇÜ’yü tercih eden öğrencilerin, gelecekleri ve kariyerleri için çok doğru bir adım attıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “ URAP'ın üniversitelerin akademik performansları doğrultusunda her yıl yayımladığı listeye göre 2010 yılından sonra kurulan üniversiteler içinde en iyi ilk üç üniversite arasında yer alıyoruz. Başarının takdirini öğrencilerimizin yoğun ilgisinden görmekteyiz. Üniversitemizin genel olarak tercih edilme oranı oldukça yüksek. Her yıl yüzde 100’e yakın bir doluluk oranıyla tercih dönemini kapatıyoruz. Bu bizler için büyük motivasyon kaynağı” diye konuştu. Bilginin kalbi İKÇÜ Merkez Kütüphanesinin zengin imkânlarının yanı sıra, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı öğrenci toplulukları, spor takımları ile gençlerin sosyal, kültürel, fizyolojik ve psikolojik gelişimlerini destekleyen faaliyetlerini sonuna kadar desteklediklerini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, yüze yakın çift ana dal, yan dal programı ile öğrencilere eğitim kariyerlerini çeşitlendirme fırsatı sunduklarını söyledi. Müreffeh Türkiye’nin Mimarları 36 ülke ile öğrenci değişim olanakları ile bine yakın uluslararası öğrencisi ile uluslararasılaşma felsefesi hedefinde dış dünyaya açılan bir İKÇÜ vizyonu çizdiklerini ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, kaliteli eğitimin yanında topluma karşı sorumluluk hisseden, farkındalıkları yüksek bireyler yetiştirmenin derdinde olduklarının vurguladı. Prof. Dr. Köse, “Biz gençlerimizi, her alanda gelişmiş, istikrar içinde büyüyen, güçlü, müreffeh Türkiye’nin mimarları olarak görmekteyiz. O yüzden araştıran, sorgulayan, üreten, kendini her alanda yenileyen, evrensel boyutta düşünebilen, aynı zamanda milli ve manevi yönü güçlü bir gençlik yetiştirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Bölüm Tercihi Tüm Hayatı Şekillendirir Gençlerin geleceklerini şekillendirecek bölüm tercihlerinin bu anlamda çok önemli bir süreci ifade ettiğini aktaran Prof. Dr. Köse, seçilecek bölümlerin ülke ve dünyada gelişen dinamiklerinin de göz önünde bulundurulmasının önemine işaret etti. Rektör Prof. Dr. Köse, “ Meslek tercihleri bireylerin tüm hayatlarını şekillendirecekleri önemli bir karar alma sürecini ifade ediyor. Bunun yanında dünyanın, ülkenin ve toplumun ihtiyaçlarının yanında kişisel becerilerin ön planda tutulması da oldukça önemli. Çünkü kişi severek yaptığı bir meslekte başarılı bir kariyer eder. Bu çoklu paradigmada gençlerimizin birçok dinamiği göz önünde bulundurarak kararlarını vermeleri gerekir” dedi. İKÇÜ “Fakülte ve Bölüm Tanıtım Günlerinin verimli geçmesi temennisini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, tercih süreci heyecanı yaşayan tüm adaylara başarılar diledi. Tercihiniz İKÇÜ Olsun Her fakülteden akademisyene soru sorma imkânının olduğu alanda ayrıca sağlık, kültür ve spor daire başkanlığı, kurumsal iletişim koordinatörlüğü, uluslararası öğrenci koordinatörlüğü birim sorumlularının yer aldığı İKÇÜ “Fakülte ve Bölüm Tanıtım Günleri” 26 Temmuz 2024 Cuma Günü mesai saati bitimine kadar açık kalacak. Ayrıca İKÇÜ hakkında merak edilen tüm konu başlıklarına adayogrenci.ikcu.edu.tr web adresinden de ulaşım sağlanabilecek. -
12 kez okundu
Türk Tarihinin Kilometre Taşı “Togu Balık” Çalıştayı Yapıldı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)Başkanlığı iş birliğinde; Moğolistan’ın Tuul Vadisi’nde yürütülen kazı çalışmalarında keşfi yapılan “Togu Balık” kenti alanı ile Moğolistan’daki Tarihi Şehir Kalıntılarının ele alındığı uluslararası çalıştay başladı. İKÇÜ’lü ve Moğol araştırmacıların çalışmalarıyla keşfedilen, Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarında adı geçen, fakat bugüne kadar yeri tespit edilemeyen Togu Balık şehri başta olmak üzere; Van, Aladağ’daki Anadolu’da ilk Moğol şehir kalıntılarının bilim insanları tarafından tartışılacağı çalıştayın açılışı üst düzey protokolün katılımıyla yapıldı. “Moğolistan’daki Tarihi Şehir Kalıntıları ve Togu Balık” Çalıştayının açılış programını, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Serdar Çam, Moğolistan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ochirkhuyag Bayanjargal, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof.Dr. Muzaffer Şeker, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Türk Kazı Heyeti Başkanı olan Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil, Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ahmet Taşağıl, Yargıtay Üyesi Alp Arslan, Moğol ve Türk Tarihçi, Arkeolog, Türkolog akademisyenler ile çok sayıda öğrenci takip etti. Türk Dünyası ve Kazı Çalışmaları Denince Akla İKÇÜ Geliyor Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Serdar Çam, yeni tarihi keşiflerin sergilendiği araştırmaların emeğin dışında insanüstü bir çaba gerektirdiğini kaydettiği konuşmasında, iki ülkenin bilim insanlarının ve akademilerinin tarihe önemli bir imza attığını söyledi. Bakan Yardımcısı Dr. Çam, “Buralara kolay gelinmedi. Zaman alan, yatırım gerektiren, heyecan gerektiren, aşk gerektiren bir çalışma. Her biri ayrı zenginliğe sahip 210 üniversitemiz var. Ama Moğolistan denince, Türk Dünyası ve kazı çalışmaları denince benim aklıma İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi gelmekte. Bu kolay olmuyor, yıllarca sahalara gidip gelerek, sabırla gönülden bir çaba gerektiriyor. Buna biz şahit olduk. İki ülkenin bilimler akademileri yıllar süren bir gayret içine girdi. Türk dünyasının geçmişi ve insanlığın geçmişi ile ilgili çalışmaların altyapısı adım adım kuruluyor” dedi. Ortak Lehçeye Doğru Giden Çok Farklı Bir Noktayız Türkiye’nin Türk Dünyası ile karşılıklı iş birlikleriyle geldiği noktanın önemli bir diplomatik başarı olduğunu aktaran Bakan Yardımcısı Dr. Serdar Çam, ortak alfabe, ortak lehçeye doğru giden çok farklı bir noktaya ulaşıldığını vurguladı. Bakan Yardımcısı Dr. Çam, “Karşılıklı iş birliklerimiz ile bizim de yitirmek üzere olduğumuz kültürel değerlerin yeniden kazandırılması konusunda Türk Dünyasının da bizlere çok büyük hizmetleri oldu. TİKA’nın destekleriyle Orhun Yazıtlarının olduğu bölgedeki kazılar, o bölgeye giden yollarının yapılması, müzenin inşa edilmesinin ardından ikinci aşama Bilge Tonyukuk müzesi oldu. Suni tartışmalardan uzak, nice çalışmalarımız kendi mütevazılığı içinde başarıyla yol almaktadır. Artık ortak alfabe, ortak lehçeye doğru giden çok farklı bir noktayız. Arkeolojik çalışmalar tarihi eserlerin yeniden yazılmasının çok ötesinde, diplomatik, siyasi ve kültürel açıdan önemli hatta coğrafyalarda barışın sağlanmasında da çok etkili. Sadece geçmişten günümüze uzanan değil, köklerimize inerek kültürel çarpışmaların yaşandığı küresel diplomaside; Türk Dünyasının da kendini koruması, geliştirmesi, mücadelede bende varım demesinin başka bir çeşididir. İKÇÜ, TÜBA ve TİKA’ya Bakanlık olarak destek vermeye devam edeceğiz. Burada özellikle İKÇÜ’yü, Sayın Rektörümüzü, tüm kadrosunu, bölgedeki özel çalışmaları için özellikle Şaban Hocamızı, Bilimler Akademimizi, Muzaffer Hocamızı, zorlu şartlarda başarılı çalışmalara imza atan TİKA’yı, değerli Başkanımızı emekleri için kutluyorum. Sayın Bakanımızın selamlarını iletiyorum. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyorum” ifadelerini kullandı. İki Ülke Dostluğuna Önemli Katkılarda Bulunuyoruz İki ülkenin ortak kültürel bağına ışık tutmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA, TÜBA’nın en büyük destekçileri olduğunu vurguladı. İslamiyet öncesi Türk medeniyetini açığa çıkarmak yönündeki çabalarının bilim tarihine önemli imza attığına işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, “Türk tarihinin en eski yazıtlarının bulunduğu Orhun bölgesinde yaptığımız çalışmalarla dünya mirasına da önemli eserleri kazandırdık. Türk-Moğol ilişkilerinin derinliğine ışık tutmaya çalıştık. Bilim diplomasisine ve ülke dostluğuna yönelik çalışmalarımıza da özel önem veriyoruz. Zira bu konuda Moğol paydaşlarımız da en az bizim kadar istekli ve dostluğun temeline uygun gelişmesi için güçlü bir motivasyona sahipler. Onların ifadesi ile biz onların üçüncü komşusuyuz. Sayın mevkidaşım Prof. Dr. Bayanjargal’in ziyaretleri kapsamında yeni ortak lisansüstü eğitim protokolü ve diğer Moğolistan’daki akademik kurumlarla kurduğumuz güçlü ilişkiler, ortak diploma programları iki ülke ilişkilerinin geleceğine yönelik önemli bir misyonu daha yerine getirmektedir. Çalıştayın sonuçlarının iki ülke dostluğuna ve bilim dünyasına önemli katkılar sağlamasını temenni ediyorum. Bu çalışmalarda paydaşımız olan Moğolistan Devlet Üniversitesine, TİKA’ya, Türkiye Bilimler Akademisine, Kültür ve Turizm Bakanlığımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Tarihi Bağımızı Araştırmalarla da Kanıtladık Moğolistan’da Türkoloji bölümü olan tek üniversite olduklarını kaydeden Moğolistan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ochirkhuyag, kendileriyle yakın çalışan ve birlikte adım atan İKÇÜ’ye teşekkür etti. Çalıştayın ilerleyen süreçte yapılacak araştırmalara yön göstermesi temennisini paylaşan Prof.Dr. Ochirkhuyag, “Avrasya’nın iki yakasında yer alan iki kardeş ülke Moğolistan ve Türkiye, aralarındaki tarihi ve kültür bağını yürütülen çalışmalarda da kanıtlamaktadır. İki kardeş ülke Yükseköğretim çalışmalarında yakın iş birliği içindeler. İKÇÜ ile 2019 yılında imzalayarak başladığımız ilk protokolden bu yana geçen 5 yılda önemli çalışmalar yaptık. Ortak birçok programımız, beş çalıştayımız var. İki ülke arasında öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliği artarak devam ediyor. Van Aladağ keşfinde de birlikte çalışıyoruz. Yeni bir protokol ile de bu başarılı sürece devam edeceğiz. Bu sürece katkı sunan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Ortak Alfabe İle Türkiye Yüzyılı Önemli Bir Mesafe Alacak Moğolistan’ın Türkiye’ye gösterdiği yakın ilgi ve sevgiden aldıkları sinerji ile akademi olarak özveriyle çalıştıklarını vurgulayan TÜBA Başkanı Prof.Dr. Muzaffer Şeker, İKÇÜ ve Moğolistan Akademisi ile ortaklaşa yürütülen çalışmalara katkı sunmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Başkan Şeker, “Moğol tarafındaki sevginin bize yansıması çok önemli. Moğolistan Bilimsel Akademisi üzerinden dostlarımızla birlikte ortak hareket etmek, Atayurtlarımızı desteklemek, ortak kültür paydalarımızı keşfetmek ve gençlere bu bağı hatırlatmak bizlerin üstlendiği ulvi bir görevdir. Türk tarihine ışık tutan tüm arkeolojik kazılara Kültür ve Turizm Bakanlığımızın verdikleri desteğin de altını çizmek gerekir. Günümüzde hala kullanılan, iki ülke arasında 2 bine yakın ortak kelime birliği var. Türk Dil Kurumumuzun da bu sürece yaptığı önemli katkıları var. Ayrıca Türk Devletleriyle ortak alfabeye geçilmesi yönünde atılan adımların ilişkilerimize değerli katkılar sunacağını, ortak alfabe ile Türkiye Yüzyılının önemli bir mesafe alacağını belirtmek isterim. Özellikle tarihi bağlarımızın olduğu kardeş ülkelerle ilişkilerimizin güçlenmesi, Türkiye’nin dünyadaki gücüne destek olması açısından önemli bir kuvvet olacaktır” şeklinde konuştu. Madalyonun Diğer Yüzüne Işık Tuttuk Çalıştay düzenleme kurulu adına konuşan Türk Kazı Heyeti Başkanı Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ersel Çağlıtütüncügil, bölgede yürütülen araştırmalarla ilgili bilgi verdi. İslam öncesi dönem ve İslam sonrası dönemin tarihsel kalıntılardaki yansımalarını anlatan Prof.Dr. Çağlitütüncügil, Türklerin sadece at üstünde göçebe şekilde yaşamadıklarına dair önemli keşiflerde bulunduklarını söyledi. Prof. Dr. Çağlitütüncügil, “Biz Türk ve Moğol araştırmacılar olarak bölgede yaptığımız kazılarda aslında madalyonun diğer yüzüne ışık tuttuk. Türkler sadece at üstünde göçer hayat sürmediler. Yakın zamanda keşfini yaptığımız “Togu Balık” kentinde nasıl bir şehir hayatını inşa ettiklerini görüyoruz. İslamiyet sonrasında şehirler mahallelere bölünmüş, Müslümanlar ile diğer din mensupları arası duvarlarla ayrılmış. İslamiyet öncesinde de buna benzer kamu yapılarını, mahalleleri, sarayları, konutları görüyoruz. Asıl mesele araştırmaların neticelerinin arkeolojik yapılara inme meselesiydi. Bölgedeki Çarlık Rusyası döneminde bütüncül çalışmalar yapılmamıştı. O yüzden şehircilik tarihine ilişkin tüm çalışmalarımızda çok sabırlı davranmamız gerekiyordu. Zamanın ekonomik ve sosyal etkileri ile birlikte kervan yollarının da önemini yitirmesiyle inşa edilen şehirler zamanla kaderlerine terk edilmiş, adları ve de yerleri unutulmuştu. Togu Balık da bunlardan bir tanesiydi. İşte bu muazzam bilgilere ulaşmamızı sağlayan, her daim destek veren Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, değerli Bakan Yardımcımız Dr. Serdar Çam’a TÜBA başkanımız Prof.Dr. Muzaffer Şeker’e TİKA’ya, rektör hocamız Prof. Dr. Saffet Köse’ye, değerli yardımcılarına, Moğolistan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ochirkhuyag Bayanjargal’a, Moğolistan araştırmalarının öncüsü, ordaki nüfuzundan her aşamada faydalandığımız Dekanımız Prof. Dr. Şaban Doğan Hocamıza, yol arkadaşımız olan tüm Moğol araştırmacı akademisyenlerimize, değerli tarihçilerimize ve genç araştırmacılarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizin Yüz Akı Olacaktır Protokole hediye takdiminin ardından Türk tarihinin Türk boyları sisteminin anlaşılması ile bütüncül bir yaklaşım ile anlaşılacağını ifade eden Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Ahmet Taşağıl’ın “Türk Tarihinde Togu Balık” başlıklı açılış konferansına geçildi. “Togu Balık’ın keşfinin yerleşim tarihi açısından bir kilometre taşı olduğunu aktaran Prof.Dr. Taşağıl, keşfin Türk tarihine yeni bir soluk ve bakış açısı kazandırdığını belirtti. Prof.Dr. Taşağıl, “Kaynaklarda adları geçiyor ama bunları arkeolojik olarak doğrulamak apayrı bir başarıdır. Türk tarihi açısından yeni buluşlar bizleri heyecanlandırıyor. Bu araştırmanın öncülüğünü, bayraktarlığını hak ederek İKÇÜ yapacaktır. Bunu takdir ediyorum, ülkemizin yüz akı olacaktır. Biz de elimizden geldiğince desteklemeye çalışıyoruz. Bu başarıda emeği olan tüm arkadaşlarımıza, Moğol meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Devletimizin tüm kurumlarına minnettarlığımızı ifade ediyorum” dedi. Açılış programı, Moğolistan’da gerçekleştirilen keşif çalışmalarında yer alan Prof. Dr. Şaban Doğan, Prof. Dr. Anıl Yılmaz, Doç. Dr. Serdar Vardar, Doç. Dr. Enkhtur Altangerel, Dr. Öğr. Üyesi Munkhtulga Rinchinkhorol, Dr. Batbold Gonchig’e teşekkür belgesi ve hediye takdimi ile devam etti. Bizlere O Işığı Yaktıran Sayın Çam Oldu Ödülün ardından bir teşekkür konuşması yapan Prof. Dr. Şaban Doğan, duygularla ifade edemedikleri bir keşfe imza atmaktan duydukları mutluluğu paylaştı. Togu Balık’ın gün yüzüne çıkmasında dönemin TİKA Başkanı olan Dr. Serdar Çam ile Moğolistan’da tanışmalarının kendisi için motivasyon kaynağı olduğunu anlatan Prof. Dr. Doğan, “Bize inanan güvenen değerli bakanımıza, TÜBA başkanımıza çok şeyler borçluyuz. Bizlere her aşamada destek oldular. Hem Moğolistan’da hem Türkiye’ de işlerimizi inanılmaz kolaylaştırdılar. Bize yerleşim yeri çalıştıran Ali İhsan Hocam ve Ahmet Taşer Hocamın desteği ve teşviki de bizim çok önemliydi. Sayın Bakan Yardımcımız Sayın Çam TİKA Başkanı iken Moğolistan ziyareti esnasında çabalarımızı görünce ‘İsterseniz size bir otobüs, dershane verelim. Türk kültürünü Moğolistan’ın dağlarında anlatın’ demişti. Hareket noktamızı oluşturan bizlere o ışığı yaktıran Sayın Çam oldu. Bu keşif Sayın Bakan Yardımcımız Dr. Çam ve TÜBA Başkanımız Prof. Dr. Şeker Hocamızın gayret ve desteğiyle gerçekleşti. Şahsım ve kurumum adına kendilerine çok teşekkür ediyorum” şeklinde duygularını ifade etti. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumlarına geçildi. -
12 kez okundu
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
12 kez okundu
İKÇÜ 7 Pilot Üniversite Arasında
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesinin her yıl düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan, her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek geleneksel hale gelen Kariyer Günleri, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapıldı.Onlarca firmanın stant açtığı kariyer buluşmasına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Genel Sekreter Nurettin Memur, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Önemli Bir Boşluğu Dolduruyor Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Bugün, bizler için önemli bir gün. Turizm Fakültesi, üniversitemizin gerçekten en güçlü fakültelerinden bir tanesi. Gelenekselleşen Turizm Fakültesi Kariyer Günlerine her geçen yıl hem sektörün ilgisinin arttığını hem de gençlerin ilgisinin yoğunlaştığını görebiliyorum. Öğrencilerimizin gerek staj gerekse öğrenim hayatı sonrası kariyer takiplerinde Kariyer Gününün çok olumlu ve güzel dönüşleri olduğunu takip edebiliyoruz. Bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Öğrencilerimizin etkinlikten maksimum düzeyde faydalanacaklarını, sektör temsilcilerinin de aynı şekilde taleplerini ifade etme imkânı bulacaklarını, belki ihtiyaçları noktasında önemli bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorum. Sadece Turizm Fakültesi öğrencilerimizin değil, üniversitemizin diğer birimlerindeki öğrencilerin de kendilerini tanıtma ve sektör temsilcilerinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında, etkinliğin önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Bu açıdan da gerçekten çok önemli bir etkinlik. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve sektör temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Faydalı bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 7 Pilot Üniversiteden Biriyiz Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise, Turizm Fakültesi tarafından 9’uncusu düzenlenen ve gelenekselleşen Kariyer Günü etkinliğinin Ege Bölgesinde ve İzmir’de turizm alanında düzenlenen en büyük kariyer günlerinden bir tanesi olduğunun altını çizdi. Kariyer Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde sektör temsilcilerinin payının çok büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, ilerleyen aşamalarda diğer üniversitelerle birlikte ortak bir çatı altında büyük bir kariyer günü veya haftası düzenlemeyi hedeflediklerini açıkladı. Yükseköğretim Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliği protokolü çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin pilot olarak belirlenen 7 üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güler, “Protokolle, pilot olarak seçilen üniversitelerin Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Akademi ile birlikte sektörün de katkılarıyla gerçekleşen bu çalışmalarla öğrencilerimizin daha aktif, daha dinamik ve daha bilgili bir şekilde sahada olmalarını bekliyoruz. Etkinliğin düzenlenmesinde bizi destekleyen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine ve katılımlarınız için siz değerli sektör temsilcilerine de ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Turizm Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Emre Güler etkinliğe katılan firmaların stantlarını ziyaret etti. -
11 kez okundu
Geleceğin Şefleri İKÇÜ’de Yetişiyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından “Şeker Hamuru Pasta Sergisi” düzenlendi İKÇÜ Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin şeker hamurundan yaptıkları birbirinden özel pastalar, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında sergilendi. Serginin açılışına İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Öğrenciler tarafından hazırlanan ürünleri çok başarılı bulduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, geleceğin şeflerinin İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde yetiştiğini belirtti. Düzenlenen serginin, İKÇÜ’lü gastronomi öğrencilerinin yetenekli ve başarılı olduklarını, teorik ve uygulamalı eğitimleri çok iyi özümsediklerini ve aldıkları eğitimle gastronomi sektörüne yenilikçi bir bakış açısı kazandırmak üzere hazırlandıklarını gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Akbaş, serginin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Estetik ve Yaratıcılık Açısından Hünerlerini Segilediler İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin pasta tasarımı konusunda gelişmelerinin amaçlandığını söyledi ve kendi el emekleriyle hazırlamış oldukları şeker hamuru pastalarının yer aldığı serginin de bunun çıktılarından olduğunu belirtti. Gastronominin ülkemizde gittikçe önemli hale geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Güler, İKÇÜ’de öğrencilere hem Türk mutfağı hem de dünya mutfağı ürünlerinin hazırlanmasına yönelik bir eğitim verdiklerini dile getirdi. Pasta tasarımında estetik bakış açısının önemine değinen Prof. Dr. Güler, öğrencilerin bu konuda kabiliyetli olduklarını vurgulayarak, fakülte olarak onların gelişimlerini desteklediklerini ifade etti. Öğrenciler Yeteneklerini Sergiledi Öğrencilerin aldıkları uygulamalı eğitim neticesinde bu tür sergilerin ortaya çıktığını belirten Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, şeker hamuru pasta sergisinin öğrencilerin yeteneklerini sergiledikleri bir alan olduğunu söyleyerek, bu tarz sergilerin diğer öğrenciler için de ilham kaynağı olduğuna vurgu yaptı. Şeflerden Aldıkları Destekle Kendi Tasarımlarını Yaptılar Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Bükre Aslan ise, öğrencilerin sektördeki şeflerden aldığı eğitimlerle ve kendi çabaları ile bu pastaları yaptıklarını dile getirdi. Arş. Gör. Bükre Aslan, “Öğrencilerimizin hem deneyim kazanmaları hem de figür yapımını öğrenmeleri için güzel bir fırsat oldu. Katılan tüm öğrencilerimize teşekkür ederiz” dedi. Açılışın ardından İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, stantları tek tek dolaşarak öğrencilerin tasarımlarını inceledi. -
11 kez okundu
AYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkisi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ortak projesi kapsamında düzenlenen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Doç. Dr. Akif Yıldırım ile İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler’in konuşmacı olarak yer aldığı, moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır’ın üstlendiği paneli; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Özge Karaege ile Dr. Öğr. Üyesi Cemal Başar, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Programı sebebiyle Ankara'da bulunan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ve başarı dileklerini ileten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş programın açış konuşmasında bireysel başvuru mekanizmasının hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde üstlendiği role dikkat dikkat çekti. Toplumsal Farkındalık Yaratan Bir Dinamik Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde ve anayasal değerlerin hayata geçirilmesinde önemli bir yere sahip olan bir konunun İKÇÜ’de işlenmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize dahil edilen bireysel başvuru mekanizması, Türkiye'de anayasal adaletin genişletilmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu mekanizma, sadece hak arama yollarını güçlendirmekle kalmamış; aynı zamanda yargı sistemimizin daha âdil, erişilebilir ve insan haklarına daha duyarlı bir yapıya dönüşmesine de katkı sağladı. Bireysel başvuru, yalnızca bireylerin haklarını savunmak için bir araç değil aynı zamanda yargının işleyişini iyileştiren, kamu politikalarının şekillendiren ve toplumsal farkındalık yaratan bir dinamiğe dönüşmüş görünüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sadece başvuranların haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda hukuk sistemimizde ışık tutan ve toplumu ileri taşıyan bir etki de sahip. Bu konuda aydınlatıcı bilgilerin paylaşılacağından ve tartışma ortamının doğacağından şüphem yok. Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım Beyefendiye, kıymetli desteklerini esirgemeyen anayasa mahkememize, bu değerli bilimsel etkinliği düzenleyen hukuk fakültemize ve katkı sunan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Verimli ve ufuk açıcı bir panel diliyorum” dedi. Yürütmeye, Yargıya ve Yasamaya Yol Gösterici Bir Rol Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da bireysel başvuru hakkının uygulamaya girdiği 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştiği dönüşüm ve gelişime dikkat çekti. Uluslararası hukukçular olarak bireysel başvuru hakkının üstünde önemle durduklarını kaydeden Dekan Prof. Dr. Batır, “2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştirdiği dönüşüm ve bu kadar yoğun bir biçimde dosyaları ele alışı ve kararlar verişi süreci oldukça hızlandırdı. Tabii şunu lütfen yanlış değerlendirmemek lazım. Şimdi Anayasa Mahkemesinin verdiği yüzlerce, binlerce karar arasında tabii ki birkaç tane çok medyatik olan kamuoyunun gündem oluşturan kararlar oluyor. Bunların uygulanmasıyla ilişkin meseleler oluyor. Ancak önemli olan biz hukukçular açısından resmin bütününü görebilmek. Buradaki dönüşümün, Anayasa Mahkemesinin bir haklar mahkemesi haline gelişi ve bu süreçte nasıl yürütmeye, yargıya ve yasamaya yol gösterici bir rolü üstlendiğini ve bunu yaparken de geçmişteki somut norm denetiminde elde edilenlerin çok ötesinde yeni bir ufuk açıcı gelişim olduğunu gözden kaçırmamak lazım” şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesinin Paradigmasını Değiştirdi Anayasa Mahkemesinin 150'ye yakın raportörü olan, iki daire halinde 300'e yakın personeli olan her hafta en az üç gün gündem yapan dinamik yapısına dikkat çeken Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım, 23 Eylül 2012’de bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Doç. Dr. Yıldırım, “Anayasa Mahkemesi bizatihi kendisini dönüştürdü. Çünkü yapısı işleyişi tamamen değişti. Devasa bir iş yüküyle Avrupa Konseyine üye olan 46 ülkenin Avrupa insan hakları mahkemesine götürdüğü başvuruların iki katından daha fazla başvuruyu ele alan mahkemeye dönüşmüştür. Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını, kendi hukuk anlayışını değiştirdi. Sadece yapısı işleyişi yönünden değil dönüştürücü bir rol de üstlendi. Dosya geldiğinde dosyayı hak temelli olarak incelemeniz gerekiyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini anlayabilmeniz hak temelli, hak eksenli bir inceleme yöntemi içeren 36. maddenin kapsam ve içeriği ile bir kavramsallaştırma gelişti. Sonuç olarak bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını kendi hukuk anlayışını değiştirdi” dedi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler de bireysel başvurunun dönüştürücü etkisi üzerinde durdu. Sunumunda başvuru dava örnekleriyle açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özbilenler, “Bireysel başvurunun esas itibariyle dönüştürücü etkisini görebildiğimiz kısmı, objektif etkisi dediğimiz yani sadece başvurucuya yönelik bir hak ihlali giderimi değil de esas itibariyle sistemsel olarak bir değişimi harekete geçirme ve toplumun tüm kesimlerinde hak ve özgürlüklerin daha sağlam şekilde tesis edilmesine anayasal hakların hayata geçirilmesine hizmet etmesi bağlamında önem arz ediyor. Bu bağlamda da bizlere hak ve özgürlük bağlamında anlamında bir güvence, kazanım elde etme imkânı sağlıyor” ifadelerini kullandı. -
11 kez okundu
İKÇÜ’lü Akademisyenlere 10’uncu Yıl Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde 10 yılı aşkın süredir görev yapan akademik personel için “Eğitim-Öğretim ve Teşvik Ödülleri” Töreni düzenlendi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce ilki düzenlenen törene, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile akademisyenler katıldı. Üniversitenin Temelini Atan Kadro Törende, başarılı araştırmaları, yayınları, özverili çalışmaları ile İKÇÜ’nün akademik yolculuğuna 10 yılı aşkın süredir eşlik eden akademisyenlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığında en büyük pay sahibi olan çalışma arkadaşlarının ortaya koyduğu çabanın her türlü takdirin üstünde olduğunu vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İlk bakışta 10 yıl kısa bir zaman gibi görünse de 15. yılına giren bir üniversiteye on yıl hizmet vermiş olmak, kimsenin konfor alanından çıkmadığı koşullarda yeni bir üniversitenin kuruluşu için risk almak ve elini taşın altına koymak kısaca bir üniversiteyi kurmak için rahatından vaz geçmek, önemli bir özveri ve fedakârlıktır. İşte bu nedenle 10 yıl süre olmasının ötesinde bir anlam ifade ediyor. Buradan bakıldığında üniversitenin temelini atan bu kadronun takdir edilmesi son derece önemli. Bugün genç ve dinamik bir üniversite olarak İKÇÜ her alanda kendini kanıtlamışsa bunda sizlerin büyük katkıları var. Kuruluşundan bu yana emek veren her bir akademisyenimizin yanı sıra kurucu rektörümüzün gelinen noktada çabaları her türlü takdirin ötesinde. Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Galip Akhan’a huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Bu başarıda onların vizyonu, emekleri büyük bir öneme sahip. Kuruluşumuzdan bu yana üniversitemize emek ve katkıları bulunan her kademeden akademik ve idari çalışanlarımıza üniversitemiz adına şükranlarımı sunuyorum” dedi. Gücümüzün Kaynağı İşini Gönülden Yapan Hocalarımız Geleceğin bilim insanlarını, girişimcilerini ve liderlerini yetiştirmek için saat mefhumu gözetmeden kendini gençliğe adayan akademisyenleri, yalnızca birer hoca, rehber değil aynı zamanda üniversitenin gelişimine en büyük katkıyı sağlayan ekip arkadaşları olarak gördüğünü ifade eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gönül bağıyla çalışan bir ekibe sahip olmanın kendileri için büyük bir şans olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Köse, “Akademi öğretmek için öğrenmeyi, öğretirken de öğrenmeyi gerektirir. Öğrencilere ışık tutarak onları bilgiyle donatırken, kendimizi de sürekli geliştirmek mecburiyetindeyiz. Elbette akademisyenlik her şeyden önce gönül işidir ve kutsal bir meslek olarak çaba ve azim gerektirir. Gerektiğinde risk alan, öğrencilerinin sorunları ile yakından ilgilenen değerli bir ekibimiz var. Her zaman söylediğim bir şeyi tekrar etmek isterim. Mesleğini severek yapanlar çalışmaya gitmezler. Çünkü onlar için mesleklerini icra etmek keyiflidir. Onu çalışma saati ile sınırlandırmazlar. Bizim de mesleğini seven hocalarımız var. Gücümüzün kaynağı da bu hocalarımız. Biz bu açıdan kendimizi şanslı yöneticiler olarak görüyoruz. Zira bizim ekibimiz tam da bu niteliklerde arkadaşlarımızdan oluşuyor. Biliyoruz ki bir bilim insanı olarak sizler insanların hayatında iz bırakan, yaşam boyu sürecek bir fark yaratan hocalarsınız “şeklinde konuştu. Bilimsel Katkılarınız, Toplumumuzun ve İnsanlığın Gelişimine Yön Verecek Bir yükseköğretim kurumunun başarısının, ekip çalışması ile yürütülen projelerden, paylaşılan bilgi ve emeklerden geçtiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, genç bir üniversite olmasına rağmen 10 yıl içerisinde çok saygın bir konuma ulaşan İKÇÜ’nün gücünü bilgiden ve iş birliğinden alan bir kurum olduğunu aktardı. Prof. Dr. Saffet Köse, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, önemli bir kurumdur ve potansiyelini daha da yukarılara taşıyacaktır. Hepimiz bir arada takım olarak bilgi, araştırma, topluma hizmet ve iyi insanlar yetiştirme amaçlarımızı birlikte gerçekleştirecek, üniversitemizin dünyanın sayılı eğitim kurumları arasındaki yerini almasına katkıda bulunacağız. Üniversitemiz için daha nice yıllar boyunca birlikte çalışacak, yeni başarılar elde edecek ve bilim dünyasına katkılar sunacağınıza olan inancımı ifade etmek istiyorum. Bilimsel katkılarınız, toplumumuzun ve insanlığın gelişimine yön verecek ve daha adil, daha eşit bir dünyaya katkı sunacaktır. 10 yıl ve üzerinde kurumumuza emek veren tüm hocalarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, bu organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyor; İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nin gelecek yıllarında daha da büyüyerek, daha da güçlenerek, bilimin ve eğitimin ışığına yön vereceğine olan inancımı tekrar belirtmek istiyorum” dedi. Törende ayrıca Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri mini bir konser verdi. Kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin seslendiği eserler beğeniyle takip edildi. Program, İKÇÜ’de 10 yılı aşkın katkıda bulunan akademisyenlere plaket takdimi ile devam etti. -
10 kez okundu
İKÇÜ Genç Turizmcilerini Uğurladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 2023– 2024 eğitim öğretim yılının ilk mezuniyet heyecanı Turizm Fakültesinde yaşandı. Turizm Rehberliği, Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünde mezun olan 100’e yakın genç turizmci ailelerinin de ortak olduğu mutlu günlerinde kep atarak mezuniyetlerini kutladı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde düzenlenen törende, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler ve Turizm Daire Başkanı Gökçe Başkaya, Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay, dekanlar, bölüm başkanları, öğretim üyeleri ile aileleri gençlerin heyecanına ortak oldu. Türk Turizmi Güçlü Dinamiklere Sahip Törende misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, krizlerden, hastalıklardan ve doğal afetlerden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen turizm sektörünün belli dönemlerde yaşadığı esnek yapısına dikkat çekti. Peş peşe gelen olumsuzluklara rağmen ülkemiz turizm sektörünün sahip olduğu güçlü dinamikleri sayesinde beklenildiğinden daha hızlı bir toparlanmaya girdiğini aktaran Prof. Dr. Akbaş, ”2022 yılı Türkiye turizminin hızlı toparlandığı yıl olmuştur. Ülkemiz dünya genelinde en fazla turist çeken ülkeler sıralamasında ilk 10’da yer alması bunun önemli bir göstergesidir. Türkiye’nin hem konjonktürel hem de ekonomik olarak fiyat avantajı yönünden yurtdışı turistlere cazip geldiği de aşikârdır. Turizmin bu yönleriyle birlikte milli gelir içindeki payı da giderek artmıştır. Turizm gelirlerinin 2022 yılında GSYH’ye oranı %5.1, ihracatımıza oranı %20.6, kazandırdığı dövizler ile dış ticareti kapama oranı ise %42.4’tür” diye konuştu. Alanınızda En İyiler Olacaksınız Stratejik bir sektöre İKÇÜ’den genç turizmcilerin kazandırılması adına oldukça gururlu olduklarını belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “ Turizm, ülkemizin tarihi, kültürü, arkeolojisi, sanatı, gastronomisi gibi değerlerinin hazinelerinin tanıtılma fırsatının söz konusu olduğu bir alan. Turizm sektöründe vereceğiniz katkınızın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Turizmde başarılı olabilmek için tüm özellikleri ile ülkemizi gerçekten sevmenin, bu değerlerimizi korumak ve en iyi şekilde tanıtmak, bunun için çalışmanın gerekliliğini en iyi kavrayan bu alanda yetkin hala getirilmiş olan sizlersiniz. Siz öğrencilerimiz buradaki öğrenim sürecinizde teorik ve pratik bakımlardan bunun en başarılı şekilde nasıl yapılması gerektiğine ilişkin bilgi ve becerileri edindiniz ve mezun olmaya hak kazandınız. Şimdi sizleri bu bilgi, düşünce, beceri ve duygularla turizm sektöründe hizmet etmek üzere, bunu da en iyi şekilde yapacağınıza inanarak bu törenle güvenle uğurluyoruz. Sevgili öğrencilerimize özel hayatınızda sağlık ve mutluluklar, meslek hayatınızda da başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun” dedi. Gösterdiğiniz Azim, Başarılarınızın Habercisi Mezun öğrencilerine seslenen Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de tüm fakülte olarak akademik bilginin yanında aynı zamanda meslek ahlakı ve insanlık değerleri gibi onları başarılı kılacak tam donanımlı bireyler olmaları için rehberlik ettiklerini kaydetti. İKÇÜ’lü gençlerin kazandıkları yetkinlikler adına oldukça gururlu olduklarını ifade eden Dekan Prof. Dr. Güler, “Öğrencilerimiz, burada geçirdikleri zaman içerisinde kıymetli ailelerinden aldıkları eğitim, değer ve ilkelerle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin değer ve ilkelerini harmanlayarak hem üniversite içinde hem de üniversite dışındaki çalışma hayatlarında takdire şayan bireyler olduklarını her defasında gösterdiler. Bugüne kadar gösterdiğiniz azim ve kararlılık, gelecekteki başarılarınızın habercisidir. Sizler, burada kazandığınız bilgi ve tecrübelerle turizm endüstrisine önemli katkılar sağlayacak ve ülkemizin turizm potansiyelini daha da ileri taşıyacaksınız” şeklinde konuştu. Sizlerle Gurur Duyuyoruz Fakültenin kuruluşundan bu yana sektörde yakaladığı ivme ve gelinen noktada her daim yanlarında olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse başta olmak üzere tüm yönetim ekibine, geçmiş dönemlerde görev alan dekanlarına, tüm akademik ve idari personeline şükranlarını ileten Dekan Prof. Dr. Güler, gençlere başarılı bir hayat geçirmeleri temennisi ile veda etti. Prof. Dr. Güler, “Bugün mezun olarak buradan ayrılıyorsunuz, ancak İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesinin birer parçası olarak kalmaya devam edeceksiniz. Sizlerle şahsım ve kurumum adına gurur duyuyorum, iyi ki İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesine geldiniz ve iyi ki sizlerle bir arada olduk ve inşallah da bu bağımız nefesimiz yettiğince devam edecek. Mezuniyetiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Yolunuz bahtınız açık olsun” dedi. Güler’in konuşmasının ardından sahnede toplanan genç turizmciler, kep atarak mezuniyetlerini kutladı. Fakültenin İlk Mezunlar Günü Etkinliği Mezuniyet törenin ardından geçmiş dönemlerde İKÇÜ Turizm Fakültesinden mezun olarak sektöre adım atan başarılı turizmciler fuaye alanında düzenlenen kokteylde buluşarak yeni mezun gençlerin heyecanını paylaştı. -
10 kez okundu
Oryantalist Düşünce Bağlamında Batı Politikaları
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından düzenlenen “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin açılış konferansı ile başladı. Ekonomi, eğitim, sosyoloji, ilahiyat ve siyaset bilimi alanlarında disiplinler arası oturumların yapılacağı çalıştay için Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden bilim insanları İKÇÜ’de bir araya geldi. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde düzenlenen açılış programını, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, YÖKAK Üst Kurul Üyesi Prof. Dr. Vatan Karakaya, İl Müftüsü Sinan Kazancı, İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar ile çok sayıda akademik ve idari personel takip etti. Çalıştay Çıkarımları Çok Önemli İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, bugün coğrafyamızda cereyan eden tüm olayların arkasında görülmeyen, derinlemesine çalışmaları, beş farklı oturumda ele alması açısından çalıştaydan çıkacak sonuçların oldukça önemli olacağına işaret etti. Vali Elban, “Gerçek anlamda İslam dünyasında bugün cereyan eden ekonomik, idari konular ile gıdadan beslenmeye tüm hususlar, yaşanılan birçok sorun, farklı oturumlarla bilimsel olarak ortaya konulacak. Bunların hepsinin arkasında çok farklı faktörler var ve bizlere yönelik tespitler derinlemesine çalışmalarla burada ortaya konulacaktır. Çalıştaydan ortaya çıkacak sonuçlar kişi ve kurumların istifadesine sunulacak. Çok boyutlu olarak konunun değerlendirilecek olması ve akademik olarak getirilecek önerilerin yol gösterici olmasını diliyorum. Çalıştayı düzenleyen İKÇÜ’ye, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneğine, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, işin doğrusunu kavrayıp şuurlanmamıza vesile olmasını temenni ediyorum” dedi. Oryantalizm Yapılandırılmış Sömürü Yöntemidir Çalıştayın açılış konferansında, ‘Oryantalizm’ kavramı üzerinden tespitler yapan Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci, oryantalizmin aslında bir sömürme stratejisi olduğunu söyledi. Yelkenci, “Oryantalizm, Batının Doğuyu anlama, anlamlandırma çabası değil, asında onların istediklerini bizim görmemizi sağlayacak yapılandırılmış bir yöntemdir. Bu yöntem, Doğu kendini nasıl görmeli ki biz bu sömürüyü en sorunsuz şekilde yürütelimdir. Edward Said’e göre, bu düşünme biçimi üzerinden kodlanan Doğuyu önce kendi bilim insanına anlatır, daha sonra o Batılı akademisyen bize anlatır. İki yüzyıldır bunu bu şekilde yürütmektedirler” şeklinde konuştu. Kurtulmak Nesiller Alır Batının oluşturduğu imge üzerinden uygulanan yaklaşımda, uyanık olunması gereken ilk eşiğin kavramsızlaştırma ve ardından kendi kavramlarını öne sürdükleri süreç olduğunu kaydeden Yelkenci, bu şekilde istedikleri kavramların içlerini doldurarak istedikleri şekilde empoze ettiklerini aktardı. Bakan Yardımcısı Yelkenci, “Doğulu toplumlara önce kendi değerlerini boşalttırır, buna karşı duyarsızlaştırır ve kanıksatırlar. Daha sonra Nurettin Topçu’nun ifadesiyle uyum ve sıradanlaştırmayı kullanırlar. Sonra sıradanlaştırma eylemsizleştirme ile toplumlar kavramlarından mahrum bırakılır. İkinci aşamada kendi kavram ve değerlerini dayatırlar. Öncelikle topluma ihtiyaç hissettirir. Daha sonra cazip gösterir ve vazgeçilmez hale getirirler ve son olarak da yaşam tarzına dönüştürürler. Bu aşamaya gelindiyse artık bundan kurtulmak için nesilleri alacak bir sürece girmiş oluruz” diye konuştu. Önce Yeni Bir Kimlik İnşa Ederler Batının, Doğuyu sömürgesi haline getirmesinin koşulunun toplumu yeniden inşa etmesinden geçtiğini aktaran Bakan Yardımcısı Yelkenci, oluşturdukları Doğuyu tekrar yapılandırarak tüm zenginliklerini istila etmeyi amaçladıklarını söyledi. Yelkenci, “ Asya, Avrupa’ya uzaktır. İslam dünyası ise hasımlarıdır. Ama aslolan Doğunun zenginliklerini kullanmaksa, sömürgecilikse, oryantalizm de bir stratejiyse, doğunun istilası, yeniden inşa edilmesi ve yeniden yaratılan şeyin doğuya tekrar öğretilmesi gerekir. Bunun için Batı kendi içinde yaptığı tartışmaları ve ortaya koydukları eleştirileri sanki bize ait sorunlarmış gibi empoze eder. Önce bir kimlik inşa eder. Doğuyu daha iyi çözümlemeleri, daha iyi veri sağlamaları için" ifadelerini kullandı. Medya ile Emellerine Daha Kolay Ulaşıyorlar Batının İslam’a ve Müslümanlara olan antipatik bakışının, İslam’ın doğuşu ile birlikte başladığını ve Batı dünyasının İslam’ı bir tehdit olarak gördüğünü vurgulayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Batının kimlik göstergelerini öteki olarak tanımladığı Müslümanlar üzerinden kurguladığını, bu yaklaşımın ise zamanla, propaganda yoluyla, bir ideoloji olarak zihinlere yerleştirildiğini belirtti. Batının, Batı dışı toplumların da kendi yolundan gitmesi gerektiği fikrini modernleşme, demokrasi, kapitalizm ve aydınlanma gibi kavramlar üzerinden benimsettiğini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, seküler yaşam tarzı ile zihinlere özgürlük algısı empoze eden Batının tuzağına, farkında olarak ya da olmadan Müslümanların da düştüklerini dile getirdi Prof. Dr. Köse, Batının emperyalist emellerine günümüzde medya aracılığıyla daha kolay ulaşabildiğini, 11 Eylül gibi senaryoları hayata geçirerek Müslümanları “terörist” olarak gösterdiklerini ve İslamofobi’yi sistemli olarak körüklediklerini söyledi. Uyanışın Mücadelesini Vermeye Devam Edeceğiz Teknoloji ile emperyalizm ilişkisine de değinen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gelişen her teknolojinin dezavantajlılık makasını Doğunun aleyhine genişlettiğini vurgulayarak, teknolojinin ve savunma sistemlerinin geliştirilmesinin ve sosyal bilimlerin sömürü düzeninin aracı olmaktan çıkarılmasının gerekliliklerinden bahsetti. Prof. Dr. Köse, “Teknolojiyi ve savunma sistemlerini geliştirmedikçe, sosyal bilimleri sömürü düzeninin araçları olmaktan çıkarmadıkça hep birlikte yakın zamanda tecrübe ettiğimiz post modern tehditlerle yaşamak zorunda kalmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede isterlerse uçakları kaldırmadıklarını, silahları dilediklerinde kilitlediklerini ve hatta parayla sattıkları başka işlevi olan iletişim araçlarını bize karşı silah olarak kullandıklarını acı biçimde deneyimledik ve deneyimleyeceğiz. Doğu olarak temel sorunumuzun özgüven eksikliği ve oryantalist projelerin farkına varamayışımız olduğunu ifade etmek isterim. Müslüman kimliğini özüne uygun biçimde kabul etmedikçe ve inanç değerlerimize içeriden bir bakış ile yaklaşmadıkça gönüllü olarak hep kaybeden tarafta yer alacağımızın altını çizmek isterim. İşte bu ve benzeri sorunlarımızın ele alınacağı çalıştayımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Bakan Yardımcımız Sayın Dr. Ömer Yelkenci ve Sayın Valimiz Dr. Süleyman Elban olmak üzere katılımlarınız için her birinize ayrı ayrı en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Biz bıkmayacağız, usanmayacağız ve uyanışın mücadelesini vermeye devam edeceğiz” dedi. Doğuyu Şekillendirme Stratejisi: Oryantalizm Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, derneklerinin var olan birikimini tüm insanlığın hayrına olacak şekilde üretime dönüşmesi için çalıştığını, “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayını da İKÇÜ ile birlikte bu amaca hizmet etmek için düzenlediklerini belirtti. Batı ile İslam dünyası arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşimlerle şekillenen ilişkilerin arka planında, düşünsel çerçevesi yüzyıllar öncesine dayanan “Oryantalizm” anlayışının bulunduğunu kaydeden Tatlı, bu yaklaşımın sadece Doğu toplumlarını Batılı bir bakış açısıyla anlamak ve yorumlamak manasına gelmediğini; aynı zamanda Doğuyu şekillendirme ve kontrol altına alma stratejilerinin de bir parçası olduğunu dile getirdi. Av. Tatlı, “Günümüzde, Batının İslam dünyasına yönelik projelerini anlayabilmek için, önce “Oryantalizmi” kavramak gerekir. Tarih boyunca farklı dönemlerde, bu düşüncenin uzantısı olarak ortaya çıkan ve bazen doğrudan müdahale şeklinde, bazen de dolaylı kültürel ve ideolojik araçlarla uygulanan projelerin, günümüzde nasıl gerçekleştiğini ve İslam dünyası üzerinde ne gibi etkiler yarattığını anlamak zorundayız. Çalıştayımızın ana hedeflerinden biri de budur” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Prof.Dr. Köse, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’ye hediye takdiminde bulundu. Çalıştay programında, eşzamanlı olarak yapılacak oturumlara geçildi. -
10 kez okundu
Genç Denizcilere İMEAK’tan Teknoloji Desteği
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odasının desteğiyle yapımı tamamlanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle öğrencilerin kullanımına açıldı. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli’nin ev sahipliği ile düzenlenen açılışa, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Adnan Naiboğlu, Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Görgün, İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Meclis Başkanı Argun Gündüç, Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek, yönetim kurulu üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Denizcilik Alanındaki Her Adım, Geleceği de Şekillendirecek Kurumlar arası iş birliğinin güzel bir örneğine ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Türk deniz ticaret sektörünün yapı taşı olan İMEAK’ın Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesinin kuruluşundan bu yana birincil paydaşı olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Saffet Köse, “Bölgesinin gemi inşaatı alanında eğitim veren ilk ve tek fakülteye sahibiz. 8 bin 500 yıllık bir liman kenti olan İzmir başta olmak üzere bölge ve ülkemizin denizcilik sektörünün stratejik hedeflerine en üst düzeyde katkı veren bir fakülte olmak için yoğun çaba harcıyoruz. Bu hedefe sadece bizim çabamızla erişilemeyeceği aşikâr. İMEAK Deniz Ticaret Odamız da bu anlamda bizim birincil paydaşımız ve onların yaptıkları ve yapacakları katkılar hedefe ulaşmamızda çok önemli ve değerli. Paydaşlarımızla birlikte vizyonumuza erişebileceğimizin bilincindeyiz. Bugün de onların katkılarıyla öğrencilerimizin kullanımına sunulan iki laboratuvarımızın açılışını birlikte yapacağız. Gemi inşaatı ve denizcilik alanında atacağımız her adım, sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirecek bir niteliğe sahiptir ve bizler gelecek nesiller adına da bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz” dedi. İMEAK Birincil Paydaşımız Türkiye’nin denizler üzerindeki egemenliği ve diplomasideki gücünü artırmayı ifade eden ‘Mavi Vatan’ stratejisine dikkat çeken Prof. Dr. Köse, kurumlararası teknoloji paydaşlı iş birliklerinin oldukça önemli hale geldiğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Denizcilik, tarih boyunca hem ticaretin hem de keşiflerin itici gücü olmuştur. Denize erişimi bulunmayanların ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda iddia sahibi olamayacaklarını deneyimlerle gördük ve görüyoruz. Bu anlamda önde olmak için tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşeni yapması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bilim ve teknoloji odaklı bu tür ortak çalışmaların, ülkemizin küresel denizcilik arenasında daha rekabetçi bir konuma gelmesine büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Fakültemizi her zaman destekleyen İMEAK Deniz Ticaret Odamıza kalbi şükranlarımı sunuyor, laboratuvarlarımızın hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyorum” diye konuştu. Sektörün Gözde Temsilcileri GİDF’den Çıkacak Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli de İMEAK DenizTicaret Odası’nın destekleriyle kurulan Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarının eğitim ve öğretim faaliyetlerine kazandıracağı katkıdan oldukça memnuniyet duyduklarını söyledi. Fakültelerin gelişim aşamasına hızla devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Hakkı Dereli, “Yazılım destekli eğitim hedefimiz ve sektör ihtiyaçları doğrultusunda, gemi hidrodinamiği alanında Siemens Star CCM+, Gemi üretimi ve donatımı alanında CADMATIC firmaları ile yazılım anlaşmaları yaptık. Ayrıca gemi yapısal tasarımı alanında NAPA firması ile yazılım anlaşması görüşmeleri devam ediyor. Dersler bünyesinde, Python ve Matlab programlama dilleri ile uygulamalar yapılmaktadır. Aktif 2 bölümümüzde öğrenci uygulamaları ve araştırma faaliyetleri için kullanılacak olan ve bugün açılışını gerçekleştireceğimiz Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarı Sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü yetiştirmemize yaptıkları katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tamer Kıran nezdinde tüm yönetim kurulu üyelerine çok teşekkür ediyoruz. Laboratuvarların fakültemize kazandırılmasında ve bugüne kadarki gelişimde bize her türlü desteği sağlayan başta Sayın Rektörümüz Prof. Köse Hocamıza olmak üzere önceki dekanlarımıza, öğretim üyelerimize tüm idari personelimize çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu. İKÇÜ’de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliğini de Açalım Dünya ticaretinin yüzde 84’ten fazlasının deniz taşımacılığı, dış ticaret yüklerinin yüzde 90’ının deniz yolu ile yapıldığına dikkat çeken İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, denizcilik sektörünün üstlendiği stratejik önemi vurguladı. Geleceğin denizcilerine seslenen Başkan Kıran, meslek tercihlerinin ülkemizin denizcilik alanı için oldukça değerli olduğunu söyledi. Başkan Kıran, “ Deniz yolu taşımacılığı olmasa dünyanın yarısı soğuktan, yarısı açlıktan kırılır şeklinde bir tabir vardır. Bu anlamda bu mesleği tercih ederek çok doğru, önü çok açık olan bir sektöre giriş yaptınız. Bu zamana kadar İKÇÜ GİDF’ye elimizden geleni yaptık. Değerli Rektörümüze diyorum ki; gelin hep birlikte, el birliği ile İKÇÜ’de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliğini de açalım. Bu sektörün geleceği çok fazla. Denize çalışanlar okulu bitirir bitirmez işiniz hazır ve hangi tür gemide çalışacağınızı siz seçiyorsunuz. Fiziki şartları zor bir meslek ama geliri yüksek bir meslektir” dedi. Bu Ülke Sizden Çok Şey Bekliyor Nitelikli insan kaynağına duyulan ihtiyacın farkında olarak İMEAK olarak her zaman gençleri destekleyen projeleri hayata geçirdiklerini ifade eden İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, tasarruf etmekten imtina ettikleri tek alanın denizcilik eğitimi olduğunu kaydetti. Konuşmasında sektörün genç beyinlere duyduğu ihtiyacı vurgulayan Kıran, “ Mavi vatan kavramı ile ülkemiz denizlerdeki hâkimiyeti kurmak için çalışıyor. Bunun için deniz araçlarının yapımı, çizimi, kontrolü, kullanımı vs yapacak denizcilere ihtiyaç var. Bu da sizin mesleğinizden geçiyor. Özellikle askeri gemilerin yapımında sizin gibi gençlere çok ihtiyaç var. Günümüzde oldukça ileri teknolojilerle bambaşka bir boyuta ulaştı. TCG Anadolu örneğin 9000 km kablo var içinde. Türk deniz ticaret filosu 52,7 milyon detveyt ton oldu. Yunanistan’ın 450 milyon detveyt ton. Daha gideceğimiz çok yol var. Burası devlet üniversitesi ve burada okumak isteyen çok kişi var. Burada iyi bir eğitim alıp sonra gidip influencer olmayın. Mesleğinizi en iyi şekilde öğrenin. Tecrübenizi arttırın, sektöre girin, kendinizi geliştirin. Ülkemizin geleceğine sahip çıkın Bu ülke sizden çok şey bekliyor” dedi. Konuşmaların ardından Hooke Yasası Deney Seti, Gerinim Ölçme Deney Seti, Yorulma Mukavemet Deney Seti, Malzeme Deney Seti, Trinoküler Mikroskop, 3D Yazıcı’lı İMEAK Deniz Ticaret Odası Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile 6 adet Yüksek Hesaplamalı İş İstasyonu 6 Monitör 1 UPS’li İMEAK Deniz Ticaret Odası Hidromekanik Laboratuvarının açılışı yapıldı. Ardından denizcilik alanındaki gelişmelerin sergilendiği Prof. Dr. Oğuz Dilmaç tarafından açılan "Denize Dair" adlı resim sergisi gezildi. -
10 kez okundu
İAOSB’ye Meslek Yüksekokulu Müjdesi
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde yapılan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu" toplantısına katılan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ni (İAOSB) ziyaret ederek onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin refakatinde, İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace tarafından karşılanan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, farklı üniversitelerden rektörler, rektör yardımcıları ve üniversitelerden akademisyenler ile İAOSB Yönetim Kurulu üyeleri eşlik etti. Sanayi ile İş Birliklerini Önceliyoruz Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde konumlandırılmasının önemini vurgulayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar "Üniversite-Sanayi Eğitimi Projesi” ile öğrencilerin sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişmelerine destek sağladıklarını aktardı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, OSB’lerde kurulan MYO’lara verilen eğitim desteği kapsamında gerçekleştirilecek uygulamalar ile meslek yüksekokulu mezunlarının bilgi, beceri ve yetkinliklerinin sanayi ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi, buna bağlı olarak istihdamlarının artırılması, iş piyasasını tanımaları ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesini öncelediklerini söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Bu anlamda İAOSB’ye açılacak bir MYO’nun YÖK vizyonuna önemli katkıları olacaktır. Üniversite-sanayi iş birlikleri sayesinde sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişen mezun gençlerimizin bulundukları OSB'de istihdam edilmesinde ve bilhassa ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasında önemli roller oynayabileceğini düşünüyoruz. Yükseköğretim Kurulu olarak gelişen teknolojilere yönelik ihtiyaç duyulan yetkinlikleri uygulamalı çalışmalarla geliştirmek için iş dünyası ile iç içe bir eğitim modelinin geliştirilmesi, iş dünyasının üniversite içine dahil edilmesi, firma ve üniversitelerin karşılıklı olarak gelişimlerine katkıda bulunulmasını her platformda destekliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu iktisadi, sosyal ve beşerî sermayenin gelişmesine katkı sağlama kararlılığındayız. Tüm paydaşlar olarak; dünyada rekabet gücü ve görünürlüğü yüksek, yeniliğe açık, kaliteli, istihdamı destekleyen, erişilebilir, kapsayıcı, dijitalleşmeyi ve uluslararasılaşmayı başarmış bir yükseköğretim sistemini hayata geçirmek hepimizin ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzdur. Bunları gerçekleştirmek için birlikte ve daha çok çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Gençlerimiz Türkiye Yüzyılının Mimarları Olacak İAOSB- İKÇÜ arasında uzun yıllara dayanan başarılı iş birliklerinin güçlenerek devam ettiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de yakın zamanda bölge iş insanlarının taleplerine yönelik bir yol haritası oluşturulduğunu aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye’de en yüksek istihdamı sağlayan ilk 10 OSB arasında yer alan, 22 farklı sektöre yönelik üretim gerçekleştiren İAOSB’nin 600’ü aşkın üyesiyle akademiden beklentilerini içeren bir ön izleme analizi yaptık. Geleceğin mühendislerini, teknisyenlerini ve uzmanlarını yetiştirirken sanayinin gerçeklerini göz önüne almalıyız. Akademik çalışmaların ve araştırmaların sanayide somut ürünlere, ticari değer taşıyan fikirlere dönüşmesi ülkenin stratejik hedefleri açısından son derece önemli. Kurulmasını son derece arzu ettiğimiz MYO’muzu bu veriler ışığında inşa edeceğiz. Üniversitelerin teorik, sanayinin ise pratik bilgi ve deneyimlerini bir araya getirerek daha fazla verimlilik ve üretkenlik harcıyla kurulu, öğrencilerimizin yarınlarını garantiye alacak bir adımı daha atmanın heyecanı içindeyiz. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Yükseköğretim Kurulumuzun bizlerin önünü açan vizyonu ve teşvikleri doğrultusunda, üniversite-sanayi iş birliği kültürüne yönelik atılan örnek adımlarımız neticesinde; en büyük kıymetlimiz olan gençlerimizin, araştıran, keşfeden, çözüm üreten enerjisi ve üretkenliğiyle Türkiye Yüzyılının mimarları olacağının bilincindeyiz” dedi. İş Garantili Meslek Yüksekokulu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Sizleri İzmir’in kalbinde, sanayimizin üretim üssü olan organize sanayi bölgemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Üniversite-sanayi iş birliğinin ülkenin ekonomik kalkınması ve teknolojik ilerlemesi için hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Başkan Cenk Karace, İAOSB’nin sınır komşusu İKÇÜ ile kurulan yakın iş birliklerinden duydukları memnuniyeti paylaştı. Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgeleri içerisinde konumlandırılması adına İKÇÜ ile büyük bir iş birliği adımı daha atma arifesinde olduklarını paylaşan İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Yönetim Kurulu toplantısında bu konu gündemimizde. İnşallah büyük iş birliği içinde yer aldığımız İKÇÜ ile meslek yüksek okulu oluşturma projemizi hayata geçireceğiz. Bölgemize ve eğitim camiamıza çok önemli bir eser katacağız. Yetişen gençlerimiz buradaki 610 fabrikada veya başka yerlerdeki sanayinin hizmetine kazandıracağız. Bu adım, gençlerimizin mezun olduklarında sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü olarak hayata atılmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca, teorik eğitim ile pratik becerilerin bir arada sunulması sayesinde iş dünyasının talep ettiği yetkinliklere sahip mezunlar yetişecektir” dedi. Toplantı sonrasında Başkan Cenk Karace YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar’a İAOSB Vakfı Kadınlar Kulübü tarafından özel olarak tasarlanan el yapımı hediyeyi takdim etti. -
10 kez okundu
İlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile Yapacaklar
E-Gastonomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti.