Haberler :::
-
22.05.2025
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
21.05.2025
İzmir’in 2 Yakasını Bir araya Getiren Festival Başlıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini 27-30 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki özel gösterimlerle İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak festival öncesi basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyeleri olarak Festival Yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Direktör Burak Taylan Yılmaz, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal hazır bulundu. Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “keşif , bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkılan İKÇÜ Film Festivali ile ilgili soruları yanıtlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, gençlerin sinema anlatısı sayesinde aslında hayal kurmalarını, merak etmelerini ve bu sayede bilginin peşinde yeni şeyler keşfetmelerini arzuladıklarını ifade etti. Keşif , Bilgi” ve “Aile” 7’nci sanatın Merceğinde İKÇÜ Film Festivalinin gençlerin dinamizmi sayesinde uzun vadede ayakları yere basan ve uzun yıllar devam edecek bir festivale dönüşeceğine inandıklarını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl farklı bir tema ile yapmayı amaçladığımız ilk festivalin bu yılki mottoları “keşif ve bilgi” ile 'aile'. Ben öncelikle bu mottoların neden seçildiği hususunda kısa bir bilgi vermek istiyorum. Adını taşıdığımız Kâtip Çelebi’nin felsefesinde ve eserlerinde keşif ve bilgi önemli vurgularla öne çıkarılan birbirinden ayrı ama amacı aynı iki kavram. Keşif, bilgiye ulaşmanın yoludur ve her keşif bilineni yani bilgiyi artırır. Keşif merakla başlar ve her keşfedilen bilimsel bilgiye de yol gösterir. Bu sayede bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Şöyle düşünün, özellikle bilim kurgu filmlerine baktığınızda bir hayalin daha sonra karşımıza icat olarak çıktığını görüyorsunuz. İşte bunların hepsinin temelinde merak keşif ve sonucunda bilgiye ulaşmayı görüyorsunuz. Biz bu yolculuğu bir motivasyon unsuru olsun amacıyla ilk çıkış mottomuzun keşif ve bilgi olmasını kararlaştırdık. İkinci olarak aile ki içinde bulunduğumuz yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı olarak ilan edildi biliyorsunuz. Aileyi ayakta tutmak üzerine ciddi kampanyaların yapıldığını görüyoruz. Biz de en iyi bildiğimiz işle aileyi ve kaybedilen değerleri anlatmak istiyoruz. Bu da sinema anlatısını yine aile içerisindeki bağların güçlendirilmesi ve buna katkı yapması için gösterimler yapmak yoluyla bu bilince de katkıda bulunmak ve tekrar farkındalık oluşturmak istiyoruz. Modern dünyanın dayattığı teknoloji ve bilişim sektöründeki gelişmelerle birlikte aşırı özgürlükçü ve giderek bencilleşen bireylerin toplum içerisinde toplumun temel dinamiğini teşkil eden aile bağlarının güçlendirilmesine yine bu yola katkı yapmak istiyoruz” dedi. ‘Kamera Gazze’ Özel Gösterimi İnsan haklarının ve insanlık onurunun açık ihlali Gazze'de yapılan soykırıma karşı hiçbir zaman sessiz kalmayan bir üniversite olarak Festival dahilinde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı konu alan yapımların da seyirciyle buluşturulacağını aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Dünyanın kanayan bir yarasına sinemanın duyarsız kalması düşünülemez. Düşünülemezdi. Hala da düşünülemez. Bu noktada arkadaşlarımızla konuşurken dedik ki bir de Gazze bölümü olsun. ‘Kamera Gazze’ diye bir bölüm oluşturduk. Bu bölümde modern devletlerin, gelişmiş ülkelerin tırnak içinde söylüyorum. gözlerini kapattığı, kulaklarını tıkadığı, görmezden geldiği ve duymadığı sesi yine evrensel dil olan sinema anlatısıyla ortaya çıkarmak, buna ilişkin farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gazze'de yürütülen soykırım 592 gündür devam ediyor. İnsanlıkla bağdaşmayan, soykırım ifadesinin bile yetersiz kaldığı bir yok etme saldırısının bu yolla durdurulmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla da Gazze konulu yapımlar için özel bir bölüm oluşturduk. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda ses getirmiş filmlerden oluşan özel bir ‘Kamera Gazze’ gösterimimiz olacak. Elbette bu ciddi bir emek ve önemli bir ekibin çalışması sonucunda ortaya çıkmış bir proje. Projeye katkı sunan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstiyepark'a, Urladam'a ve diğer tüm sponsorlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sinema sanatının güçlü ifadelerini festivalimize taşıyan başta Cenk Hocamız olmak üzere tüm komitemize ve öğrencilerimize teşekkürlerimizi iletiyorum" dedi. İKÇÜ’den İzmir'deki Sanat Peyzajına Bir Farklı Bakış Açısı Festival Yönetmenliğini üstlenen Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da amaçlarının İzmir'deki sanat peyzajına bir farklı bakış açısı getirmek olduğunu ifade etti. Esin kaynağı olarak Kâtip Çelebi'nin manevi mirasını taşıdıkları bilinciyle keşif ve bilgi temalarının yola çıkış mottoları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Sinema insanoğluna dünyayı yeniden anlamlandırma çabasında büyük katkı sunan bir icat ve hemen arkasından sanat haline geliyor. Filmlerdeki her bir sahne, kendimize dair, hayata dair, topluma ve dünyaya dair bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor. Her film yeni bir dünya açıyor. Filmler aracılığıyla aile kavramına da farklı katmanlardan bakma şansı bulacağız. Kurmaca, animasyon ve yapay zekâ filmlerinden oluşan kısa film yarışmamız var. Belgesel film yarışmamız var ve öğrenci filmleri yarışmamız var. Bu kategorilerde en iyi kısa film, en iyi belgesel film, en iyi öğrenci filmi ödülleri verilecek ve bu ödülleri her bir kategoride en iyi film ödülü, heykelciği ve 20.000 Türk lirası ödül verilecek” dedi. Yapay Zekâ İle Üretilmiş Filmler Sinema profesyonellerini, sinema öğrencilerini ve sinema severleri, ‘Kısayı Keşfet’ ‘Usta Dokunuşu’ gibi bölümlerin dışında yapay zekâ ile üretilmiş filmlerin de beklediğini kaydeden Prof. Dr. Demirkıran, “Keşif Zamanı bölümünde belgesel film seçkilerimiz var. Usta Dokunuşu bölümümüzde profesyonel belgeselcilerden seçkilerimiz var. Hatta bu arada duayen bir belgeselci de festivalimize konuk olacak ve öğrencilerimizle birlikte olacak, sinemaseverlerle birlikte olacak. Sayın Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu. Belgesel film seçkilerimiz için de yine kültürel miras ve insan hikayeleri önemli bir yer tutuyor. Ayrıca uzun ulusal metraj filmlerimiz de var festivalimizde. Bunlar da bir seçkide özel bir bölümde yer alacak. Bunların içinde hem kurmaca filmler var hem belgesel filmler var hem ana akım filmler var hem sanat filmleri var ya da bağımsız filmler var. Festival boyunca, 5 salonumuzda toplam 81 film göstereceğiz ve bir de açık hava gösterimimiz var. Sinemaseverlerle filmlerimizi buluşturacağız. Gösterim mekanlarımız İKÇÜ Çiğli Ana Yerleşkesi, Renk sineması İstinye Park ve Urla'dan Aslında böylelikle Çiğli'den Balçova’ya ve Urla'ya kadar İzmir Körfezi'nin Her iki yakasını sinemayla buluşturmuş oluyoruz. Yani bu yakadan karşı yakaya ulaşmış oluyoruz. Aslında karşı yaka bu tarafta ama ben biraz tabii şey İstanbul mantığıyla hep karşı diyorum. İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Aslında evet kısacası bu İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Çiğli Yerleşkesi dışında İstinyePark Renk Sineması’nda ve Urla Dam’da da gösterimler olacak. Festival şölenimizi bu yakadan karşı yakaya ulaştırmış oluyoruz. Aslında kısacası İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz Dolu dolu sinema dolu günler geçireceğiz, akşamları da İKÇÜ’Fest Bahar Şenliği konserleriyle müzikle buluşacağız. Hepinize şimdiden iyi seyirler diliyorum” diye konuştu. Amacımız Geleneksel Olması Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal ise İKÇÜ Film Fest’in öğrencilerle birlikte kurulan büyük bir hayalin ilk meyvesi olduğuna değindi. Medya ve iletişim bölümündeki herkesin gönüllü olarak organizasyonda emeğinin olduğunu ifade eden Kartal, “İzmir’de doğrudan öğrenci odaklı, kalıcı hale gelmiş bir film festivali yoktu. Bizim en büyük idealimiz bu festivali geleneksel hale getirmek. Bu yıl birincisini yapıyoruz ama ikinci yıl için çalışmalara bile başladık. Üstelik sadece üniversite öğrencilerini değil, sinemaya gönül veren tüm gençleri hedefliyoruz. Lise öğrencileri de dahil” ifadelerini kullandı. -
16.05.2025
Denizcilik Tarihi Bilimsel Şöleni
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti. -
15.05.2025
İKÇÜ’ye “Spor Dostu Kampüs” Ödülü
Spor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ ünvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ ünvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi. Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu. -
15.05.2025
İKÇÜ’de Eczacılık Günü Coşkusu
Eczacılık eğitiminin 186’ncı yıl dönümü ‘14 Mayıs Eczacılık Günü’ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Eczacılık Fakültesince düzenlenen bir programla kutlandı. Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit’in ev sahipliğinde Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası birlikteliğinde hazırlanan programı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan, İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Bölge Satış Müdürü Rabia Çam, meslek temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Paydaş Güç Birlikleri İle Büyüme Yolculuğuna Devam Eczacılık Fakültesinin kısa sürede yakaladığı ivme ile İKÇÜ’nün en dinamik fakültelerinden biri olduğunu kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilimsel proje başvurularında ve öğrenciler yer aldığı ulusal yarışmalarda kazanılan başarıların bunun en net göstergesi olduğunu aktardı. Eczacıların sağlık sektöründe üstlendiği hayati sorumluluklara işaret eden Prof. Dr. Bulduklu, “Tek kişilik ordu' gibi bir meslekten bahsediyoruz. Hem üretiyorsunuz, hem tanıtıyorsunuz, hem satıyorsunuz. Bir de halk sağlığını geliştirme gibi önemli bir çalışma alanınız var. Burada 7/24 çalışma prensibini de düşünürseniz toplum sağlığı açısından her daim sahada görünen, ulaşılabilen, sermayesi sadece kendi emeği olan, hastaları arasında güçlü bağ kuran ve sevgiyle yapılan kadim bir meslek. Bu meslek mensuplarını bünyesinden çıkaran bir üniversite olarak gururluyuz. Fakültemiz, başta odalarımız, kooperatiflerimiz, sektör paydaşlarımız ve kardeş fakülte olan Ege Üniversitesi ile kurduğu paydaş güç birlikleri ile büyüme yolculuğuna devam edecektir” dedi. Kendi İlacını Üreten, Genç Nesil Eczacılar İlaçta dışa bağımlılığın yerini kendi ilacını kendi üreten stratejilerin aldığını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, bu noktada eczacı bilim insanlarının yerli ilaç üretiminde oldukça önemli çalışmalar yaptığını kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “Bugün hızla yaşlanan ve hızla kalabalıklaşan bir nüfusun olduğu yerde, doğal olarak kaynakların çok büyük bir kısmını sağlığa harcıyorsunuz. İlaçta eğer Euro’yla, Dolarla, kurla uğraşmak istemiyorsanız bu ilaçları üretmek zorundasınız. Burada en önemli hususun artık eczacılık fakültelerinin sahada dükkan başında bekleyen eczacılar çıkarmasından sıyrılıp bilimsel eczacıların 186’ncı yılında artık kendi ilacını üreten, yurt dışına taşıyan genç nesil eczacıları sahaya kazandırması gerekliliği söz konusu. İlaç stratejik bir üründür. COVID-19 pandemisi bunu ortaya koydu. Aşımızı biraz geç yaptık ama yaptık. Daha erken yapılabilir miydi? Belki yapılırdı. Bizlerin bu noktada genç eczacılardan beklentilerimiz oldukça yüksek. Ben tüm eczacılarımızın, hocalarımızın ve geleceğin eczacısı öğrencilerimizin eczacılık gününü kutluyorum. Daha büyük hedeflere ulaşacaklarına inanıyorum” ifadelerini kullandı Eczacılık Dört Duvar Arasında Yapılan Bir Meslekten Çok Uzak Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit de bu anlamlı günü Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası ile birlikte kutlamaktan duydukları mutluluğu paylaştı. Amaçlarının bilgiyi eyleme dönüştürebilen, topluma duyarlı, sürekli gelişime açık, mesleğine ulusal ve uluslararası alanda değer katan eczacıların yetiştirmek olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. Şenyiğit, “Eczacılık Fakültesi olarak bizler, mesleğin geleceğini inşa edecek genç eczacı adaylarını çağın bilimsel donanımıyla, etik değerlerle ve güçlü bir vizyonla yetiştirme sorumluluğunu taşıyoruz. Eczacılar yalnızca ilaç temin eden değil, danışmanlık, ilaç güvenliği ve toplum sağlığı alanlarında etkin rol üstlenen nitelikli sağlık profesyonelleridir. Eczacılık dört duvar arasında yapılan bir meslekten çok uzak, güncel trendleri, teknolojik gelişmeleri yakalamak, uzmanlaşmak ve uluslararası bağlantılar kurmanın gerekli olduğu bir bilim dalıdır. Tüm paydaşları ile güçlü bir iletişim ağı oluşturmak, görev alanına giren konularda daha yüksek standartlara ulaşmayı sağlamak gerekir. Bu noktada gençlerimizin aldıkları bilimsel bilginin ışığıyla alanlarının en iyisi olacak azme ve başarıya sahip olduklarını görmek bizleri mutlu ediyor. Mesleğin geleceği gençlerimizin başarılı çalışmalarından geçiyor” dedi. Dünyayla Yarışabilir Eczacılar İçin Çalışıyoruz EÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan da yeni teknolojilerin baş döndürücü hızla değiştiği çağımızda eczacılığın da dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Sürekli ve düzenli bir değişim gösteren teknolojik düzey ve gerekse hizmet sunma biçim ve anlayışının mesleğin tüm dinamiklerini etkilediğini ifade eden Dekan Prof. Dr. Orhan, “Dolayısıyla bu değişim dönüşüm bizim omuzlarımıza yani akademi olarak ciddi bir sorumluluk yüklüyor ki biz bunun farkındayız ve hem kendi fakültem hem İKÇÜ için ve hem tüm fakültelerimiz için bunu söyleyebilirim. Bu değişim dönüşüme ayak uydurarak sizi gelecek 10-20 yıla hazır eczacılar, dünyayla yarışabilir eczacılar yapmak için eğitim müfredatımızı güncellemeye gayret ediyoruz. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi İzmir'in ilk eczacılık fakültesi ve bu yıl 50’nci yılını kutluyor. İKÇÜ Eczacılık 7'nci yılında ve çok şanslınız, güçlü bir akademik kadronuz var, rektörlükten çok değerli bir destek var. Üniversite içerisinde güçlü ilişkiler, üniversite dışıyla, sektörle güçlü ilişkilerle dolayısıyla kısa sürede hızlı bir giriş yapmış bir fakültede oldunuz. Bunun da meyvelerini sizler mezun olduğunuzda göreceksiniz. İKÇÜ’den mezun olduğunuzda diğer eczacılardan, diğer yeni fakültelerin mezunlarından farkınızı göreceksiniz” diye konuştu. Tüm Meslektaşlarımla Gurur Duyuyorum Türkiye'nin 80 1 ilindeki 56 eczane odasının, Türkiye Eczacılar Birliği'nde, devletin tüm kurumlarıyla sürekli iletişim halinde olduğunu aktaran İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan da kişisel mesleki sorunların dolaylı olarak halk sağlığını etkilediğini ifade etti. Başkan Ecz. Sayılkan, “Bizim diğer meslek gruplarında olmayan yasayla verilmiş bir görevimiz var, diyor ki üyesinin menfaatini ve çıkarlarını korur, korur ve bunu yaparken devletin ve vatandaşın çıkarlarını da gözettir’. Biz nitelikli ve sürdürülebilir bir eczacılık inşa etmeye çalışıyoruz. Şunu iyi bilin ki gelecek nesillere olabildiğince iyi ve sürdürülebilir bir meslek bırakmak için herkes elinden geleni yapıyor. Çalışmaya ve öğretmeye devam ediyoruz. Türkiye'nin en çok meslek içi eğitim yapan odasıyız. Dünyada ve Türkiye'de neler oluyor, neler bitiyor? Sürekli bilgilerimizi tazelemek zorundayız. Ben nerede görev yaparsa yapsın tüm meslektaşlarımla gurur duyuyorum. Bu anlamlı buluşmada, meslektaşlarımın ve meslektaş adaylarımın eczacı günü kutluyorum. Bilimin ve doğruluğun ışığında nice yıllara” dedi. Program, ulusal yarışmalardan derecelerle dönen öğrencilere başarı belgelerinin takdimin ardından Assos İlaç’tan Ecz. Ebru Dedeoğlu’nun ‘İlaç Sektöründe Eczacının Rolü’ başlıklı konferansı ile devam etti. -
14.05.2025
“Yılın Vakfı” ile Aile Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, 'Yılın Vakfı' Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz. 2025 yılının aile yılı olmasını, hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser, Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi. -
13.05.2025
Kariyer Zirvesi’25’in Onur Konuğu Milletvekili Dr. Kasapoğlu
T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programının (ÜNİDES) 3’üncü döneminde hibe almaya hak kazanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kariyer Topluluğunca Kariyer Zirvesi’25 düzenlendi. Proje kapsamında düzenlenen zirvenin açılış törenine, İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürü Murat Eskici, Dekanlar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Kariyer Topluluğu Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Muhammed Musab Aslan, Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Kariyerinizi Ne Kadar Başarılı Yönetirseniz O Kadar Güçlü Lider Olursunuz Kariyer Zirvesi’25’te İKÇÜ’lü öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirerek öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “İKÇÜ Kariyer Topluluğunun bir misafiri olarak sizlerin bir arkadaşı abisi olarak İzmir'in bir milletvekili olarak önceki spor bakanı olarak aranızda olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum” diyerek sözlerine başladı. Kariyer yolculuğunun inişli çıkışlı yapısına dikkat çeken İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İnsanı başarıya götüren pek çok özellik olduğunu kendisi açısından en önemli özelliğin inanmışlık olduğunu belirtti. Dr. Kasapoğlu, “Kariyer asla düz bir çizgi değil. Zaman zaman durumlardan etkilendiğimiz, zaman zaman başarısızlıkla, başarıyla sınandığımız bir hayat yolculuğu. Sadece dün değil, bugün değil, yarın da değil. Hayatın bütünü. Ne kadar çok engelle karşılaşır ve onları devirirseniz yürüyüşünüz o kadar güçlenir. Hayata geliş amacımızı iyi sorgulamamız lazım. Hayatta eğlenmek için mi varız? Haz odaklı bir yaşam anlayışı mı? İnanç odaklı mı? Başarı odaklı mı? Üretim odaklı mı? Hayat yolculuğunuzu bu anlamdaki düşünceleriniz ve hedefleriniz belirliyor. Hayatı bir meslek ideali olarak görmemek lazım. Önceden pozisyon odaklı, biraz daha meslek odaklı, biraz daha bordro odaklı gören bir anlayış vardı. Ama görüyorum ki gençler artık sadece bir üniversite bitirip sonraki çalışma süreçlerinden ibaret değil, hayatı anlamlandırma yolculuğundan ibaret görüyorlar. Ben çok aktif bir öğrenciydim. Hep faaliyetlere ve etkinlikler ile geçen öğrencilik sürecim oldu. Ben o süreçlerin bizlere çok şey kattığını ve eğittiğini düşünüyorum. Sizler de bu tür faaliyetler içerisinde olan gençler olarak bir duyarlılığınız var ve bu duyarlılığını kaybetmeyin. Motivasyonunuz başka yönlere kayabilir ancak sorumluluk anlayışınızı kaybetmemeniz çok önemli. İnanmışlık çok önemli, bir yola baş koyan insan özveri ile çalışır. Kendini geliştirme noktasında zaman harcar. Ben bir genç arkadaşımda bunu gördüğüm zaman bu arkadaş bir yerlere gelir diyorum. Pek çok özellik var insanı başarılı kılan ama bence en önemlisi inanmak ve vazgeçmemek. Hayat sadece güzel günlerden ibaret değil biz her koşulda güçlü olmalıyız. Her koşulda aklıselim olmalıyız ve insanı özelliklerimizi kaybetmemeliyiz” dedi. Katılımcılık Her Daim İlkeniz Olsun Farklı bakış açılarının zenginlik olduğun ifade eden İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Avrupa'nın en genç nüfusunu bünyesinde barındıran Türkiye’nin gençlik ve spor bakanlığı olarak gençlerin farklılıklarını, bakış açılarını bir zenginlik olarak görüp herkesi kucaklayan bir yapıyla hareket ettiklerini kaydetti. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Dünyada milyarlarca insanın farklı kültürlere, farklı inançlara sahip olması gayet doğal. Aynı şekilde bulunduğumuz coğrafyada da, bulunduğumuz bölgede de, ilde de, okulda da hepimizin farklılıkları var. Hepimizin farklı bakış açısı olabilir. Ancak bu farklılıklara rağmen birbirimizi tanımakla, birbirimizi anlamakla birlikte hareket etmekle sorumluyuz. Türkiye dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip. Nüfusun artış hızı azalıyor ama hala biz genç nüfus olarak Avrupa'nın en genç nüfusuyuz. Dolayısıyla gençlerin farklı yaşam tarzları bizim zenginliğimiz. Katılımcılık bizim için çok önemli. Katılımcılığı biz süreç olarak görüyoruz. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüp gençlerimizi kucaklama anlayışıyla artık hareket ettik. Katılımcılık gençlerimizi bu süreçlere katma noktasında bizim en önemli ilkelerimizden biriydi. Katılımcılık sizin de kariyer topluluğu olarak bir ilkeniz olsun” ifadelerini kullandı. Gençler Neredeyse Biz Oradayız Gençlerden Genç Ofis, ÜNİDES gibi projelere sahip çıkmalarını isteyen Dr. Kasapoğlu, girişimciliğin kariyer planlamasında önemli konumuna dikkat çekti. Dr. Kasapoğlu, “Gençlik ve Spor Bakanlığı 2011’de kuruldu ve gençlerin bakanlığı oldu. Bakanlık ile ilişkileri iyi tesis edin. Bakanlığın imkânlarını kullanmaktan geri durmayın. Bakanlığın her tesisine kendi malınız gibi sahip çıkın. ÜNİDES’e sizlerin sahip çıkması lazım. Proje desteklerine başvurun. Ben İzmir’deyim milletvekiliniz olarak. İzmir’deki ofisimize her zaman gelebilirsiniz beni davet ederseniz ben gelebilirim oturup konuşalım dostluğumuzu pekiştirelim. Gençler neredeyse biz oradayız. Buradaki genç ofisi görmedim, daha aktif kullanmak için talepleriniz varsa değerlendirelim. Biz bu yolu birlikte yürüyeceğiz. İKÇÜ en önemli üniversitelerinden biri. ÜNİDES gibi imkanları çok önemli bunu değerlendirin. Çalışmalarınızın hiçbiri boşa gitmez. Şartları zorlayın. İstanbul’un en merkezi yerinde okudum, böyle bir salonumuz yoktu. 90’lı yıllardan bahsediyorum 100 yıl öncesi değil. O zaman ki şartlarımızla bir çaba ortaya koyduk ve o çabalar meyvesini vererek kariyer hayatıma tecrübe ve bilgi olarak geri döndü. Vazgeçmemek, bir ekip olmak önemli. Kariyer yolculuğu bence bir rotadır. Ama rotayı yöneten de sizsiniz. Rotayı ne kadar iyi yönetirseniz o kadar iyi lider olursunuz. Girişimci ruh statüko konusunda size destek olur. Girişimcilik bir kariyer yaklaşımıdır. Başarı hikayelerinden ziyade başarısızlık hikayelerini incelmememiz lazım. Oradan daha önemli ipuçları elde edebiliriz. Başkalarının tecrübelerini kendimiz yaşamadan öğrenmek çok önemli. Tecrübe aktarımı bu konuda çok önemli” şeklinde konuştu. Spor Hayatınızın Parçası Olmalı Kendisine yöneltilen özeleştiri sorusuna cevap olarak zaman yönetiminin önemine dikkat çeken DR. Kasapoğlu, gençlerden sporu bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri tavsiyesinde bulundu. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Kendime has özeleştirelim var onları paylaşmam ama şunları söyleyebilirim; zaman en önemli sermaye. Zaman yönetimi bence çok kıymetli. Günümüz dünyasında pek çok faydalı şey gibi sanal bağımlılıklar var. Bunlar zamanın yönetimini engelliyor. Geçen zamana bakınca çok faydalı işler yaptık. Spor benim için hep önemliydi. Bakanlık dönemimizde olimpiyat tarihinin Türkiye açısından en önemli dönemini geçirdik. Tokyo Türkiye için ilklerin oyunlarıdır Mete Gazoz gibi. Sporla ilgili bir arkadaşınızım. Spora ilgim devam ediyor. Spor hayatınızın parçası olmalı, 24 saat içinde yer ayrılmalı. Gündelik hayatta yemek ve içmek gibi spora da vakit ayrılması gerek. Spor boş vakit işi değil. Sporun da her şey gibi vakti olmalı. Sporu hayatınızın bir parçası yapın. Bunun için bizden imkân isteyene oluşturalım. Yeter ki spora vakit ayırın” ifadelerini aktardı. Bu Vizyoner Programın Öncülerinden Biriyiz Zirvenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, üniversitelerin öğrencilerinin gelecek vizyonuna sağladığı katkılara dikkat çekerek; toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES ile ortak paydada vizyoner çalışmalara imza attıklarını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Üniversiteler sadece gençlerin akademik gelişimlerini, mesleki yeterlilik kazanmasını değil, aynı zamanda etik değerlerle donanmasını ve toplumsal anlamda iyi yetişmesini sağlayan kurumlardır. Üniversitelerin farklı görüşlere saygı duymayı, gençlerin çoğulculuğu içselleştirmiş bireyler haline gelmelerini sağlama görevleri de vardır. Eleştirel düşünme, özgüven, sosyal sorumluluk ve liderlik gibi beceriler de yine formel eğitimin yanında aktarılması gereken hususlardır. Üniversitelerin aktardığı bu nitelikler, bireyin topluma olan katkısını artırır. Zaten Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) ile Gençlik ve Spor Bakanlığımız da aslında bu konuda bizlere destek sunmayı amaçlıyor. Toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES, üniversitelerin bilgi üretme kapasitesini toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan yenilikçi bir platform ve biz de üniversite olarak bu vizyoner programın öncülerinden biriyiz. Zaten her zaman ifade ettiğimiz misyonumuz çerçevesinde akademik birikimimizi şehirle, bölgeyle ve kamu kurumlarıyla stratejik iş birlikleri temelinde buluşturmak amacını bu konuda da yerine getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Bilgiyle Toplumu Dönüştüren Bir Aktör Rolü Üstlenmeyi Sürdüreceğiz İzmir’in stratejik gelişimine akademik anlamda sundukları katkılara dikkat çeken Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün bilgiyle toplumu dönüştüren projeleri gençlerle birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İzmir’in stratejik gelişimine akademik katkı sunma amacıyla İKÇÜ, ÜNİDES iş birliği çerçevesinde hem öğrenci hem de akademisyen düzeyinde saha temelli projelere öncülük etmeye devam edeceğiz. Misyonumuz doğrultusunda yalnızca bilgi üreten değil, aynı zamanda bilgiyle toplumu dönüştüren bir aktör rolü üstlenmeyi sürdüreceğiz. ÜNİDES ile kurduğumuz bu güçlü bağ kamu yararına çalışan, toplumla entegre bir yükseköğretim kurumu olma hedefimize de somut katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda üniversitemiz Kariyer Topluluğu, ÜNİDES Projesi kapsamında bu Kariyer Zirvesi’ni düzenliyor. Zirvede; kamu, özel sektör ve girişimcilik dünyasından uzmanlar öğrencilerle buluşacak; ilham verici konuşmalar ile kariyer farkındalığının artırılacağını umuyorum. Gerçekleştirilecek olan gerçek mülakat ile istihdam ve iş imkânı sağlanacaktır. Etkinliğimiz, fakülteler arası etkileşimi güçlendirmenin yanı sıra akademi-sektör iş birliğine de katkı sağlayacaktır. Etkinlik kapsamında ağırlıklı olarak üniversitemizin lisans öğrencileri, çevre üniversitelerden öğrenci toplulukları ve mezunlar bu zirvenin hedef kitlesi. Ben bu buluşmanın öğrencilerimize önemli katkılarda bulunacağına inanıyor, başta bu projeye büyük emek veren Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu olmak üzere emeği geçenlere kalbi şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Sosyal Sorumluluk Üstlenen Bireyler Olmayı Hedefliyoruz Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, iş dünyası temsilcileri ile öğrencilerin bir araya gelmesinin önemini vurguladığı konuşmasında üniversiteyi sadece dersler ile geçirmenin yeterli olmadığının farkında olarak projeler ürettiklerini söyledi. Çitlenbik, “Öncelikle, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kariyer Topluluğu olarak bu anlamlı günde bizlerle olduğunuz için hepinize gönülden teşekkür ediyorum. Bizler Kariyer Topluluğu olarak, üniversite yıllarını yalnızca derslerle sınırlı bırakmadan; sektörlerle temas kuran, kendini geliştiren, sosyal sorumluluk üstlenen bireyler olmayı hedefliyoruz. Bu anlamda, bugün burada bulunan iş dünyasının değerli temsilcileri ve konuşmacılarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onların yol göstericiliği, biz gençlerin geleceğine yön veriyor. Bizlere ilham vermek üzere bulunan, gençliğin en güçlü destekçilerinden biri olan Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na en derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Sayın Bakanım, gençlere inancınız, yanımızda duruşunuz ve bugün burada bulunarak bizlere gösterdiğiniz yakın ilgi, bizim için yalnızca bir destek değil; aynı zamanda bir motivasyon kaynağı, bir güç kaynağıdır. Bugün sizi aramızda görmek, bizler için büyük bir mutluluk ve onur” dedi ve Başta Rektör Köse olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti. Söyleşi sonunda İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu beraberindeki protokol, ÜNİDES kapsamında destek alan İKÇÜ’lü topluluk stantlarının yer aldığı fuaye alanını ziyaret ederek projelerini dinledi, öğrencilerle fotoğraf çektirdi. -
12.05.2025
TEDxİKÇÜ ile İKÇÜ’de Yıldızlar Geçidi
İlham verici insanların hikâyelerini, “Paylaşmaya değer fikirler” sloganıyla toplumla buluşturan TED (Technology, Entertainment, Design), TEDxİKÇÜ lisansıyla İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesindeki ilk etkinliğini gençlerle buluşturdu. TEDx resmi onayıyla, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Koordinatörü Doç. Dr. Yeliz Doğru'nun öncülüğünde, organizatör Emre Elmacı ve organizasyon koordinatörü Beyza Deveci iş birliğiyle "Kuyruklu Yıldız" temasıyla düzenlenen buluşmada, alanında uzman konuşmacılar öğrencilerle bir araya gelerek fikirlerini ve ilham veren hikâyelerini paylaştı “İz Bırak, Keşfet ve Parla” sloganıyla ilki düzenlenen TEDxİKÇÜ’ye öğrenciler, yoğun ilgi gösterirken; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Sanat ve Tasarım Fakültesi Prof. Dr. Oğuz Dilmaç, SKS Başkanı ve Etkinlik Koordinatörü Doç. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Bütün Aşamaları Öğrencilerimiz Organize Etti Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “TEDx’in ana amaçlarından biri; hata yapmaktan korkmamak ve onlardan yeni bir şeyler öğrenmektir. Girişimcilik, hataları sahiplenmeyi ve bu hatalardan ders çıkararak, güç alarak ilerlemeyi gerektirir. Eğer bir girişimci olacaksanız, yaptığınız hatalardan öğrenip yolunuza devam edebilmelisiniz. Başarılı girişimciler, hatalarına sahip çıkan ve onları düzelten kişilerdir. Girişimcilikte başarı için öğrenmek çok önemli. Bizim öğrencilerimiz bu tür organizasyonlarda sorumluluk ve risk almalılar. Sizler ilk organizasyonda önemli sorumluluklar aldınız. Bundan sonra da almalı ve hata yapmaktan korkmamalısınız. Unutmayın, bu bizim ilk TEDx organizasyonumuzdu ve bütün aşamaları öğrencilerimiz organize etti. Bu sadece bir başlangıç. Bugün salonu dolduran sizler arasından, gelecekte çok başarılı girişimciler ve organizatörler çıkacak” dedi. Türkiye’nin Parlayan Yıldızları İKÇÜ’den Çıkacak Etkinliğin başlangıcında TEDxİKÇÜ ekibine neden “Kuyruklu Yıldız” temasını seçtiklerini sorduğunda, almış olduğu yanıttan çok etkilendiğini dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Evet, milyarlarca yıldız var ama kuyruklu yıldızlar nadir yani onların sayısı çok az. Türkiye’nin parlayan kişilere ve kişiliklere ihtiyacı var. Emin olun, bu kişilikler İKÇÜ’den çıkacak. Bizler, İKÇÜ olarak, buradan gerçekten büyük yıldızlar çıkaracağımıza inanıyoruz. TEDx zaten yapısı gereği, ilham veren hikâyeleri ve başarıları önümüze getiriyor. Buradan alacağınız dersler, belki de hayatınızı değiştirecek, size bir vizyon kazandıracak” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Yasin Bulduklu organizasyon ekibine, katılımcılara, TEDxİKÇÜ kapsamında deneyimlerini paylaşacak olan konuşmacılara ve sponsorlara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. Gençlerin ‘İz Bırakma’ Cesaretine Katkı Sunduk İnovasyondan, bilime, sanata alanında yıldızlaşan isimlerin katıldığı, dünyanın en prestijli organizasyonlardan birini İKÇÜ’ye taşımanın heyecanını yaşadıklarını belirten Başkan Doğru, “Etkinliğimizin teması: “Kuyruklu Yıldız – İz Bırak, Keşfet ve Parla.” Biliyorum ki her birinizin içinde keşfedilmeyi bekleyen değerli fikirler var. Belki de az sonra kıymetli konuşmacılarımızdan birinin söylediği bir cümle, bir bakış ya da yaşanan küçük bir an, sizin o yolculuğa çıkmanızı sağlayan bir kıvılcım olacak. Bugün yaklaşık 6 saat sürecek bu etkinlik için sevgili öğrencilerimiz, TEDx ekibimiz, büyük bir özveriyle aylardır gece gündüz çalıştılar. Bizler de bu yolculukta onların yanında olmaktan, gençlerimizin “iz bırakma” cesaretine katkı sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sözü daha fazla uzatmadan, bugünün hepiniz için ilham dolu, keşiflerle dolu ve unutulmaz bir deneyim olmasını diliyorum” diye konuştu. İlham Veren Bir Yolculuk: TEDxİKÇÜ Etkinliğin resmi organizatörü Emre Elmacı ise, “Aralıksız, tam 3 aydır gecesini gündüzüne katan TEDxİKÇÜ ekibi olarak emeklerimizin karşılığını aldığımız bugün, hem mutlu hem de gururluyuz. Çünkü, büyük başarılara imza atmak, hedefi yüksek olan insanların idealidir. Oscar Wilde’ın çok sevdiğim bir sözü vardır: “Kendin ol; diğer herkes çoktan kapılmış”. Bu söz, yalnızca kişisel yolculuğumda değil, aynı zamanda etkinliğimizin teması için de büyük bir anlam taşıyor. Bugün, bu koltuklarda oturan herkes, kendi hayatına dair bir iz bırakacak. Etkinliğimizin resmi lisansını aldığımız günden beri yanımda olan kıymetli organizasyon koordinatörü Beyza Deveci’ye ve hayalimize gönülden inanan TEDxİKÇÜ halkla ilişkiler ekip lideri Melisa Açar’a teşekkür etmek istiyorum. Bugün, hayalimizin gerçeğe dönüştüğünü görmek tarif edilmez bir mutluluk. Üniversitemizin bize sunduğu imkânlar ve sağladığı destekler için başta rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve tüm üniversite üst yönetimine teşekkür ederim. Her zaman arkamda olduğunu hissettiren ve etkinlik için elinden geleni, hatta fazlasını yapan İKÇÜ SKS ailesine de teşekkür ederim. Bizleri yüreklendiren değerli sponsorlarımıza da bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum. Umuyorum ki bu etkinlik, sadece bugünün değil, geleceğin de ilham kaynaklarından biri olur. Hepinize keyifli ve ilham dolu bir TEDx günü diliyorum“ dedi. Eşsiz Hikâyeler, Kıymetli Paylaşımlar Etkinliğin organizasyon koordinatörü Beyza Deveci, TEDxİKÇÜ’nün başarısında emeği geçen herkese teşekkür ederken, üniversitenin sağladığı desteğin böyle anlamlı organizasyonların hayata geçirilmesinde ne denli kıymetli olduğunu vurguladı. Beyza Deveci, “Bugün, İKÇÜ’de bir ilki yaşamanın heyecanı içerisindeyiz. Bu özel günün başlangıcında yalnızca öğrenmenin değil, aynı zamanda ilham almanın ve birbirimize güç katmanın da ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim. Çok değerli konuşmacılardan dinleyeceğiniz eşsiz hikâyeler ve kıymetli paylaşımlar sizleri bekliyor. Burada olmak, yalnızca dinlemek değil, aynı zamanda birlikte düşünmek, gülmek ve keşfetmek için bir adım atmak demek. Umuyorum ki, bugün okulumuzda ilk defa gerçekleşen bu etkinlik, gelecekte bir gelenek haline gelir ve bu ilham dolu yolculuğa tekrar çıkmak için kolları sıvayan yeni öğrenciler yetişir. Başta, bize her zaman inanan ve bu doğrultuda desteğini esirgemeyen, SKS Başkanı ve Koordinatör Doç. Dr. Yeliz Doğru’ya, lisans sürecimizden itibaren her aşamada birlikte ilerlediğimiz organizatör Emre Elmacı’ya, sürecin en başından bu yana yanımda olan halkla ilişkiler ekip lideri Melisa Açar’a, gece gündüz demeden sonsuz revizeleri göğüsleyen tasarım ekibime ve Sümeyye Aslan’a gönülden teşekkür ediyorum. Ekipte yer alan herkesi tek tek sayamasam da hepinizi gerçekten çok seviyorum. Şimdi, eğer hazırsanız, artık sözde değil, eylemde ilham almanın zamanı geldi. Bu muazzam etkinliği başlatıyorum. Hepinize keyifli bir zaman dilimi dilerim” şeklinde konuştu. İKÇÜ Sahnesinde Farklı Sektörlerin Yıldızlar Geçidi Açılış konuşmalarından sonra sahne, Tan Sağtürk Akademi’nin genç dansçılarının oldu. Ardından, iletişim stratejileri ve kurumsal mutluluk kavramını bir araya getiren Gdz Elektrik Dağıtım Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Gizem Dağ sahneye çıktı. “Mutluluk Tasarımı”na dayalı özgün yaklaşımını aktaran Dağ, iş dünyasında pozitif dönüşümün nasıl mümkün olabileceğini gençlere anlattı. Müziğin birleştirici gücüne inanan orkestra şefi ve müzik direktörü Masis Aram Gözbek, sanatın hem bireysel hem de toplumsal etkisini, yenilikçi projeler üzerindeki değerlendirmelerini paylaştı. Daha sonra, sınırları cesaretiyle aşan ve ilklere imza atmanın gururunu yaşayan, Türkiye’yi birçok uluslararası yarışmada başarıyla temsil eden milli yüzücü Bengisu Avcı sahne aldı ve gençlere deneyimlerini aktardı. Selim Yuhay sahne aldı ve mimariyi medya ile buluşturarak etkinliğe katılan geniş kitleye ilham verdi. Selim Yuhay mimarlık serüvenini, televizyon deneyimini ve tasarımın yaşamla olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Medya sunuculuğu ve dijital içerik üretimi alanındaki birikimiyle tanınan İlkay Buharalı, iletişimin dijital dönüşümünü ve etkili anlatım yollarını aktardı. Etkinliğin bir sonraki aşamasında Vals, Zeybek, Tango, Latin ve Bale gibi beş farklı dans stilini bir araya getirerek izleyicileri büyüleyen ve Cumhuriyetin kültürel zenginliğini sanatla buluşturan Cumhuriyet Potporisi adlı gösteri gerçekleşti. Gösterinin ardından, gökyüzüne olan tutkusu ve ilham veren başarı hikâyesiyle Naile Sevda Varol sahneye çıktı ve pilotluk mesleğinin perde arkasını ve kadınların havacılık alanındaki yükselişini anlattı. Ardından, sahne Türk rap müziğinin tanınan isimlerinden Anıl Piyancı’nın oldu. Etkinliğin son bölümünde ise katılımcılar, TEDx Talks Back oturumuna katılarak konuşmacılarla etkileşime geçtiler. Bu bölümde, dinleyiciler görüşlerini paylaşarak, etkinlikle ilgili geri bildirimlerde bulunma imkânı buldu. Öğrenciler, etkinlik boyunca ilham verici konuşmalar sayesinde yeni bakış açıları kazanma fırsatını yakaladı. -
12.05.2025
Sektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”te
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı. -
08.05.2025
ÜBYS’de “Karar Verici” Değil “Standart Koyucu” Dönem Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı iş birliği ile organize edilen Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı Kuşadası’nda başladı. Geçtiğimiz yıl beşincisi çalıştay olarak yapılan, her geçen yıl büyüyen yapısı ile altıncısı fuar organizasyonuna dönüştürülen “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın açılış programı, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Ömer Alan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yavuz Torun, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Şakir Toprak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Yasin İnağ, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez, paydaş üniversitelerinden gelen rektörler, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen akademisyenler, idari personel, kamu ve özel sektörden bilişim teknolojileri ve bilgi yönetim sistemleri alanında çalışan üst düzey profesyonelin katılımıyla yapıldı. En Somut Başarı Örneği Programın açılışında misafirlere seslenen Rektör Prof. Dr. Köse, her yıl genişleyen bir network ağıyla UBYS’ye gösterilen teveccühün en büyük motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Ülkesi için yerli teknolojiler üreten, ortak dijital devlet altyapılarının geliştirilmesine destek olan tüm paydaş kamu kurumlarına teşekkür eden Prof. Dr. Köse, “ÜBYS konusunda çözümler üreten bir yazılımın ötesinde anlamlar ifade ediyor. En başta kamu kurumlarının bu alanda başarılı projeler yapabileceğinin en somut örneği bu proje. ÜBYS piyasada fiyat dengesini sağlayan bir mekanizma olarak da hizmet veriyor. Tüm süreçlerin merkezi bilgi işlem birimi tarafından bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlayan ÜBYS ile kamunun kaynaklarında verimliliğe katkıda bulunma gayreti gösteriyoruz. Kurumsal bilgi teknolojileri altyapısı ne kadar ortak ve standart olursa idamesi de o denli kolay ve düşük maliyetli olacaktır. Bizler her bir paydaşımızın katkısıyla kamu kaynaklarında verimliliğin sağlanabilmesi adına önemli bir sorumluluk almış bulunuyoruz. Ben her zaman söylüyorum; bu proje bir sinerji projesidir, farklı kurumların birlikte çalışarak başarılı olabileceklerinin en güzel göstergesidir” dedi. Akademi İle Bilişim Sektörünün Buluşması Tüm yükseköğretim kurumlarında bir standart oluşturma potansiyeline sahip bir yazılım olan ÜBYS’nin, bilgi teknolojisi harcamaları için de önemli bir tasarruf projesi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, fuar organizasyonu ile kamu ve özel sektör kurumlarını milli teknolojiler paydasında buluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Bilgi teknolojisi harcamalarının büyüklüğü dikkate alındığında kamu kuruluşları bütçesine getirdiği yük önemli rakamlara ulaşmaktadır ve bu türden çözümlerle kamu kaynaklarının etkililiğine katkıda bulunmak mecburiyetindeyiz. Bizler de siz paydaşlarımızla her geçen yıl büyüyen gelişen yüzüyle yenilikçi ve bütünleşik çözümler sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl ilki yapılan fuar ile akademi ile sektörü buluşturduk ve inanıyorum ki burada önemli iş birliklerine imza atılacak. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği ‘Dijital Seferberlik Dönemi’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında ÜBYS ile büyük adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada katkı veren tüm kurumlarımızın büyük emeği vardır. Özellikle Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın bu konudaki destekleri ve ortaklığı son derece önemli. Buradan başta Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürümüze, Genel Müdür Yardımcımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Maliye Bakanlığına, üniversitelerimize; başarı hikâyesini birlikte yazdığımız projenin bu noktaya gelmesinde eşsiz katkılar veren siz paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Karar Verici Değil, Standart Koyucu Dönem Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının destekleri ile 2011 yılında proje yolculuğuna başlayan İKÇÜ ÜBYS yazılımının, büyük bir başarı hikayesinin aktörü haline geldiğini ifade eden Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, öncelikli olarak hedeflenen kamuda tasarruf açısından da etkin bir verimlilik ivmesi yakalandığını vurguladı. Balcı, “Yazılımların yurtdışı kaynaklı olması ülkeler için ulusal bilgi güvenliği yönüyle oldukça önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle bu nedenle kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların oluşturulması ve kullanılması gereklidir. Bizler kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların kullanımının altını çiziyor, bu kapsamda oluşturulan projelerin sonuna kadar destekçisi oluyoruz. 2011 yılında tanıştığımız ÜBYS, süreç içinde kendini yenileyen, sürekli geliştirilebilen, kullanıcına etkin çözümler sunan yapısıyla kamuda etkin bir verimlilik sağladı. Projede yer alan kişiler değişebilir ama değişmeyen ÜBYS’nin kamu kurumlarına örnek bir proje olarak artık rüştünü ispat etmesi oldu. Tüm paydaşların desteğiyle yükselen ÜBYS, İKÇÜ için marka değeri taşıyan ‘milli bir yazılım’ haline geldi. Artık ÜBYS’nin karar verici değil, standart koyucu olduğu bir dönem başladı. Projenin başarısının arkasında başkanlığımızın desteği kadar, disiplinli, özverili, ekip ruhu gerektiren bir çalışma yapısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü süreç sorumlularının birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, projelerin verimli işleyişi açısından çok önemlidir. Basta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse Hocamız ve değerli ekibine, bu projenin oluşumunda ve gelişiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sektör temsilcileri ile networking imkanı sunan, yerli teknolojilerin gelişimini destekleyen ve akademik dünyayı iş dünyasıyla buluşturan bu fuarın bilişim ekosistemine büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye’nin Örnek Bilişim Projesi Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu da bilişim alanında kaydettiği gelişmelerle İKÇÜ’nün ihtisaslaşmayı hak eden bir yükseköğretim kurumu olduğunu kaydetti. Başkan Fendoğlu, “Çıktı; sadece bilgi ve teknoloji olarak değil, üretilen teknolojinin paylaşıma açılmasıyla yerini bulur. Üniversitelerde üretilen bilginin ve projelerin katma değer olarak sektöre aktarılması çok önemlidir. Kaynakların daha etkin ve verimli işletilmesi, kaynak israfının ve tekrar yatırımların önlenmesini teminen örnek bir yazılım olan, Başkanlığımızca desteklenen İKÇÜ ÜBYS kaynaklarını etkin kullanması ve sürekli güncellenmesi yönleriyle ülkemizin başarılı yerli bir yazılımı haline geldi. Bugün burada, 200’e yakın değerli yöneticimizin katılımını görüyorum. Bu da gelinen aşamada hedefin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Mevcutta İKÇÜ 4 önemli ulusal projeyi yönetiyor ama ÜBYS geldiği kapasite, network ağı olarak en büyüğü haline geldi, Türkiye’nin örnek projesi oldu. Başkanlık olarak projeyi desteklediğimiz için duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, emeği olan tüm personele teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. Teknolojilerin “Kullanıcısı” Değil “Üreticisi” Konumdayız Fuarla ilgi bilgi veren İKÇÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez 18’i bakanlık, 70 üniversite, 33 sektör markası yöneticileriyle birlikte 200’ü aşan katılımcıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Gelenekselleşen İKÇÜ ÜBYS buluşmalarının her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaştığını aktaran Başkan Tunçez, “Başta savunma sanayi olmak üzere sağlıktan, uzay çalışmalarına, yüksek teknoloji gerektiren projeleri birer birer hayata geçiren ülkemiz mühendisleri, bilişim de de önemli atılımlar yapmaktadır. İKÇÜ, 2022 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi” kapsamında seçilen 8 pilot üniversiteden biri olarak, dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir. İKÇÜ’lü mühendisler olarak üniversitemizde yapılan test sürecinden iç yapıda yaygınlaştırılmasına uzanan süreçte ÜBYS’ye yeni güncel modüller yazarak kurum dışı paydaşlarımızın karşısına daha geniş bir yazılım ağıyla çıktık. Bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının bilinciyle bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde 2011 yılından bu yana kendimizi sürekli geliştirdik. Ekibimizce yazılan ÜBYS’nin Yerli ve Milli olması bizler için ayrı bir gurur ve motive kaynağı oldu. İKÇÜ’ye olan teveccühleri desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen başta Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza, Bakanlığımıza, tüm paydaş kurumlarımıza minnet borçluyuz. Bundan sonra da tüm kurumların ihtiyaçlarına özel uygulama ve çözümler geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumları ile kamu- özel sektör yöneticileri, bilişim ve teknoloji firmaları ve üniversitelerden gelen üst düzey temsilcilerin katıldığı workshoplara geçildi. İki gün devam edecek “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonuna katkı sağlayacak yeni iş birliklerine olanak sağlaması bekleniyor. -
28.04.2025
İKÇÜ ve BEUN’den Uluslararası Kongre Ortaklığı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisindeki “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda, bu yıl 5’incisini düzenlediği International Artificial Intelligence and Data Science Congress (ICADA2025), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) ev sahipliğinde başladı. “Yapay Zekâ” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliğini içeren yönüyle Türkiye’de bir ilke imza atan ‘ICADA2025’ İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Bilgi Güvenliği Derneği iş birliğinde Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yapıldı. Düzenlenen resmi açılışa, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kıdemli Albay Ahmet Öztürk, il protokolü, yapay zeka ve veri bilimi alanında çalışan araştırmacılar, sanayi kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri katıldı. Bilimi Tüketen Değil Üreten Bir Yaklaşımla Mühendislik, sağlık, eğitim, hukuk, pazarlama ve finans, tekstil, şehir ve bölge planlama gibi birçok farklı alanda yapay zekanın uygulanmasına yönelik geliştirilen sistemlerin ele alınacağı kongrenin açılışında konuşan BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer üniversite olarak bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan bir yaklaşıma sahip olduklarını aktardı. Bu çerçevede ICADA2025’ ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Özölçer, “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi yürütürken özellikle teknolojik gelişim ve ülkemizin bu süreçte gerçekleştirmesi gereken adımları da öne çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Geleceğimizin en önemli iki teknolojik başlığı olan yapay zekâ ve veri bilimi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu kongre, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir biçimde Türkiye’nin lider ve teknolojik anlamda kendine yeter bir ülke olarak başrol almasını hedeflemektedir. Bu kongre kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların da yapay zekâ ve veri bilimi alanlarındaki fırsatlar kadar riskleri de odağa alarak konuyu akademik olarak, detaylı bir biçimde tartışmaya açmasını temenni ediyoruz. Bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi ise insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan yaklaşımımızla ICADA 2025-Uluslararası Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Kongresi uyarınca bu platformda ele alınacak tüm tartışma ve sunumların akademiye ve ülkemize hayırlı olmasını arzuluyorum. Bu maksatla bugün burada bizimle olma nezaketini gösteren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Derviş Karaboğa ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu hocalarıma kongrenin düzenlenmesinde iş birliği gerçekleştirdiğimiz İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yönetimine, kongre düzenleme ekibi ile tüm dünyadan sunumlarını gerçekleştirmek için kongreye katkı sunan akademisyenler ile öğrencilere teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Büyük Veri ve Yapay Zeka Yeni Bir İktidar Alanı İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da dijital çağda güvenilir yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesinde veri güvenliğinin kritik bir rol oynadığını kaydetti. Yapay zekânın, tüm disiplinlerin ilgilenmesi zorunlu olan ve çoklu bir bakışla ele alınmayı gerektiren niteliğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Yapay zekâ, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Gelinen noktada veriye dayalı biçimde karar almayanlar ve teknolojiyi sadece fayda-zarar odaklı tartışanlar hâkim değil tabi olurlar. Küresel rekabette öne çıkmanın öncül unsuru artık kodları belirlemekten geçiyor ve yapay zekânın gelinen noktada yeni bir iktidar biçimi olduğu son dönem deneyimleriyle kanıtlanmış durumda. Bu nedenle yapay zekanın nasıl kullanıldığı sorusu teknolojik boyutun ötesindedir ve artık milli güvenlik meselesi ve bağımsızlık sorunudur. Ülkemizin son dönemde teknoloji ve bilişim alanında attığı önemli stratejik adımlar dikkate alındığında bu alanda da baş aktör olabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi sürekli değişen ve dinamik yapıdaki bu alanda da öncü konuma öykünebiliriz. Bunun için algoritmalara dayalı stratejilere odaklanmalıyız ve kuralları belirleyen rolü elimizde tutmalıyız” dedi. Ülkemiz Akademisine Önemli Görevler Düşüyor ‘Yapay zekâ insan zekasının bir alternatifi değil, ancak tamamlayıcısı olabilir’ diyerek insan geliştiricinin düşünceliliğinin ve uzmanlığının yerini alamayacağını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Ülkemizde üniversiteler bu konularda daha fazla sorumluluk almalı. Sorumluluk alırken akademi ile uygulayıcıların birlikte çalışmasına ihtiyaç var. Yine politika oluşturulmasında ülkemiz akademisine önemli görevler düşüyor. Birlikte oluşturulan bir strateji çerçevesinde değişimin yönetilmesine ihtiyaç var. Bu yıl beşincisini yaptığımız bu kongrenin zihinsel dönüşüme ve ortak çalışma kültürüne katkı yapmasını diliyorum. Ortak çalışma kültürü diyorum ki mevcut kongre esasen mükemmel bir iş birliğinin sonucu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ortaklığında, farklı üniversitelerden akademisyenlerin birlikte çabası ile bu organizasyon yapıldı. Emek yoğun bir süreç ile alanında önemli siz akademisyenleri bir araya getirebilmek ancak ve sadece birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi ile mümkün olabilirdi. Ben, bu mükemmel organizasyon ve içten ev sahiplikleri için Bülent Ecevit Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Hocama ve onun şahsında organizasyon ekibine, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ve diğer üniversitelerden organizasyona katkı veren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Başarılı bir kongre diliyor saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizde Bir İlk İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu yapay zekâ, veri bilimi ve siber güvenlik temalarının önemine değindi. “Yapay Zeka” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliği içinde olmasının ülkemizde bir ilk olması yönüyle büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Alaybeyoğlu, YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Erol Övar’ın “yapay zekâyı üretmekle alakalı Türkiye'de üniversitelerin önünde çok önemli bir ödev bulunduğuna” dair sözleri ile çizmiş olduğu yol haritası doğrultusunda, biz de İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak ülkemizin yapay zeka alanında gelişim sürecine çalışmalarımızla katkı sağlamaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Amerika'dan Filipinler’e kadar uzanan birçok farklı ülke ve üniversitelerden bilimsel çalışmaların sunulacağı kongremize desteklerinden dolayı başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere davetli Konuşmacılarımız Sayın Prof.Dr. Derviş Karaboğa’ya, Sayın Prof.Dr. Tülay Yıldırım’a, Sayın Prof.Dr. Sabina Barakovıc’e, Sayın Prof.Dr. Bijan Najaf’a, Sayın Prof.Dr. Kunal Mankodiya’ya, Sayın Doç.Dr. Ali Turab’a, panelist konuşmacılarımıza, büyük bir heyecanla çalışan düzenleme kurulu ekibimize ve katkılarından dolayı sponsorlarımıza çok teşekkür eder, verimli bir kongre olmasını dilerim” dedi. Fırsat ve Riskleri Geniş Bir Katılımla Değerlendirme İmkânı BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekâ ve veri bilimi alanlarının geleceğin en önemli teknolojik gelişim alanları olduğunu ve bu alanlarda gerçekleştirilecek çalışmaların fırsatlar barındırdığı kadar büyük riskler de içerdiğini ifade ederek kongrenin gerçekleştirilmesinde bu fırsat ve riskleri geniş bir katılımla değerlendirme motivasyonunun başat unsur olduğunu belirtti. Kongre çıktılarının Türkiye’nin ilgili alanlardaki çalışmalarına akademik açıdan katkı sunmasını temenni ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çakır, kongrenin düzenlenmesi hususunda göstermiş olduğu büyük katkılarından dolayı BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından kongrenin ilk sunumunu gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, sunumuna başlamadan önce YÖK tarafından kurulan bilimsel bilginin topluma yayılması için Bilim İletişimi Ofislerinin önemine değindi ve halkın anlayabileceği bir dille yapılan 'Bilim Kafe' etkinlikleri vesilesiyle akademisyenler ile vatandaşların buluşarak bilimsel konuları paylaşılacağı etkinliklerin artacağını vurguladı. Ardından yapay zekânın temelini oluşturan yapay sinir ağları ve yapay zekâ sistemlerinin daha iyi sonuçlar üretmesi için kullanılan optimizasyon algoritmalarından bahseden Prof. Dr. Derviş Karaboğa, bu sistemlerde zaman zaman karşılaşılan önyargı problemlerine dikkat çekti. Kongre açılışının ikinci sunumunu gerçekleştiren Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Yıldırım ise “veri bilimi” ve “büyük veri” kavramlarına değinerek, verilerin güçlü yanlarından bahsetti ve GDPR gibi veri koruma yasalarının önemine dikkat çekti. İki gün devam edecek ICADA 2025’in açılış töreni, teşekkür belgesi takdiminin ardından gerçekleştirilen fotoğraf çekimi ile son buldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Havelsan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu USOM gibi kurumlar ile ulusal ve uluslararası üniversitelerden konuk bilim insanlarının yer aldığı kongre, hibrit oturumlarla tamamlanacak. -
21.04.2025
Bakay Hoca İçin Anma Programı
Kalp krizi sonucu 55 yaşında yaşamını yitiren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay için eşi, çocuğu, ailesi, yakın dostları, akademisyen arkadaşları, sevenleri ve öğrencilerinin de katıldığı anma programı düzenlendi. Geçtiğimiz ay geçirdiği ani kalp krizinin sonucu yaşamını yitiren ve sevenlerini yasa boğan Bakay Hoca’nın anılarını yad etmek için düzenlenen programı, şehir dışı programı nedeniyle katılamayan Rektör Prof. Dr. Köse’yi vekalaten Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin yanı sıra, konuk üniversitelerden gelen akademisyenler, Milli Eğitim Bakanlığında birlikte çalıştığı mesai arkadaşları, eğitimciler, akademik ve idari personel ile öğrenciler takip etti. Program, İlahiyat Fakültesinden Dr. Öğr.Üyesi İhsan Sütşurup’un okuduğu Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başladı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üniversiteye gelişi ile birlikte olan tanışmalarından koordinatörlük görevine uzanan süreçte birçok anıyı paylaştıklarını aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, insani yönünün dışında güçlü akademik donanımı, proje adamı yönüyle de Bakay’ın İKÇÜ’nün uluslararasılaşma misyonuna kazanımlarının rekor seviyelere ulaştığını söyledi. Bulduklu, “İnanılmaz bir insandı. O’nun göreve başlamasıyla İKÇÜ’nün fonlardan aldığı pay, 12 kat arttı. 20 bilim haberi yaptıysak 15’i Bakay Hoca’nın içinde olduğu bir proje haberidir mutlaka. Emin Hoca başarılı bir akademik hayatının yanında çok iyi bir insandı. Sanki kırkı yıldır tanıyormuşum gibi. Çok arıyoruz kendisini, çok özlüyoruz. Mizahi yönü çok güçlüydü. Ölümü de keşke şaka olsaydı. Çok şey var ona dair. Kimseye karşı kötü düşünmezdi. O’nun lafıdır, ‘Öyle demeyelim abi’ derdi. Hepimizin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun. Dualarımız onunla olsun” Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan ise toprak ve deniz aşığı yakın dostu Bakay Hoca’yı kaybetmenin derin yası içinde olduğunu kaydetti. Şiir ortak paydasında başlayan dostluklarının her anlamda karşılıklı abi-kardeş ilişkisine dönüştüğünü paylaşan Prof. Dr. Doğan, Bakay’ın çok sevdiği Abdurrahim Karakoç’un ‘incitme’ dizileriyle seslendi: “Sensiz bir yanımız hep eksik kalacak. Cuma günleri kim kontrol edecek bizleri? Kimin yanına gideceğiz, kime dökeceğiz içimizi, kim koşacak imdadımıza en sıkıntılı zamanlarda? Kim teselli edecek? Yoksun öyle mi bundan sonra sabah çaylarında Emin Abi? Öyle demeyelim abi. Ama öyle’ler bitti mi artık? O yakını da uzağı hiç incitmedi. ‘Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana. Hakkı geçer halkın sana. Gücenmesin yakın sana. Uzak senden incinmesin...” O kadar çok anı biriktirdik ki birlikte…Kendisi göçünü toplayıp gitti, bize güzel anılarını bıraktı. İyi ki tanıdım seni, unutmayacağız, unutturmayacağız, Ruhun şâd, mekanın cennet olsun güzel insan” dedi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Sevtap Ünal da konuşmasında başarılarla dolu eğitmenlik hayatı vesilesiyle fakültenin birçok başarıya imza attığını kaydetti.Ünal, "Çalışkanlık, disiplinle ilgili sayısız ödüle sahipti. 2016’da üniversitemize geldi. Kısa sürede çok değerli, inanılmaz katkılar sağladı. Öğrencilerine kendini adadı. Dönem tatilinde ders yapan biriydi. Çok yardımseverdi. Gençleri çok severdi. ‘Hepsi çok pırıl pırıl ve öğrencilerle vakit geçirmekten çok mutlu oluyorum’ derdi. Başkalarının başarıyla mutlu olan, yüce gönüllü bir insandı. İnanılmaz çalışkan bir insandı. Yarım kalan hiçbir işi olmazdı. Bakay Hocadan hem akademisyen hem de insan olarak çok şeyler öğrendik. Biz kendisini tanımaktan, birlikte çalışmaktan, dostu olmaktan mutlu olduk. Dostluğuna paha biçilemez, anlatmaya kelimeler yetmez. Boşluğu asla doldurulamaz. Güven,samimiyet, dürüstlük onu en iyi anlatan erdemlerdir. O’nu tanımaktan gurur duydum. Seneyi devriyesinde İİBF Dergimiz için özel sayımız olacak hepinizden bu konuda desteklerinizi bekliyoruz” diye konuştu. İİBF Öğretim Üyesi Cihannuma Ekonomik Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu da proje vesilesiyle olan tanışıklığından bahsettiği konuşmasında yurt dışına çıkmadan önce paylaştıkları akademik yolculuğu anlattı. Prof. Dr. Burmaoğlu, “Kendisiyle bir projeye başladık. Proje geçince birlikte İtalya’daki toplantıya gittik. İtalya’daki toplantıdaki haline, tavrına bilgisine hayran oldum Bizim fakültemizde böyle bir hoca varmış, hemen yanı basımızdaymış biz ulaşamamışız, farkına bile varmamışız, çok pişman oldum. İtalya’dan dönüşte bunu ona anlattım dedim ki gerçekten şu an çok sinirliyim. Biz seni üniversitede niye böyle bıraktık çok üzüldüm. Sonrasında Rektör Hocamız, Yasin Hocamız ile görüştüm. Eğitmenlik hayatında yaşadığı kırgınlıklar vardı. Bu işlere beni sokuyorsun ama sonra hep beraber üzüleceğiz dedi. İşin içinde birazcık üniversite, devlet deyince aslında Emin Hoca ikna edilebilir bir hoca. Kırgızistan görevine gidince sanki yalnız bırakmışım gibi üzüldüm aslında. Kırgızistan’dayken O’nun sayesinde hep iletişimde olduk. Iletişimi hiçbir zaman koparmadı hep devam ettirdi ve aslında buraya döndüğümde gördüm ki yönetim ekibiyle inanılmaz uyum sağlamış harika iş çıkartıyor. Motivasyonu yerinde ve açık söyleyeyim kendini bulmuştu. Uzaktan da olsak birlikte çalıştık. İyi ki birlikte çalıştık, hiçbir zaman unutmayacağız” şeklinde konuştu. Merhum Bakay ile birçok AB projesine imza atan Turizm Fakültesi Seyahat İşletmeciliği Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Volkan Altıntaş da baş sağlığı dileyerek başladığı konuşmasında Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay’ın vizyonundan istifade etmekten duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof.Dr. Volkan Altıntaş,” Emin hocanın yokluğu bizim için birer boşluk ancak onun bıraktığı izler, ortaya koyduğu vizyon birer kazanımdır. Göreve ilk başladığı günden bu yana üniversitemiz ve fakültelerimiz için uluslararası anlaşmaların yapılmasını sağlayan, uluslararası ağımızı güçlendiren çok değerli bir hocamdı. Fakültemize, üniversitemize katkıda bulunduğu için kendisine minnettarım. Son defa Erasmus seyahatini benimle geçirmesi benim için oldukça anlamlı. Yaklaşık 15-16 saat süren uzun bir yolculuğa çıkmıştık. O uzun seyahatte yakından tanıma fırsatı bulduğum Emin Hoca ile çok farklı iş birliklerine imza attıktan sonra farklı projeleri daha yapacaktık. Nasip olmadı. Hayatım boyunca unutamayacağım çok değerli bir insan olduğunu söylemek istiyorum” diye konuştu. Merhum Bakay’ın akademik danışmanı olan Dokuz Eylül Üniversitesinden Emekli Öğretim Üyesi Prof.Dr. Reşide Kabadayı da yaşadığı derin üzüntüyü “O benim arkadaşımdı o benim öğrencim değildi kendisini çok özlüyorum” şeklinde ifade etti. Öğrenciliğinin dışında kendisine olan hürmetini, saygısını, yardımını hiçbir zaman esirgemediğini ifade eden Prof.Dr. Reşide Kabadayı, “Uzun vadede Emin ile arkadaş olduk, ben ona yardım ettim o bana yardım etti. Ama en çok özellikle emekli olduktan sonra o bana yardım etti. Ne zaman zorda kalsam ne zaman sıkışsam hep Emin’e başvurdum. O her bayram her yılbaşı beni önce telefonla arayıp o günlerimi kutlayan değerli bir öğrencimdi. O gerek öğretmenliğinde gerek eğitim yöneticiliğinde çok başarılı oldu. Bilim insanı olarak çok başarılıydı, bir bilim insanının sahip olması gereken özelliklere sahipti. Meslek hayatında çok iyi bir insandı, özel hayatında da öyleydi, ahlaklıydı, yardım severdi, iyilik severdi. Emin’in dogmaları yoktu, esnekti, dayatmazdı. Aynı zamanda tevazu sahibiydi, övündüğünü hiç ama hiç bir zaman görmedim. Kendisini çok özlüyorum beni dinlediğiniz için teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Yüksel Deniz Arıkan’da Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay ile olan 30 yıllık dostluğundan bahsederek kaybından duyduğu acıyı ifade etti. Doç. Dr. Arıkan, “Hayatımdaki en zor anlardan biri onun aramızdan ayrıldıktan sonraki ilk dersimdi. Bu dersi O’na atfetmiştim, benim için zor olmuştu. Sizler onu üniversite perspektifinden tanıyorsunuz. Yaklaşık 30 yıla varan bir arkadaşlıkla, O’nu tanıyan biri olarak anlatmak isterim ki; ikimizin de hocası bizi odasına çağırırdı. Siz ikiniz çok iyi arkadaş olacaksınız dedi ve öyle de oldu. Yıllarca ayrılmadık, çocuklarımız oldu. Çok çalıştık, birlikte şehirler gezdik, birlikte türküler söyledik. Genç yaşta aramızda ayrıldı. Bir abi, bir kardeşimi kaybettim. Mekânın cennet olsun” dedi. Merhum Bakay’ın anısını yad etmek isteyenlerin söz aldığı ve oluşturulan anı defterine Bakay anısına duyguların paylaşıldığı program çerçevesinde ayrıca Merkez Kampüs alanında pilav ve lokma dağıtıldı. -
08.04.2025
İyi Bayramlar İKÇÜ
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ailesi, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı bayramlaşma töreninde bir araya geldi. Akademik ve idari personeli makamında ağırlayan Prof. Dr. Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi. Bayramlaşmada, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Muhsin Akbaş, Prof.Dr. Süleyman Akbulut, Prof.Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ile idari personel, birlik ve beraberlik temennisiyle bayramlaştı. Bir bayramı daha karşılamanın mutluluk ve heyecanını paylaştıklarını söyleyen Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, bayramların millî değerlerimizin, aile bağlarımızın canlı tutulmasına ve güçlendirilmesine vesile olduğunu söyledi. Bu özel günlerde sosyal yardımlaşma ve dayanışma geleneğinin en güzel örneklerinin sergilendiğini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Ramazan, kardeşliktir, yardımlaşmaktır, paylaşmaktır. Gönül birliğimizi, sevgi, muhabbet iklimini pekiştiren ulvî bir atmosferdir. Akademik ve idari personeli, öğrencileri ve mezunlarıyla İKÇÜ büyük ve güçlü bir ailedir. İKÇÜ olarak ülkemizin gönül birliğine, yarınlarına değer katmaya, gelişmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Ramazan Bayramının tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum. Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum” dedi. -
25.03.2025
MÜDEK Ekibi İKÇÜ’de
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, eğitim ve öğretim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda tescili için başvurduğu, uluslararası kuruluşlar (EUR-ACE ve Washington Accord) tarafından tanınan Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu (MÜDEK) tarafından değerlendirmeye alındı. Değerlendirme, MÜDEK kurucu üyesi Doç. Dr. Erbil Payzın'ın takım başkanlığında; takım eş başkanı Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof. Dr. Deniz Dölgen, Biyomedikal Mühendisliği asil değerlendirici İzmir Ekonomi Üniversitesinden Prof. Dr.Fazilet Vardar, eş değerlendirici Dr. Özlem Birgül, Elektrik-Elektronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Sadettin Özyazıcı, Harita Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Hande Demirel, eş değerlendirici İstanbul Atlas Üniversitesinden Prof. Dr. Vahap Engin Gülal, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden Prof. Dr. Tahir Çelik, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) eş değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Doç. Dr. Reşat Atalay Oyguç, Mekatronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Dr. Türker Güdü, eş değerlendirici Çankaya Üniversitesinden Doç.Dr. Ülkü Ece Aylı, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İskenderun Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Gürel Çam, eş değerlendirici Gaziantep Üniversitesinden Doç. Dr. Derya Kapusuz Yavuz ile öğrenci değerlendirici İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Abdullah Önen’den oluşan ekip tarafından yapıldı. Daha Nitelikli Mühendisler Yetiştirilmesi İçin Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar’ın refakatinde, Doç. Dr. Erbil Payzın başkanlığındaki ekip, akredite çalışmalarının değerlendirmelerde bulunmak amacıyla Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Fakülte Sekreteri Süleyman Ayer ile bölüm başkanlarının da hazır bulunduğu ziyarette, süreçle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Payzın, MÜDEK’in Türkiye'deki mühendislik eğitimi kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, daha nitelikli mühendisler yetiştirilmesi için faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu söyledi. Doç. Dr.Erbil Payzın, “ İKÇÜ ziyaretimizin verimli geçmesi için büyük çaba harcayan başta Rektör Prof. Dr. Köse olmak üzere tüm yönetim ve dekanlık ekibine, toplantı, görüşme ve ziyaretlerde bilgi ve görüşlerini samimiyetle paylaşan akademik ve idari personel ile öğrencilere takımım adına teşekkür ederim” diye konuştu. Eğitim Kalitesinin İyileştirilmesinde Dış Değerlendirme Çok Önemli Doç. Dr. Payzın’ın ardından söz alan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de MÜDEK tarafından yapılan ziyaretin oldukça değerli olduğunu belirterek akreditasyon süreci ile ilgili yapılan her çalışmanın üzerinde hassasiyetle durduklarını kaydetti. Tüm akademik programların kalite ve akreditasyon çalışmalarının destekçisi olduklarını ve farklı kurumlarca yapılan dış değerlendirmelerin kuruma bir ayna tutma işlevi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, sürekli iyileştirme gayesinde olan kurumlar için, gelişmeye açık yönlerine üçüncü bir göz tarafından bakılmasının eksiklik değil fırsat yarattığını aktardı. Prof. Dr. Köse, “Kuruluşundan itibaren eğitim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olmasını esas almış bir İKÇÜ olarak tüm programların akreditasyonlarını alma hedefimiz üzerinde yoğunlaştık. Yükseköğretim kalite kültürünün oluşturulması adına İKÇÜ’nün payına ne düşüyorsa yapmanın peşindeyiz. Eğitim kalitesinin iyileştirilmesinde dış paydaşların da önemli bir rolünün olduğu aşikardır. Değerlendirme süreci kapsamında sunulan geri bildirimlerin, MMF’nin akreditasyon yolculuğunda yönlendirici olmasını ve katkı sağlamasını temenni ediyorum” dedi. Toplantı değerlendirme takımına teşekkür belgesi takdimi ile sona erdi. -
19.03.2025
Geleceğin Şefleri Ceketlerini Giydi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri için “Geleneksel Ceket Giydirme Töreni" düzenledi. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde yapılan töreni, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri takip etti. Yıldızı Parlayan Bir Meslek Grubunun Temsilcileri Mesleki yolculuklarında önemli bir dönüm noktası olan ceket giyme töreninde öğrencilerin ve ailelerinin sevincini paylaşmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’lü şeflerin mezun olduktan sonra Türk mutfağını dünyaya tanıtacak başarılı birer elçi olacaklarından emin olduklarını ifade etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Günümüzde gastronomi, basit yeme-içme ihtiyaçlarının çok ötesinde sosyal bir anlam kazanarak bir sanat ve bilim dalı olarak yerini almıştır. Gastronomi eğitiminin büyük bir yoğunluğunun mutfak eğitiminden geçtiğini görmekteyiz. Mutfak kavramı aslında bir arada olmayı, yardımlaşmayı, çok yönlü bir etkileşimi de simgeler. Diğer taraftan o toplumun kültürel değerlerini içerisinde barındırır. Coğrafya, kültür, yetiştirilen ürünler ve uygulanan pişirme teknikleri bir bölgenin mutfak kültürünü şekillendirmektedir. Tüm bu önemli kavramları barındıran günümüzde yıldızı oldukça parlayan bir meslek grubunun temsilcileri, turizm sektörünün vazgeçilmez bileşenleri olarak seçtiğiniz branşlarda, binlerce yıllık köklü geçmişiyle dünyanın en lezzetli mutfaklarından biri olan Türk mutfağının dünyaya tanıtılmasına çok değerli katkılar sunacağınıza yürekten inanıyorum” diye konuştu. Sektörde İsmi Başarıyla Telaffuz Edilen Bir Noktada Turizm fakültesinin kuruluşundan bu yana sektörle iç içe olduğunu, öğrencilerinin mezun olmadan sektöre giriş yaptığını aktaran Prof. Dr. Bulduklu, turizm endüstrisi, üniversite iş birliğini güçlendiren, İKÇÜ’lü öğrencileri sektör temsilcileriyle buluşturarak istihdam olanaklarını zenginleştiren etkinlikleri hayata geçirdiklerini hatırlattı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan ve geleneksel hale gelen Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusunu geçtiğimiz günlerde düzenledik. Artık sektörde ismi başarıyla telaffuz edilen bir noktaya geldik. Bunda emekleri olan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde YÖK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı. Bu çerçevede belirlenen 7 üniversiteden biri İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi oldu. Bu öğrencilerimiz önümüzdeki süreçte büyük bir fark yaratacak” dedi. Mutfak, Sonsuz Bir Keşif Alanı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de gastronomi ve mutfak sanatlarının kültür, sanat ve bir tutku olduğunu ifade ettiği konuşmasında, İKÇÜ’lü öğrencilerin geleceğin başarılı şefleri, gastronomi uzmanları ve mutfak sanatçıları olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Güler, “Bugün giyeceğiniz bu ceketler, sadece birer kıyafet değil, aynı zamanda birer sembol. Bu ceketler, sizlere mesleğinize olan saygınızı, disiplininizi, yaratıcılığınızı ve özverinizi hatırlatacak. Aynı zamanda, bu ceketler, sizlere İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesinin bir parçası olduğunuzu ve her zaman arkanızda olduğumuzu hatırlatacak. Unutmayın ki, başarıya giden yolculukta en önemli pusula, tutkunuzdur. Mutfak, sonsuz bir keşif alanı, sürekli öğrenme ve gelişme gerektiren bir sanat dalıdır. Bu yolculukta, karşınıza çıkacak zorluklar sizi yıldırmasın, aksine daha da güçlendirsin. Her zaman yeniliklere açık olun, yaratıcılığınızı serbest bırakın ve kendi özgün tarzınızı yaratın. Bu özel gününüzde, sizlere başarılar diliyorum. Umarım, bu ceketler size şans getirir ve hayallerinize ulaşmanızda size yol gösterir” dedi. Toplumumuza Ve İnsanlığa Hizmet Etmeğe Devam Edecekler Gastronomi alanına verilen önemin tüm dünyada her geçen gün arttığına dikkat çeken Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, özellikle Türk Mutfağının sahip olduğu zenginlik ve bilinirliğin, önümüzdeki yıllarda dünya mutfakları içerisinde daha fazla ön plana çıkacağının ifade edildiğini kaydetti. Bu haliyle öğrencileri bekleyen çok zengin kariyer olanakları olduğunu aktaran Prof. Dr. Akbaba, “Turizm istatistikleri içerisinde gastronominin aldığı pay hızla artmaktadır. 2021 yılında 5.1 milyar dolar seviyesinde olduğu belirtilen gastronomi turizminin son 3 yılda 18 milyar dolara ulaştığı, 2025 yılında ise bu rakamın 25 milyar dolar olacağı ön görülmektedir. Özellikle son yıllarda şahit olduğumuz gelişmeler ve geleceğe yönelik projeksiyonlar, insan sağlığı, gıdaya erişim, küresel ısınma, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik gibi yaşamsal öneme sahip gelişmeler mesleğinizin önemini daha da belirginleştirmektedir. Öğrencilerimiz bu ceketleri giyerek başladıkları yolda, mezun olduktan sonra da üstlendikleri sorumlukları yerine getirecek, değerlerimizi temsil edecek, toplumumuza ve insanlığa hizmet etmeğe devam edeceklerdir. Bu keyifli yolculuğun ilk adımında öğrencilerimizin yanında olduğumuz için çok mutlu ve heyecanlıyız. Ancak şunu da vurgulamak isterim ki, sadece bugün veya öğrenimleri sırasında değil, mezuniyetleri sonrasında da her zaman öğrencilerimizin yanında ve arkalarında olacağız, onlarla birlikte yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından bölüm öğrencisi 85 öğrenciye, törene katılan protokol tarafından ceketleri giydirilirken; aileleri de bu mutlu ve heyecanlı anlara tanıklık etti. -
17.03.2025
İKÇÜ 7 Pilot Üniversite Arasında
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesinin her yıl düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan, her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek geleneksel hale gelen Kariyer Günleri, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapıldı.Onlarca firmanın stant açtığı kariyer buluşmasına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Genel Sekreter Nurettin Memur, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Önemli Bir Boşluğu Dolduruyor Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Bugün, bizler için önemli bir gün. Turizm Fakültesi, üniversitemizin gerçekten en güçlü fakültelerinden bir tanesi. Gelenekselleşen Turizm Fakültesi Kariyer Günlerine her geçen yıl hem sektörün ilgisinin arttığını hem de gençlerin ilgisinin yoğunlaştığını görebiliyorum. Öğrencilerimizin gerek staj gerekse öğrenim hayatı sonrası kariyer takiplerinde Kariyer Gününün çok olumlu ve güzel dönüşleri olduğunu takip edebiliyoruz. Bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Öğrencilerimizin etkinlikten maksimum düzeyde faydalanacaklarını, sektör temsilcilerinin de aynı şekilde taleplerini ifade etme imkânı bulacaklarını, belki ihtiyaçları noktasında önemli bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorum. Sadece Turizm Fakültesi öğrencilerimizin değil, üniversitemizin diğer birimlerindeki öğrencilerin de kendilerini tanıtma ve sektör temsilcilerinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında, etkinliğin önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Bu açıdan da gerçekten çok önemli bir etkinlik. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve sektör temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Faydalı bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 7 Pilot Üniversiteden Biriyiz Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise, Turizm Fakültesi tarafından 9’uncusu düzenlenen ve gelenekselleşen Kariyer Günü etkinliğinin Ege Bölgesinde ve İzmir’de turizm alanında düzenlenen en büyük kariyer günlerinden bir tanesi olduğunun altını çizdi. Kariyer Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde sektör temsilcilerinin payının çok büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, ilerleyen aşamalarda diğer üniversitelerle birlikte ortak bir çatı altında büyük bir kariyer günü veya haftası düzenlemeyi hedeflediklerini açıkladı. Yükseköğretim Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliği protokolü çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin pilot olarak belirlenen 7 üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güler, “Protokolle, pilot olarak seçilen üniversitelerin Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Akademi ile birlikte sektörün de katkılarıyla gerçekleşen bu çalışmalarla öğrencilerimizin daha aktif, daha dinamik ve daha bilgili bir şekilde sahada olmalarını bekliyoruz. Etkinliğin düzenlenmesinde bizi destekleyen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine ve katılımlarınız için siz değerli sektör temsilcilerine de ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Turizm Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Emre Güler etkinliğe katılan firmaların stantlarını ziyaret etti. -
12.03.2025
İKÇÜ’de Ramazan “Birlikte” Güzel
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesi iftar yemeğinde bir araya geldi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı iftar yemeğine, kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri, akademik ve idari birimlerde görev yapan akademik ve idari personel aileleri ile iştirak etti. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının gelenekselleşen iftar programında, İKÇÜ ailesine seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bir Ramazan-ı Şerif’i daha bir arada karşılamaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Kalpleri arındıran, rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bir mana iklimi olan ramazanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Köse, “Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla Ramazân-ı Şerîf’e eriştik. Bu bereketli günlerden fazlasıyla istifade etmeyi temenni ediyorum. Aynı zamanda Kur’ân ayı olan Ramazan’da, duyguların da oruca iştiraki gerekir. Hz. Peygamber (sav) “Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.” buyurur. Aslolan Ramazân-ı Şerîf’i bütün hayatımıza teşmil edebilmektir. On bir ayın sultanında, siz değerli mesai arkadaşlarım ve çok değerli ailelerinin teşrifleriyle birlikte iftar yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İftar programımıza katılım gösterdiğinizden dolayı tekrar hepinize teşekkür ediyorum. Bu bereketli günlerin tüm insanlık için barışa, huzura ve refaha vesile olmasını; yapılan tüm ibadetlerin kabul olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. İftar programı çekilen hatıra fotoğraflarıyla son buldu. -
12.03.2025
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
12.03.2025
Göklerin Kartalları İKÇÜ’de
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz parçası Türk Hava Kuvvetleri'nin Türk milletine 100’üncü kuruluş yıl dönümü hediyesi olarak 2011 yılında kurulan hava gösteri timi SOLOTÜRK, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine konuk oldu. Dünyanın dört bir yanında düzenledikleri uçuş gösterileriyle efsane haline gelen, Türk Hava Kuvvetlerinin resmi akrobasi timi SOLOTÜRK’ün pilotları Hv. Plt. Bnb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ile Uçak Bakım Subayı Hv. Uçk. Bkm. Bnb. Tuna Karalı’nın katıldığı söyleşiyi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, SKS Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci izledi. Gökyüzüne Hâkim Olabileceğimizi Onlarla Öğrendik Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen organizasyonla İKÇÜ’nün konuğu olan ekip üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, böylesine önemli bir ekinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Türkiye’nin son yıllarda havacılık alanında ciddi mesafeler kat ettiğini vurgulayan ve bu ivmenin de aslında SOLOTÜRK ile başladığını dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Gökyüzü bize o kadar uzaktı ki, zaman içerisinde SOLOTÜRK’ün yaptığı etkinliklerle biz, gökyüzünün aslında bir manevra alanı olabileceğini ve bizim de bu alana hâkim olabileceğimizi öğrendik. Orada yetişen mühendisler, havacılık ve savunma sanayiinde bugün Türkiye’nin neredeyse başa oynadığı bir sistemi tasarladılar. Bugün Akıncı’dan Bayraktar’a ve Çelik Kubbe ’ye kadar pek çok şeyi konuşabiliyoruz ve bunu sadece formel eğitimlere değil, bu tarz girişimlere de borçlu olduğumuzu söylemek isterim. Üretmek kadar gösterebilmenin; çocuklarda ve gençlerde heyecan yaratmanın ve onların size öykünmesini sağlamanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, SOLOTÜRK’ü bütün dünyanın hayranlıkla izlediğini görmek de bizlere gurur veriyor. Ben, özellikle öğrencilerimizin buradan ciddi mesajlar çıkarmalarını ve programın kendilerine bir vizyon kazandırmasını diliyorum” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve SOLOTÜRK ekibine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. SOLOTÜRK Türk Milletine Armağan Olarak Kuruldu Açılış konuşmasının ardından söz alan SOLOTÜRK ekibi, kendilerini diğer gösteri ekiplerinden ayıran en önemli özelliğin, ekip üyelerinin her birinin aktif savaş pilotu olması ve bakım ekibinin harekata ve savaşa sürekli hazır halde bulunmaları olduğunu vurguladı. SOLOTÜRK’ün, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. Yılı olan 2011 yılında Türk Milletine armağan olarak kurulduğunu anlatan ekip üyeleri, Ay yıldızlı bayrağı ve Türk Milletini dünyanın dört bir yanında başarıyla temsil etmelerinin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. SOLOTÜRK gösterilerinde görülen özgüvenin ve savaşçı ruhun, ekip üyelerinin Türk milletinin cesaret ve kararlılığını yansıtmasından kaynaklandığına dikkat çekilen söyleşide, ekibin gittiği yerlerde bayrak manevrası yapıldığında bütün dünya milletlerinin ay yıldızlı bayrağa selam durdukları ifade edildi. Söyleşide, usta çırak ilişkisiyle yetişen SOLOTÜRK gösteri ekibinin 13 kişiden, gizli kahramanlar olarak nitelenen bakım astsubaylarının ise 8 kişiden oluştuğunun bilgisi verildi. SOLOTÜRK’ün asli görevinin Türk havacılığı ile Türk gençleri arasında bağ kurmak olduğunun altını çizen ekip üyeleri, aktif savaş pilotları olarak Türk savunma sanayinin koşar adım ilerlemesinden; İHA ve SİHA’larla, Milli Muharip Uçak Kaan’la ve diğer gelişmelerle gurur duyduklarını belirttiler. Dünya üzerinde uçak üzerine çizilmiş en büyük bayrağın SOLOTÜRK’te olduğunu ve bununla Guinness Rekorlar Kitabına girdiklerini hatırlatan ekip üyeleri, SOLOTÜRK’ün yapmış olduğu hareketler içerisinde patentli olanların da bulunduğunu, bu hareketleri dünya üzerinde yalnızca SOLOTÜRK’ün yapabildiğini anlattılar. İKÇÜ Ailesine gurur dolu anlar yaşatan SOLOTÜRK söyleşisi, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından, ekip üyelerine teşekkür belgesi takdimi ve imza töreni ile son buldu. -
10.03.2025
İZKA’dan İKÇÜ’ye “Hafıza İzmir Atölyesi"
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) arasında, “Hafıza İzmir Atölyesi" kurulumuna ilişkin iş birliği protokolü imzalandı. Protokol imza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun katılımıyla yapıldı. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Özgür Polat’ın yürütücüsü olduğu, tarihi öneme sahip kitap ve diğer belge türlerinin restorasyonunu içeren proje, İZKA tarafından yürütülen “Hafıza İzmir” çalışmaları kapsamında destek gördü. İKÇÜ bünyesinde, kâğıt restorasyonu eğitimi alanında faaliyet göstermek üzere “Hafıza İzmir” Atölyesinin kuruluşuna ilişkin protokole, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz imza attı. İzmir’de Yetişmiş Çok Büyük Alimler Var İZKA ile İzmir’in ilmî ve kültürel zenginliklerinin bilimsel bir çerçevede ele alınmasını sağlayacak bir atölyenin kurulacak olmasından duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, ilim dünyasına katkıda bulunmuş sayısız âlimin İzmir ve çevresinde yetiştiğini ya da eğitim verdiğini aktardı. Prof. Dr. Köse, “İzmir’de yetişmiş çok büyük alimler var ve Türkiye bu âlimlerin birçoğunu maalesef tanımıyor. Mesela İzmiri Mevlâna Mehmed var ki .20 civarında eser neşretmiş. Kütüphanelerde el yazması eserlerini bulduğumuz, eserlerini neşrederek edit kritiğini yaptığımız Tire’de İbni Melek var. İbni Melek ki Hanefi mezhebinin en büyük alimlerinden biridir. Hanefi mezhebinin 4 muteber metin kitabından birinin şerh yazarlarındandır. Bergama’da Muhyiddin Kâfiyeci var, Osmanlının en büyük alimlerinden biridir. İzmir tarihinin sayısız değerli âlimlerinden Birgivî Mehmed Efendi ise en bilineni ve malum Birgi’dedir. Bu gibi değerlerimizin yazma eserlerinin, kentin tarihsel birikimine katkı sağlayan tüm unsurların gençlerce tanınmasına, korunmasına olanak verecek “Hafıza İzmir Atölyesi’ni bu çerçevede oldukça önemsiyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin bu alandaki çalışmalarını destekleyecek bu protokolümüzün hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. “Hafıza İzmir Atölyesi" Önemli Bir Paydaş Buluşması 2019 yılında yayım hayatına başlayan İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınlarının, “İzmir’in Kültür Varlıkları”, “İzmir’in Kültür İnsanları” ve “İzmir Tarihi” olmak üzere üç başlık altında kamusal kültür yayıncılığı yaptığını aktaran İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, “Hafıza İzmir” platformunun kent kimliği özelinde özgün ve öncü bir proje olma yolunda ilerlediğini kaydetti. Dr. Yavuz, “Ajans olarak bugüne kadar müstakil birer çalışma olarak yürüttüğümüz Kültür Yayınları ve İzmir Zaman Makinesinin yanına Kent Kimliği Dijital Arşivi’ni de ekleyerek Hafıza İzmir’i genişletmekteyiz. Hafıza İzmir’in kaidesi olarak konumlandırdığımız Kent Kimliği Dijital Arşivi, İzmir’in kent kimliğini oluşturan üç temel unsur özelinde kentte “izi” olan kişi, kurum ve mekânlara dair arşiv malzemesini toplamak, tasnif etmek, sayısallaştırmak ve kamuoyunun istifadesine sunmayı amaçlamaktadır. İKÇÜ de kent kültürüne yönelik önemli çalışmalara imza atıyor. Değerli akademisyenlerimizin alanlarındaki çalışmalara katkı sunması, öğrencilerimizin kâğıt restorasyonu konusunda bilgi ve beceri kazanmaları ve bu alanda kariyer planlamalarına yön vermesi bağlamında İKÇÜ bünyesinde kurulacak “Hafıza İzmir Atölyesi" önemli bir paydaş buluşmasının zeminini oluşturmaktadır. Atölye ile hem eserlerin restore edilmesi hem de bu alanda eğitim görmekte olan üniversite öğrencilerinin uygulamalı eğitim alması hedeflenmektedir. İzmir kent kimliğinin daha iyi ve derinlemesine anlaşılması için yeni araştırma malzemelerinin gün yüzüne çıkarılmasına olanak sağlayacak bu protokol kentimize ve bilim dünyasına hayırlı olsun” dedi.
Toplam 207
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
13 kez okundu
Gelecek İhracatta
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM) ile Ege İhracatçı Birlikleri ortaklığında düzenlenen kariyer buluşması Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda yapıldı. “Gelecek İhracatta” başlığıyla düzenlenen seminere Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz konuşmacı olarak katıldı.Semineri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, İKÇÜ KAGEM Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, İKÇÜ Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, öğretim üyeleri ve öğrenciler takip etti. Küresel Rekabette Farklı Yaklaşımlara İhtiyaç Var Seminerin başında fakülte ve kariyer merkezi ortaklığında yapılan bu gibi etkinliklerin gençlerin vizyonuna değerli katkılarda bulunduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, öğrencilerin bu gibi ders dışı etkinlikleri takip etmelerinin önemine değindi. Prof. Dr. Bulduklu: "Öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri, geleceklerine dair hedefler koyabilmeleri, mezuniyet sonrası iş olanakları, iş yaşamında karşılaşabilecekleri durumlar hakkında bilgi edinebilmeleri, daha nitelikli olarak iş hayatına atılabilmeleri açılarından bu etkinliklere katılımı oldukça değerli buluyorum. Küreselleşmenin bir zorunluluğu olarak ekonomilerin birbiri ile bağlantısının giderek arttığına şahit oluyoruz. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi dünyada ekonomi ve ticareti daha dinamik hale getirmiştir ve dijitalleşme, küresel rekabette farklı yaklaşımların öne çıkması ihtiyacını yaratmıştır. İşte bu noktada özellikle iletişim araçlarının etkin kullanımı üzerine vurgu yapılması gerekliliği dikkati çekmektedir. Özellikle medya gücünün itici bir etki için kullanılmasına ihtiyaç olduğunun altını çizmek isterim” dedi. Bilim Dünyası İle Reel Sektörün Bağlantısını Siz Kuracaksınız Değişim ve dönüşüme ayak uyduramayanların ekonomik açıdan bir güç olarak kalabilmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, yeni ve güncel teknolojilerin aynı zamanda yaratıcılığın ve yenilikçiliğin en büyük aracısı haline geldiğini aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Üniversitemizde öğrencilerimize yönelik yaptığımız, buna benzer etkinliklerin ve pek çok çabanın altında gençlerimizde bu bilincin oluşturulması ve farkındalık yaratılması yatmaktadır. Lider ülke olmak için gençlerimizin girişimci olmasına, risk almaktan korkmamasına, yenilikçi bir bakış açısı ile olaylara bakmasına ve en önemlisi eleştirel düşünebilmesine ihtiyacımız var. İşte bu alanlarda en iyi biçimde yetişmek için de alanın uzmanlarının deneyimleri çok kıymetli. Bugün İzmir’in önemli değerlerinden birinin deneyimlerini hep birlikte dinleyecek ve onun ufuk açıcı bilgileri ile vizyon kazanma çabası içinde olacaksınız. İnanıyorum ki bu sayede yeni perspektifler kazanacak ve bilim dünyası ile reel sektörün bağlantısını kuracaksınız. Birlikte çalışma kültürünün en güzel örneklerini veren iki birimimize, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemize, Kariyer Merkezimize ve emeği geçenlere şükranlarımı sunuyor, katılımlarınız için çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Türkiye’de 120 Bin İhracatçımız Var İhracat kavramını birçok perspektifte ele alan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz ihracat rakamlarının saniyede değiştiğini bunu da saniyelik takip ettiklerini söyledi. Birlik olarak Ege Bölgesi'nde 12 farklı sektörde faaliyet gösteren 7500'ün üzerinde ihracatçı firmayı temsil ettiklerini aktaran Genel Sekreter İşbırakmaz, Türkiye’de 27 sektörde, 120 bin kayıtlı ihracatçı olduğu bilgisini vererek AB ile ticarette birçok sektörde Türkiye’nin önemli tedarikçi konumunda olduğunu belirtti. Seminerini öğrencilerle interaktif olarak devam eden İşbırakmaz, dünyadaki 30 trilyon dolarlık ihracat hacminin 4 trilyonluk payı ile birinci sırada yer alan ABD’nin 3 trilyonu aşan rakamlarıyla Çin ile savaş halinde olduğunu ifade etti. Amacımız Ürünümüzün Satılması Sektörel alan çalışmalarının ihracat rakamlarına pozitif yansıdığını fındık örneğiyle anlatan EİB Genel Sekreteri İşbırakmaz, pazar araştırması ve fuarların ihracatçılar için olmazsa olmaz aksiyonlar olduğunu vurguladı. İşbırakmaz, “Güneydoğu’daki ihracatçı birliğimiz şu anda Rusya’da bulguru tanıtıyor. Örneğin, 30 yıl kadar önce fındığı Çin’de tanıttılar. Büyük bir fiyaskoydu bu. O zamanlar fındığın Çince karşılığı yoktu, fındık bilmiyorlardı. Çin’de 1,5 milyar kişi var düşünün. Daha sonralarda popüler hale gelmeye başlayan, yatırımlar yapılan pastanelerin yayılmasıyla tanıtım uzmanlarımız Çinli pasta ustalarını Türkiye’ye davet etmeye başladılar. Sonra Çin ile fındık ihracatımız fırladı. Pazar araştırmasının pastanelere çevrilmesi doğru bir tespit oldu. Bu bize iyi bir pazar araştırması olmadan ürünümüzün satamayacağının örneğidir. Günümüzde birliklerimiz bunu oldukça profesyonel ekiplerle hassasiyetle yapmaktadır. Öte yandan uluslararası fuarlar bizler için çok önemli. COVID döneminde sekteye uğrasa da şimdi tekrar gündemlerimizde en üst sıralardalar. Ürününüzü en iyi şekilde göstermek için alanının en gözde, en iyi fuarlarında boy göstermek hem sizi hem de milli katılımı destekler. Her yıl 12-13 fuara Türkiye adına katılım sağlamaktayız. Tüm organizasyonları üstlenerek firmalarımızı yurt dışına taşımaktayız. Gayemiz ürünümüz daha fazla satılması” dedi. EİB- İKÇÜ İş birliği Gençlerimiz İçin İşgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu insan kaynağını yetiştirmek adına birlik olarak İKÇÜ ile başladıkları iş birliğinden oldukça memnuniyet duyduklarını sözlerine ekleyen EİB Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz, “İlerleyen dönemde iş birliğimizi daha üst noktalara taşıyacağımızı ümit ediyoruz. Değerli dekanımızla görüşmemizle güzel bir başlangıç oldu. Derslerde de önemli katkılar sunacağız. Pratik anlamda öğrencilerimize tüm bilgi ve deneyimimizi anlatacağız, desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. -
13 kez okundu
İAOSB’ye Meslek Yüksekokulu Müjdesi
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde yapılan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu" toplantısına katılan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ni (İAOSB) ziyaret ederek onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin refakatinde, İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace tarafından karşılanan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, farklı üniversitelerden rektörler, rektör yardımcıları ve üniversitelerden akademisyenler ile İAOSB Yönetim Kurulu üyeleri eşlik etti. Sanayi ile İş Birliklerini Önceliyoruz Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde konumlandırılmasının önemini vurgulayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar "Üniversite-Sanayi Eğitimi Projesi” ile öğrencilerin sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişmelerine destek sağladıklarını aktardı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, OSB’lerde kurulan MYO’lara verilen eğitim desteği kapsamında gerçekleştirilecek uygulamalar ile meslek yüksekokulu mezunlarının bilgi, beceri ve yetkinliklerinin sanayi ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi, buna bağlı olarak istihdamlarının artırılması, iş piyasasını tanımaları ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesini öncelediklerini söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Bu anlamda İAOSB’ye açılacak bir MYO’nun YÖK vizyonuna önemli katkıları olacaktır. Üniversite-sanayi iş birlikleri sayesinde sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişen mezun gençlerimizin bulundukları OSB'de istihdam edilmesinde ve bilhassa ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasında önemli roller oynayabileceğini düşünüyoruz. Yükseköğretim Kurulu olarak gelişen teknolojilere yönelik ihtiyaç duyulan yetkinlikleri uygulamalı çalışmalarla geliştirmek için iş dünyası ile iç içe bir eğitim modelinin geliştirilmesi, iş dünyasının üniversite içine dahil edilmesi, firma ve üniversitelerin karşılıklı olarak gelişimlerine katkıda bulunulmasını her platformda destekliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu iktisadi, sosyal ve beşerî sermayenin gelişmesine katkı sağlama kararlılığındayız. Tüm paydaşlar olarak; dünyada rekabet gücü ve görünürlüğü yüksek, yeniliğe açık, kaliteli, istihdamı destekleyen, erişilebilir, kapsayıcı, dijitalleşmeyi ve uluslararasılaşmayı başarmış bir yükseköğretim sistemini hayata geçirmek hepimizin ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzdur. Bunları gerçekleştirmek için birlikte ve daha çok çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Gençlerimiz Türkiye Yüzyılının Mimarları Olacak İAOSB- İKÇÜ arasında uzun yıllara dayanan başarılı iş birliklerinin güçlenerek devam ettiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de yakın zamanda bölge iş insanlarının taleplerine yönelik bir yol haritası oluşturulduğunu aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye’de en yüksek istihdamı sağlayan ilk 10 OSB arasında yer alan, 22 farklı sektöre yönelik üretim gerçekleştiren İAOSB’nin 600’ü aşkın üyesiyle akademiden beklentilerini içeren bir ön izleme analizi yaptık. Geleceğin mühendislerini, teknisyenlerini ve uzmanlarını yetiştirirken sanayinin gerçeklerini göz önüne almalıyız. Akademik çalışmaların ve araştırmaların sanayide somut ürünlere, ticari değer taşıyan fikirlere dönüşmesi ülkenin stratejik hedefleri açısından son derece önemli. Kurulmasını son derece arzu ettiğimiz MYO’muzu bu veriler ışığında inşa edeceğiz. Üniversitelerin teorik, sanayinin ise pratik bilgi ve deneyimlerini bir araya getirerek daha fazla verimlilik ve üretkenlik harcıyla kurulu, öğrencilerimizin yarınlarını garantiye alacak bir adımı daha atmanın heyecanı içindeyiz. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Yükseköğretim Kurulumuzun bizlerin önünü açan vizyonu ve teşvikleri doğrultusunda, üniversite-sanayi iş birliği kültürüne yönelik atılan örnek adımlarımız neticesinde; en büyük kıymetlimiz olan gençlerimizin, araştıran, keşfeden, çözüm üreten enerjisi ve üretkenliğiyle Türkiye Yüzyılının mimarları olacağının bilincindeyiz” dedi. İş Garantili Meslek Yüksekokulu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Sizleri İzmir’in kalbinde, sanayimizin üretim üssü olan organize sanayi bölgemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Üniversite-sanayi iş birliğinin ülkenin ekonomik kalkınması ve teknolojik ilerlemesi için hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Başkan Cenk Karace, İAOSB’nin sınır komşusu İKÇÜ ile kurulan yakın iş birliklerinden duydukları memnuniyeti paylaştı. Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgeleri içerisinde konumlandırılması adına İKÇÜ ile büyük bir iş birliği adımı daha atma arifesinde olduklarını paylaşan İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Yönetim Kurulu toplantısında bu konu gündemimizde. İnşallah büyük iş birliği içinde yer aldığımız İKÇÜ ile meslek yüksek okulu oluşturma projemizi hayata geçireceğiz. Bölgemize ve eğitim camiamıza çok önemli bir eser katacağız. Yetişen gençlerimiz buradaki 610 fabrikada veya başka yerlerdeki sanayinin hizmetine kazandıracağız. Bu adım, gençlerimizin mezun olduklarında sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü olarak hayata atılmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca, teorik eğitim ile pratik becerilerin bir arada sunulması sayesinde iş dünyasının talep ettiği yetkinliklere sahip mezunlar yetişecektir” dedi. Toplantı sonrasında Başkan Cenk Karace YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar’a İAOSB Vakfı Kadınlar Kulübü tarafından özel olarak tasarlanan el yapımı hediyeyi takdim etti. -
13 kez okundu
İKÇÜ 7 Pilot Üniversite Arasında
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesinin her yıl düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan, her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek geleneksel hale gelen Kariyer Günleri, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapıldı.Onlarca firmanın stant açtığı kariyer buluşmasına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Genel Sekreter Nurettin Memur, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Önemli Bir Boşluğu Dolduruyor Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Bugün, bizler için önemli bir gün. Turizm Fakültesi, üniversitemizin gerçekten en güçlü fakültelerinden bir tanesi. Gelenekselleşen Turizm Fakültesi Kariyer Günlerine her geçen yıl hem sektörün ilgisinin arttığını hem de gençlerin ilgisinin yoğunlaştığını görebiliyorum. Öğrencilerimizin gerek staj gerekse öğrenim hayatı sonrası kariyer takiplerinde Kariyer Gününün çok olumlu ve güzel dönüşleri olduğunu takip edebiliyoruz. Bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Öğrencilerimizin etkinlikten maksimum düzeyde faydalanacaklarını, sektör temsilcilerinin de aynı şekilde taleplerini ifade etme imkânı bulacaklarını, belki ihtiyaçları noktasında önemli bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorum. Sadece Turizm Fakültesi öğrencilerimizin değil, üniversitemizin diğer birimlerindeki öğrencilerin de kendilerini tanıtma ve sektör temsilcilerinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında, etkinliğin önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Bu açıdan da gerçekten çok önemli bir etkinlik. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve sektör temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Faydalı bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 7 Pilot Üniversiteden Biriyiz Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise, Turizm Fakültesi tarafından 9’uncusu düzenlenen ve gelenekselleşen Kariyer Günü etkinliğinin Ege Bölgesinde ve İzmir’de turizm alanında düzenlenen en büyük kariyer günlerinden bir tanesi olduğunun altını çizdi. Kariyer Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde sektör temsilcilerinin payının çok büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, ilerleyen aşamalarda diğer üniversitelerle birlikte ortak bir çatı altında büyük bir kariyer günü veya haftası düzenlemeyi hedeflediklerini açıkladı. Yükseköğretim Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliği protokolü çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin pilot olarak belirlenen 7 üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güler, “Protokolle, pilot olarak seçilen üniversitelerin Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Akademi ile birlikte sektörün de katkılarıyla gerçekleşen bu çalışmalarla öğrencilerimizin daha aktif, daha dinamik ve daha bilgili bir şekilde sahada olmalarını bekliyoruz. Etkinliğin düzenlenmesinde bizi destekleyen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine ve katılımlarınız için siz değerli sektör temsilcilerine de ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Turizm Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Emre Güler etkinliğe katılan firmaların stantlarını ziyaret etti. -
13 kez okundu
Geleceğin Şefleri Ceketlerini Giydi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri için “Geleneksel Ceket Giydirme Töreni" düzenledi. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde yapılan töreni, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri takip etti. Yıldızı Parlayan Bir Meslek Grubunun Temsilcileri Mesleki yolculuklarında önemli bir dönüm noktası olan ceket giyme töreninde öğrencilerin ve ailelerinin sevincini paylaşmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’lü şeflerin mezun olduktan sonra Türk mutfağını dünyaya tanıtacak başarılı birer elçi olacaklarından emin olduklarını ifade etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Günümüzde gastronomi, basit yeme-içme ihtiyaçlarının çok ötesinde sosyal bir anlam kazanarak bir sanat ve bilim dalı olarak yerini almıştır. Gastronomi eğitiminin büyük bir yoğunluğunun mutfak eğitiminden geçtiğini görmekteyiz. Mutfak kavramı aslında bir arada olmayı, yardımlaşmayı, çok yönlü bir etkileşimi de simgeler. Diğer taraftan o toplumun kültürel değerlerini içerisinde barındırır. Coğrafya, kültür, yetiştirilen ürünler ve uygulanan pişirme teknikleri bir bölgenin mutfak kültürünü şekillendirmektedir. Tüm bu önemli kavramları barındıran günümüzde yıldızı oldukça parlayan bir meslek grubunun temsilcileri, turizm sektörünün vazgeçilmez bileşenleri olarak seçtiğiniz branşlarda, binlerce yıllık köklü geçmişiyle dünyanın en lezzetli mutfaklarından biri olan Türk mutfağının dünyaya tanıtılmasına çok değerli katkılar sunacağınıza yürekten inanıyorum” diye konuştu. Sektörde İsmi Başarıyla Telaffuz Edilen Bir Noktada Turizm fakültesinin kuruluşundan bu yana sektörle iç içe olduğunu, öğrencilerinin mezun olmadan sektöre giriş yaptığını aktaran Prof. Dr. Bulduklu, turizm endüstrisi, üniversite iş birliğini güçlendiren, İKÇÜ’lü öğrencileri sektör temsilcileriyle buluşturarak istihdam olanaklarını zenginleştiren etkinlikleri hayata geçirdiklerini hatırlattı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan ve geleneksel hale gelen Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusunu geçtiğimiz günlerde düzenledik. Artık sektörde ismi başarıyla telaffuz edilen bir noktaya geldik. Bunda emekleri olan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde YÖK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı. Bu çerçevede belirlenen 7 üniversiteden biri İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi oldu. Bu öğrencilerimiz önümüzdeki süreçte büyük bir fark yaratacak” dedi. Mutfak, Sonsuz Bir Keşif Alanı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de gastronomi ve mutfak sanatlarının kültür, sanat ve bir tutku olduğunu ifade ettiği konuşmasında, İKÇÜ’lü öğrencilerin geleceğin başarılı şefleri, gastronomi uzmanları ve mutfak sanatçıları olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Güler, “Bugün giyeceğiniz bu ceketler, sadece birer kıyafet değil, aynı zamanda birer sembol. Bu ceketler, sizlere mesleğinize olan saygınızı, disiplininizi, yaratıcılığınızı ve özverinizi hatırlatacak. Aynı zamanda, bu ceketler, sizlere İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesinin bir parçası olduğunuzu ve her zaman arkanızda olduğumuzu hatırlatacak. Unutmayın ki, başarıya giden yolculukta en önemli pusula, tutkunuzdur. Mutfak, sonsuz bir keşif alanı, sürekli öğrenme ve gelişme gerektiren bir sanat dalıdır. Bu yolculukta, karşınıza çıkacak zorluklar sizi yıldırmasın, aksine daha da güçlendirsin. Her zaman yeniliklere açık olun, yaratıcılığınızı serbest bırakın ve kendi özgün tarzınızı yaratın. Bu özel gününüzde, sizlere başarılar diliyorum. Umarım, bu ceketler size şans getirir ve hayallerinize ulaşmanızda size yol gösterir” dedi. Toplumumuza Ve İnsanlığa Hizmet Etmeğe Devam Edecekler Gastronomi alanına verilen önemin tüm dünyada her geçen gün arttığına dikkat çeken Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, özellikle Türk Mutfağının sahip olduğu zenginlik ve bilinirliğin, önümüzdeki yıllarda dünya mutfakları içerisinde daha fazla ön plana çıkacağının ifade edildiğini kaydetti. Bu haliyle öğrencileri bekleyen çok zengin kariyer olanakları olduğunu aktaran Prof. Dr. Akbaba, “Turizm istatistikleri içerisinde gastronominin aldığı pay hızla artmaktadır. 2021 yılında 5.1 milyar dolar seviyesinde olduğu belirtilen gastronomi turizminin son 3 yılda 18 milyar dolara ulaştığı, 2025 yılında ise bu rakamın 25 milyar dolar olacağı ön görülmektedir. Özellikle son yıllarda şahit olduğumuz gelişmeler ve geleceğe yönelik projeksiyonlar, insan sağlığı, gıdaya erişim, küresel ısınma, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik gibi yaşamsal öneme sahip gelişmeler mesleğinizin önemini daha da belirginleştirmektedir. Öğrencilerimiz bu ceketleri giyerek başladıkları yolda, mezun olduktan sonra da üstlendikleri sorumlukları yerine getirecek, değerlerimizi temsil edecek, toplumumuza ve insanlığa hizmet etmeğe devam edeceklerdir. Bu keyifli yolculuğun ilk adımında öğrencilerimizin yanında olduğumuz için çok mutlu ve heyecanlıyız. Ancak şunu da vurgulamak isterim ki, sadece bugün veya öğrenimleri sırasında değil, mezuniyetleri sonrasında da her zaman öğrencilerimizin yanında ve arkalarında olacağız, onlarla birlikte yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından bölüm öğrencisi 85 öğrenciye, törene katılan protokol tarafından ceketleri giydirilirken; aileleri de bu mutlu ve heyecanlı anlara tanıklık etti. -
12 kez okundu
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
11 kez okundu
Genç Denizcilere İMEAK’tan Teknoloji Desteği
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odasının desteğiyle yapımı tamamlanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle öğrencilerin kullanımına açıldı. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli’nin ev sahipliği ile düzenlenen açılışa, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Adnan Naiboğlu, Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Görgün, İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Meclis Başkanı Argun Gündüç, Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek, yönetim kurulu üyeleri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Denizcilik Alanındaki Her Adım, Geleceği de Şekillendirecek Kurumlar arası iş birliğinin güzel bir örneğine ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Türk deniz ticaret sektörünün yapı taşı olan İMEAK’ın Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesinin kuruluşundan bu yana birincil paydaşı olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Saffet Köse, “Bölgesinin gemi inşaatı alanında eğitim veren ilk ve tek fakülteye sahibiz. 8 bin 500 yıllık bir liman kenti olan İzmir başta olmak üzere bölge ve ülkemizin denizcilik sektörünün stratejik hedeflerine en üst düzeyde katkı veren bir fakülte olmak için yoğun çaba harcıyoruz. Bu hedefe sadece bizim çabamızla erişilemeyeceği aşikâr. İMEAK Deniz Ticaret Odamız da bu anlamda bizim birincil paydaşımız ve onların yaptıkları ve yapacakları katkılar hedefe ulaşmamızda çok önemli ve değerli. Paydaşlarımızla birlikte vizyonumuza erişebileceğimizin bilincindeyiz. Bugün de onların katkılarıyla öğrencilerimizin kullanımına sunulan iki laboratuvarımızın açılışını birlikte yapacağız. Gemi inşaatı ve denizcilik alanında atacağımız her adım, sadece bugünü değil, geleceği de şekillendirecek bir niteliğe sahiptir ve bizler gelecek nesiller adına da bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz” dedi. İMEAK Birincil Paydaşımız Türkiye’nin denizler üzerindeki egemenliği ve diplomasideki gücünü artırmayı ifade eden ‘Mavi Vatan’ stratejisine dikkat çeken Prof. Dr. Köse, kurumlararası teknoloji paydaşlı iş birliklerinin oldukça önemli hale geldiğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Denizcilik, tarih boyunca hem ticaretin hem de keşiflerin itici gücü olmuştur. Denize erişimi bulunmayanların ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda iddia sahibi olamayacaklarını deneyimlerle gördük ve görüyoruz. Bu anlamda önde olmak için tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşeni yapması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bilim ve teknoloji odaklı bu tür ortak çalışmaların, ülkemizin küresel denizcilik arenasında daha rekabetçi bir konuma gelmesine büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Fakültemizi her zaman destekleyen İMEAK Deniz Ticaret Odamıza kalbi şükranlarımı sunuyor, laboratuvarlarımızın hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyorum” diye konuştu. Sektörün Gözde Temsilcileri GİDF’den Çıkacak Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli de İMEAK DenizTicaret Odası’nın destekleriyle kurulan Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarının eğitim ve öğretim faaliyetlerine kazandıracağı katkıdan oldukça memnuniyet duyduklarını söyledi. Fakültelerin gelişim aşamasına hızla devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Hakkı Dereli, “Yazılım destekli eğitim hedefimiz ve sektör ihtiyaçları doğrultusunda, gemi hidrodinamiği alanında Siemens Star CCM+, Gemi üretimi ve donatımı alanında CADMATIC firmaları ile yazılım anlaşmaları yaptık. Ayrıca gemi yapısal tasarımı alanında NAPA firması ile yazılım anlaşması görüşmeleri devam ediyor. Dersler bünyesinde, Python ve Matlab programlama dilleri ile uygulamalar yapılmaktadır. Aktif 2 bölümümüzde öğrenci uygulamaları ve araştırma faaliyetleri için kullanılacak olan ve bugün açılışını gerçekleştireceğimiz Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile Hidromekanik Laboratuvarı Sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü yetiştirmemize yaptıkları katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tamer Kıran nezdinde tüm yönetim kurulu üyelerine çok teşekkür ediyoruz. Laboratuvarların fakültemize kazandırılmasında ve bugüne kadarki gelişimde bize her türlü desteği sağlayan başta Sayın Rektörümüz Prof. Köse Hocamıza olmak üzere önceki dekanlarımıza, öğretim üyelerimize tüm idari personelimize çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu. İKÇÜ’de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliğini de Açalım Dünya ticaretinin yüzde 84’ten fazlasının deniz taşımacılığı, dış ticaret yüklerinin yüzde 90’ının deniz yolu ile yapıldığına dikkat çeken İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, denizcilik sektörünün üstlendiği stratejik önemi vurguladı. Geleceğin denizcilerine seslenen Başkan Kıran, meslek tercihlerinin ülkemizin denizcilik alanı için oldukça değerli olduğunu söyledi. Başkan Kıran, “ Deniz yolu taşımacılığı olmasa dünyanın yarısı soğuktan, yarısı açlıktan kırılır şeklinde bir tabir vardır. Bu anlamda bu mesleği tercih ederek çok doğru, önü çok açık olan bir sektöre giriş yaptınız. Bu zamana kadar İKÇÜ GİDF’ye elimizden geleni yaptık. Değerli Rektörümüze diyorum ki; gelin hep birlikte, el birliği ile İKÇÜ’de Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliğini de açalım. Bu sektörün geleceği çok fazla. Denize çalışanlar okulu bitirir bitirmez işiniz hazır ve hangi tür gemide çalışacağınızı siz seçiyorsunuz. Fiziki şartları zor bir meslek ama geliri yüksek bir meslektir” dedi. Bu Ülke Sizden Çok Şey Bekliyor Nitelikli insan kaynağına duyulan ihtiyacın farkında olarak İMEAK olarak her zaman gençleri destekleyen projeleri hayata geçirdiklerini ifade eden İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, tasarruf etmekten imtina ettikleri tek alanın denizcilik eğitimi olduğunu kaydetti. Konuşmasında sektörün genç beyinlere duyduğu ihtiyacı vurgulayan Kıran, “ Mavi vatan kavramı ile ülkemiz denizlerdeki hâkimiyeti kurmak için çalışıyor. Bunun için deniz araçlarının yapımı, çizimi, kontrolü, kullanımı vs yapacak denizcilere ihtiyaç var. Bu da sizin mesleğinizden geçiyor. Özellikle askeri gemilerin yapımında sizin gibi gençlere çok ihtiyaç var. Günümüzde oldukça ileri teknolojilerle bambaşka bir boyuta ulaştı. TCG Anadolu örneğin 9000 km kablo var içinde. Türk deniz ticaret filosu 52,7 milyon detveyt ton oldu. Yunanistan’ın 450 milyon detveyt ton. Daha gideceğimiz çok yol var. Burası devlet üniversitesi ve burada okumak isteyen çok kişi var. Burada iyi bir eğitim alıp sonra gidip influencer olmayın. Mesleğinizi en iyi şekilde öğrenin. Tecrübenizi arttırın, sektöre girin, kendinizi geliştirin. Ülkemizin geleceğine sahip çıkın Bu ülke sizden çok şey bekliyor” dedi. Konuşmaların ardından Hooke Yasası Deney Seti, Gerinim Ölçme Deney Seti, Yorulma Mukavemet Deney Seti, Malzeme Deney Seti, Trinoküler Mikroskop, 3D Yazıcı’lı İMEAK Deniz Ticaret Odası Deniz Yapıları Mukavemet Laboratuvarı ile 6 adet Yüksek Hesaplamalı İş İstasyonu 6 Monitör 1 UPS’li İMEAK Deniz Ticaret Odası Hidromekanik Laboratuvarının açılışı yapıldı. Ardından denizcilik alanındaki gelişmelerin sergilendiği Prof. Dr. Oğuz Dilmaç tarafından açılan "Denize Dair" adlı resim sergisi gezildi. -
11 kez okundu
Geleceğin Şefleri İKÇÜ’de Yetişiyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından “Şeker Hamuru Pasta Sergisi” düzenlendi İKÇÜ Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin şeker hamurundan yaptıkları birbirinden özel pastalar, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında sergilendi. Serginin açılışına İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tansel Tanrıkul, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba ile akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Öğrenciler tarafından hazırlanan ürünleri çok başarılı bulduğunu ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, geleceğin şeflerinin İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nde yetiştiğini belirtti. Düzenlenen serginin, İKÇÜ’lü gastronomi öğrencilerinin yetenekli ve başarılı olduklarını, teorik ve uygulamalı eğitimleri çok iyi özümsediklerini ve aldıkları eğitimle gastronomi sektörüne yenilikçi bir bakış açısı kazandırmak üzere hazırlandıklarını gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Akbaş, serginin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Estetik ve Yaratıcılık Açısından Hünerlerini Segilediler İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin pasta tasarımı konusunda gelişmelerinin amaçlandığını söyledi ve kendi el emekleriyle hazırlamış oldukları şeker hamuru pastalarının yer aldığı serginin de bunun çıktılarından olduğunu belirtti. Gastronominin ülkemizde gittikçe önemli hale geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Güler, İKÇÜ’de öğrencilere hem Türk mutfağı hem de dünya mutfağı ürünlerinin hazırlanmasına yönelik bir eğitim verdiklerini dile getirdi. Pasta tasarımında estetik bakış açısının önemine değinen Prof. Dr. Güler, öğrencilerin bu konuda kabiliyetli olduklarını vurgulayarak, fakülte olarak onların gelişimlerini desteklediklerini ifade etti. Öğrenciler Yeteneklerini Sergiledi Öğrencilerin aldıkları uygulamalı eğitim neticesinde bu tür sergilerin ortaya çıktığını belirten Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, şeker hamuru pasta sergisinin öğrencilerin yeteneklerini sergiledikleri bir alan olduğunu söyleyerek, bu tarz sergilerin diğer öğrenciler için de ilham kaynağı olduğuna vurgu yaptı. Şeflerden Aldıkları Destekle Kendi Tasarımlarını Yaptılar Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Bükre Aslan ise, öğrencilerin sektördeki şeflerden aldığı eğitimlerle ve kendi çabaları ile bu pastaları yaptıklarını dile getirdi. Arş. Gör. Bükre Aslan, “Öğrencilerimizin hem deneyim kazanmaları hem de figür yapımını öğrenmeleri için güzel bir fırsat oldu. Katılan tüm öğrencilerimize teşekkür ederiz” dedi. Açılışın ardından İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, stantları tek tek dolaşarak öğrencilerin tasarımlarını inceledi. -
11 kez okundu
AYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkisi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ortak projesi kapsamında düzenlenen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Doç. Dr. Akif Yıldırım ile İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler’in konuşmacı olarak yer aldığı, moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır’ın üstlendiği paneli; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Özge Karaege ile Dr. Öğr. Üyesi Cemal Başar, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Programı sebebiyle Ankara'da bulunan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ve başarı dileklerini ileten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş programın açış konuşmasında bireysel başvuru mekanizmasının hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde üstlendiği role dikkat dikkat çekti. Toplumsal Farkındalık Yaratan Bir Dinamik Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde ve anayasal değerlerin hayata geçirilmesinde önemli bir yere sahip olan bir konunun İKÇÜ’de işlenmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize dahil edilen bireysel başvuru mekanizması, Türkiye'de anayasal adaletin genişletilmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu mekanizma, sadece hak arama yollarını güçlendirmekle kalmamış; aynı zamanda yargı sistemimizin daha âdil, erişilebilir ve insan haklarına daha duyarlı bir yapıya dönüşmesine de katkı sağladı. Bireysel başvuru, yalnızca bireylerin haklarını savunmak için bir araç değil aynı zamanda yargının işleyişini iyileştiren, kamu politikalarının şekillendiren ve toplumsal farkındalık yaratan bir dinamiğe dönüşmüş görünüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sadece başvuranların haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda hukuk sistemimizde ışık tutan ve toplumu ileri taşıyan bir etki de sahip. Bu konuda aydınlatıcı bilgilerin paylaşılacağından ve tartışma ortamının doğacağından şüphem yok. Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım Beyefendiye, kıymetli desteklerini esirgemeyen anayasa mahkememize, bu değerli bilimsel etkinliği düzenleyen hukuk fakültemize ve katkı sunan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Verimli ve ufuk açıcı bir panel diliyorum” dedi. Yürütmeye, Yargıya ve Yasamaya Yol Gösterici Bir Rol Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da bireysel başvuru hakkının uygulamaya girdiği 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştiği dönüşüm ve gelişime dikkat çekti. Uluslararası hukukçular olarak bireysel başvuru hakkının üstünde önemle durduklarını kaydeden Dekan Prof. Dr. Batır, “2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştirdiği dönüşüm ve bu kadar yoğun bir biçimde dosyaları ele alışı ve kararlar verişi süreci oldukça hızlandırdı. Tabii şunu lütfen yanlış değerlendirmemek lazım. Şimdi Anayasa Mahkemesinin verdiği yüzlerce, binlerce karar arasında tabii ki birkaç tane çok medyatik olan kamuoyunun gündem oluşturan kararlar oluyor. Bunların uygulanmasıyla ilişkin meseleler oluyor. Ancak önemli olan biz hukukçular açısından resmin bütününü görebilmek. Buradaki dönüşümün, Anayasa Mahkemesinin bir haklar mahkemesi haline gelişi ve bu süreçte nasıl yürütmeye, yargıya ve yasamaya yol gösterici bir rolü üstlendiğini ve bunu yaparken de geçmişteki somut norm denetiminde elde edilenlerin çok ötesinde yeni bir ufuk açıcı gelişim olduğunu gözden kaçırmamak lazım” şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesinin Paradigmasını Değiştirdi Anayasa Mahkemesinin 150'ye yakın raportörü olan, iki daire halinde 300'e yakın personeli olan her hafta en az üç gün gündem yapan dinamik yapısına dikkat çeken Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım, 23 Eylül 2012’de bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Doç. Dr. Yıldırım, “Anayasa Mahkemesi bizatihi kendisini dönüştürdü. Çünkü yapısı işleyişi tamamen değişti. Devasa bir iş yüküyle Avrupa Konseyine üye olan 46 ülkenin Avrupa insan hakları mahkemesine götürdüğü başvuruların iki katından daha fazla başvuruyu ele alan mahkemeye dönüşmüştür. Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını, kendi hukuk anlayışını değiştirdi. Sadece yapısı işleyişi yönünden değil dönüştürücü bir rol de üstlendi. Dosya geldiğinde dosyayı hak temelli olarak incelemeniz gerekiyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini anlayabilmeniz hak temelli, hak eksenli bir inceleme yöntemi içeren 36. maddenin kapsam ve içeriği ile bir kavramsallaştırma gelişti. Sonuç olarak bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını kendi hukuk anlayışını değiştirdi” dedi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler de bireysel başvurunun dönüştürücü etkisi üzerinde durdu. Sunumunda başvuru dava örnekleriyle açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özbilenler, “Bireysel başvurunun esas itibariyle dönüştürücü etkisini görebildiğimiz kısmı, objektif etkisi dediğimiz yani sadece başvurucuya yönelik bir hak ihlali giderimi değil de esas itibariyle sistemsel olarak bir değişimi harekete geçirme ve toplumun tüm kesimlerinde hak ve özgürlüklerin daha sağlam şekilde tesis edilmesine anayasal hakların hayata geçirilmesine hizmet etmesi bağlamında önem arz ediyor. Bu bağlamda da bizlere hak ve özgürlük bağlamında anlamında bir güvence, kazanım elde etme imkânı sağlıyor” ifadelerini kullandı. -
11 kez okundu
İyi Bayramlar İKÇÜ
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ailesi, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı bayramlaşma töreninde bir araya geldi. Akademik ve idari personeli makamında ağırlayan Prof. Dr. Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi. Bayramlaşmada, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Muhsin Akbaş, Prof.Dr. Süleyman Akbulut, Prof.Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ile idari personel, birlik ve beraberlik temennisiyle bayramlaştı. Bir bayramı daha karşılamanın mutluluk ve heyecanını paylaştıklarını söyleyen Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, bayramların millî değerlerimizin, aile bağlarımızın canlı tutulmasına ve güçlendirilmesine vesile olduğunu söyledi. Bu özel günlerde sosyal yardımlaşma ve dayanışma geleneğinin en güzel örneklerinin sergilendiğini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Ramazan, kardeşliktir, yardımlaşmaktır, paylaşmaktır. Gönül birliğimizi, sevgi, muhabbet iklimini pekiştiren ulvî bir atmosferdir. Akademik ve idari personeli, öğrencileri ve mezunlarıyla İKÇÜ büyük ve güçlü bir ailedir. İKÇÜ olarak ülkemizin gönül birliğine, yarınlarına değer katmaya, gelişmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Ramazan Bayramının tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum. Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum” dedi. -
11 kez okundu
Sektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”te
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı. -
10 kez okundu
Oryantalist Düşünce Bağlamında Batı Politikaları
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından düzenlenen “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayı, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’nin açılış konferansı ile başladı. Ekonomi, eğitim, sosyoloji, ilahiyat ve siyaset bilimi alanlarında disiplinler arası oturumların yapılacağı çalıştay için Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden bilim insanları İKÇÜ’de bir araya geldi. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde düzenlenen açılış programını, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, YÖKAK Üst Kurul Üyesi Prof. Dr. Vatan Karakaya, İl Müftüsü Sinan Kazancı, İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar ile çok sayıda akademik ve idari personel takip etti. Çalıştay Çıkarımları Çok Önemli İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, bugün coğrafyamızda cereyan eden tüm olayların arkasında görülmeyen, derinlemesine çalışmaları, beş farklı oturumda ele alması açısından çalıştaydan çıkacak sonuçların oldukça önemli olacağına işaret etti. Vali Elban, “Gerçek anlamda İslam dünyasında bugün cereyan eden ekonomik, idari konular ile gıdadan beslenmeye tüm hususlar, yaşanılan birçok sorun, farklı oturumlarla bilimsel olarak ortaya konulacak. Bunların hepsinin arkasında çok farklı faktörler var ve bizlere yönelik tespitler derinlemesine çalışmalarla burada ortaya konulacaktır. Çalıştaydan ortaya çıkacak sonuçlar kişi ve kurumların istifadesine sunulacak. Çok boyutlu olarak konunun değerlendirilecek olması ve akademik olarak getirilecek önerilerin yol gösterici olmasını diliyorum. Çalıştayı düzenleyen İKÇÜ’ye, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneğine, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, işin doğrusunu kavrayıp şuurlanmamıza vesile olmasını temenni ediyorum” dedi. Oryantalizm Yapılandırılmış Sömürü Yöntemidir Çalıştayın açılış konferansında, ‘Oryantalizm’ kavramı üzerinden tespitler yapan Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci, oryantalizmin aslında bir sömürme stratejisi olduğunu söyledi. Yelkenci, “Oryantalizm, Batının Doğuyu anlama, anlamlandırma çabası değil, asında onların istediklerini bizim görmemizi sağlayacak yapılandırılmış bir yöntemdir. Bu yöntem, Doğu kendini nasıl görmeli ki biz bu sömürüyü en sorunsuz şekilde yürütelimdir. Edward Said’e göre, bu düşünme biçimi üzerinden kodlanan Doğuyu önce kendi bilim insanına anlatır, daha sonra o Batılı akademisyen bize anlatır. İki yüzyıldır bunu bu şekilde yürütmektedirler” şeklinde konuştu. Kurtulmak Nesiller Alır Batının oluşturduğu imge üzerinden uygulanan yaklaşımda, uyanık olunması gereken ilk eşiğin kavramsızlaştırma ve ardından kendi kavramlarını öne sürdükleri süreç olduğunu kaydeden Yelkenci, bu şekilde istedikleri kavramların içlerini doldurarak istedikleri şekilde empoze ettiklerini aktardı. Bakan Yardımcısı Yelkenci, “Doğulu toplumlara önce kendi değerlerini boşalttırır, buna karşı duyarsızlaştırır ve kanıksatırlar. Daha sonra Nurettin Topçu’nun ifadesiyle uyum ve sıradanlaştırmayı kullanırlar. Sonra sıradanlaştırma eylemsizleştirme ile toplumlar kavramlarından mahrum bırakılır. İkinci aşamada kendi kavram ve değerlerini dayatırlar. Öncelikle topluma ihtiyaç hissettirir. Daha sonra cazip gösterir ve vazgeçilmez hale getirirler ve son olarak da yaşam tarzına dönüştürürler. Bu aşamaya gelindiyse artık bundan kurtulmak için nesilleri alacak bir sürece girmiş oluruz” diye konuştu. Önce Yeni Bir Kimlik İnşa Ederler Batının, Doğuyu sömürgesi haline getirmesinin koşulunun toplumu yeniden inşa etmesinden geçtiğini aktaran Bakan Yardımcısı Yelkenci, oluşturdukları Doğuyu tekrar yapılandırarak tüm zenginliklerini istila etmeyi amaçladıklarını söyledi. Yelkenci, “ Asya, Avrupa’ya uzaktır. İslam dünyası ise hasımlarıdır. Ama aslolan Doğunun zenginliklerini kullanmaksa, sömürgecilikse, oryantalizm de bir stratejiyse, doğunun istilası, yeniden inşa edilmesi ve yeniden yaratılan şeyin doğuya tekrar öğretilmesi gerekir. Bunun için Batı kendi içinde yaptığı tartışmaları ve ortaya koydukları eleştirileri sanki bize ait sorunlarmış gibi empoze eder. Önce bir kimlik inşa eder. Doğuyu daha iyi çözümlemeleri, daha iyi veri sağlamaları için" ifadelerini kullandı. Medya ile Emellerine Daha Kolay Ulaşıyorlar Batının İslam’a ve Müslümanlara olan antipatik bakışının, İslam’ın doğuşu ile birlikte başladığını ve Batı dünyasının İslam’ı bir tehdit olarak gördüğünü vurgulayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Batının kimlik göstergelerini öteki olarak tanımladığı Müslümanlar üzerinden kurguladığını, bu yaklaşımın ise zamanla, propaganda yoluyla, bir ideoloji olarak zihinlere yerleştirildiğini belirtti. Batının, Batı dışı toplumların da kendi yolundan gitmesi gerektiği fikrini modernleşme, demokrasi, kapitalizm ve aydınlanma gibi kavramlar üzerinden benimsettiğini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, seküler yaşam tarzı ile zihinlere özgürlük algısı empoze eden Batının tuzağına, farkında olarak ya da olmadan Müslümanların da düştüklerini dile getirdi Prof. Dr. Köse, Batının emperyalist emellerine günümüzde medya aracılığıyla daha kolay ulaşabildiğini, 11 Eylül gibi senaryoları hayata geçirerek Müslümanları “terörist” olarak gösterdiklerini ve İslamofobi’yi sistemli olarak körüklediklerini söyledi. Uyanışın Mücadelesini Vermeye Devam Edeceğiz Teknoloji ile emperyalizm ilişkisine de değinen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gelişen her teknolojinin dezavantajlılık makasını Doğunun aleyhine genişlettiğini vurgulayarak, teknolojinin ve savunma sistemlerinin geliştirilmesinin ve sosyal bilimlerin sömürü düzeninin aracı olmaktan çıkarılmasının gerekliliklerinden bahsetti. Prof. Dr. Köse, “Teknolojiyi ve savunma sistemlerini geliştirmedikçe, sosyal bilimleri sömürü düzeninin araçları olmaktan çıkarmadıkça hep birlikte yakın zamanda tecrübe ettiğimiz post modern tehditlerle yaşamak zorunda kalmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede isterlerse uçakları kaldırmadıklarını, silahları dilediklerinde kilitlediklerini ve hatta parayla sattıkları başka işlevi olan iletişim araçlarını bize karşı silah olarak kullandıklarını acı biçimde deneyimledik ve deneyimleyeceğiz. Doğu olarak temel sorunumuzun özgüven eksikliği ve oryantalist projelerin farkına varamayışımız olduğunu ifade etmek isterim. Müslüman kimliğini özüne uygun biçimde kabul etmedikçe ve inanç değerlerimize içeriden bir bakış ile yaklaşmadıkça gönüllü olarak hep kaybeden tarafta yer alacağımızın altını çizmek isterim. İşte bu ve benzeri sorunlarımızın ele alınacağı çalıştayımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Bakan Yardımcımız Sayın Dr. Ömer Yelkenci ve Sayın Valimiz Dr. Süleyman Elban olmak üzere katılımlarınız için her birinize ayrı ayrı en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Biz bıkmayacağız, usanmayacağız ve uyanışın mücadelesini vermeye devam edeceğiz” dedi. Doğuyu Şekillendirme Stratejisi: Oryantalizm Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Av. Cavit Tatlı, derneklerinin var olan birikimini tüm insanlığın hayrına olacak şekilde üretime dönüşmesi için çalıştığını, “Oryantalist Düşünce Bağlamında Batının İslam Dünyasına Yönelik Projeleri” çalıştayını da İKÇÜ ile birlikte bu amaca hizmet etmek için düzenlediklerini belirtti. Batı ile İslam dünyası arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel etkileşimlerle şekillenen ilişkilerin arka planında, düşünsel çerçevesi yüzyıllar öncesine dayanan “Oryantalizm” anlayışının bulunduğunu kaydeden Tatlı, bu yaklaşımın sadece Doğu toplumlarını Batılı bir bakış açısıyla anlamak ve yorumlamak manasına gelmediğini; aynı zamanda Doğuyu şekillendirme ve kontrol altına alma stratejilerinin de bir parçası olduğunu dile getirdi. Av. Tatlı, “Günümüzde, Batının İslam dünyasına yönelik projelerini anlayabilmek için, önce “Oryantalizmi” kavramak gerekir. Tarih boyunca farklı dönemlerde, bu düşüncenin uzantısı olarak ortaya çıkan ve bazen doğrudan müdahale şeklinde, bazen de dolaylı kültürel ve ideolojik araçlarla uygulanan projelerin, günümüzde nasıl gerçekleştiğini ve İslam dünyası üzerinde ne gibi etkiler yarattığını anlamak zorundayız. Çalıştayımızın ana hedeflerinden biri de budur” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Prof.Dr. Köse, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci’ye hediye takdiminde bulundu. Çalıştay programında, eşzamanlı olarak yapılacak oturumlara geçildi. -
10 kez okundu
Öğrencilerden Erasmus’a Yoğun İlgi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Dış İlişkiler Koordinatörlüğünce Erasmus Günleri (#ErasmusDays) çerçevesinde düzenlenen bilgilendirme toplantısı ile öğrencilere Erasmus+ Programı tüm ayrıntılarıyla aktarıldı. Koordinatörlük tarafından Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunu dolduran öğrencilere, Erasmus+ öğrenim hareketliliği, staj hareketliliği, başvuru takvimi, anlaşmalı üniversiteler başlıklarında bilgi verildi. Programa, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Ender Akan, Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, Koordinatörlük sorumluları, akademik ve idari personel ile öğenciler katıldı. Öğrencilerin Erasmus Bilgilendirme Toplantısına yoğun katılımla ilgi göstermesinden memnuniyet duyduğunu paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu Erasmus’un, eğitim programlarının yapılandırılması, uluslararası bilgi ağlarının zenginleştirilmesi, bilimsel çalışmalarda uluslararası diyalojik iletişimlerin güçlendirilmesi gibi önemli fırsatlar sağladığını aktardı. Potansiyelimizi Daha da Zenginleştirme Hedefindeyiz Üniversite olarak uluslararası eğitim ve kültür alışverişinin tetiklenmesine imkân sağlayan tüm çalışmaları desteklediklerini kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel ve küresel konularda önemli bir aktör olmaya yönelik politikalarını destekleyen bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bilim diplomasisini, uluslararası alandaki ilişkilerimizi ve iş birliklerimizi güçlendirme yönünde adımlar atıyoruz. Öğrenci hareketliliğinin orta ve uzun vadede ekonomik, kültürel, sosyal ve diplomatik ilişkilerin gelişmesine somut katkılar sunduğu bilinmektedir. Biz de daha çok öğrenciyi programa kazandırma çabası içindeyiz. Bu anlamda her bir akademik birimde, bölümde Erasmus sorumlusu hocalarımız var. Akademik personelimizin ve öğrencilerimizin öğrenim hareketlilikleri vasıtasıyla uluslararası deneyimlerini arttırmak için potansiyelimizi daha da zenginleştirme hedefindeyiz” dedi. Erasmus Geri Dönüşleri Gurur Verici Erasmus ’un kültürel elçilik misyonunu da barındırdığına dikkat çeken Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, bu anlamda giden öğrenciler için gelen geri dönüşlerin oldukça memnuniyet verici olduğunu aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “14-19 Ekim 2024 tarihlerinde tüm dünyada kutlanan Erasmus Günleri(#ErasmusDays) çerçevesinde, ülkemize gelenler de geldikleri ülkelerin kültürel aktarımına hizmet etmekteler. Geçenlerde İspanya'da Erasmus sorumlusu arkadaşımız aradı, çok teşekkür etti, gerçekten nitelikli, pozitif, iyi iletişim kuran bir öğrenci göndermişsiniz dedi. Bu geri dönüşleri almak gurur verici. Demek ki hem üniversitemizi hem de ülkemizi en güzel şekilde temsil ediyorsunuz. Aynı zamanda kültür elçisi olma işlevini de başarıyla yerine getirmiş oluyorsunuz. Bu anlamda bu sürece katkı veren tüm Erasmus Ofisi personeline ve uluslararası ilişkiler genel koordinatörlüğüne çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Öğrenci öğrenim staj hareketlilikleri, ESC programı tanıtımı ile öğrencilerin karşısına geçen Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay da program ülkelerindeki yararlanıcıların, dünyanın herhangi bir yerindeki yükseköğretim kurumlarında eğitim alma veya ders verme fırsatına sahip olduklarını söyledi. Tüm Katılımcılarımıza Rehberlik Etmekteyiz Erasmus Programının yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile iş birliği yapmalarını teşvik ettiğini ve sunulan hareketlilik olanağı ile katılımcıların değişik kültürleri tanıyıp, kendi kültürlerini de tanıtma fırsatı bulduklarını kaydeden Doç. Dr. Bakay, salonu dolduran öğrencilere; başvurular, izlenecek yollar, sınavlar, program öncesi ve sonrası yapılması gerekenler gibi tüm aşamalarda destek olduklarını vurguladı. Doç. Dr. Bakay, “Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörlüğü, Dış İlişkiler Koordinatörlüğü olarak tüm katılımcılarımıza rehberlik etmekteyiz. Öğrencilerimiz, akademik başarı puanı ve dil puanı ile oluşan Erasmus puanı ile kontenjanlar dâhilinde sıralamaya girerek; yurt dışında öğrenim görme ve staj yapma fırsatına sahip olabilmektedir. Uluslararası proje yazma, okuma, yürütme yetkinliklerinin arttırılmasını sağlayan bu değişimler ile personelimiz de yabancı dillerini geliştirip, kariyer planlamalarına mesleki deneyimler katabilir. Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile kurdukları güçlü network ağı çok önemli. Ulusal ve uluslararası düzeyde iș birliği ve deneyim paylaşımı faaliyetlerini destekleyen ofisimiz ile fakültelerimiz arasında köprü görevi üstlenen Erasmus birim koordinatörü hocalarımızın destekleri ile network ağımızı daha da genişleteceğimize inanıyoruz” dedi. Konuşmaların ardından yurt dışında eğitim alan, Sosyal Bilimler Enstitüsünden Burak Karabulut, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik Bölümünden Fatma Zehra Balcı, İşletme Bölümünden İhsan Ata Üzel, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Mehmet Ali Kömürcü, Su Ürünleri Fakültesinden Selçuk Çelik, Diş Hekimliği Fakültesinden Selçuk Göse, deneyimlerini Erasmus’tan faydalanmak isteyen öğrencilerle paylaştı. -
10 kez okundu
Öğrenci Topluluklarımızın Aktif Olması Şart
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık ve Kültür Daire Başkanlığı 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Öğrenci Toplulukları Toplantısı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun başkanlığında yapıldı. Engelsiz Üniversite Koordinatörü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Sorumlusu Doç. Dr. Melike Tekindal, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Sağlık Kültür ve Spor (SKS) Daire Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, SKS Kültür Birimi Sorumlusu Tuğçe Yılmaz’ın da hazır bulunduğu toplantıda Prof. Dr. Bulduklu, öğrenci toplulukları danışmanları ve temsilcileri ile görüşerek faaliyetlerini içeren sunumlarını izledi. Öğrenme Sadece Sınıfta Kalmaz Topluluk faaliyetleri içinde yer almanın kıymetli olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, yönetim olarak tek isteklerinin toplulukların üniversite mevzuatına uygun şekilde aktif tutulmaları olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu, "Öğrenme sadece sınıfta kalmaz, kalmamalı da. Topluluklar, hedef belirleme, plan yapma, plana uyma, sorumluluk alma, organize şekilde hareket etme ve problemlere pratik çözümler üretme gibi hem öğrencilik hayatınıza hem de gelecekteki mesleklerinize katkı sunacak alışkanlıklar kazandırmaya vesile oluyor. Topluluklar sayesinde sektörünüzdeki işletmeleri yakından tanırken, alanının profesyonellerini de konferanslar düzenleyerek ağırlama şansını elde ediyorsunuz. Topluluklarımız ayrıca üst sınıflardan tecrübe edinme, alt sınıflardaki arkadaşlarınıza tecrübe aktarma, güzel dostluklar kurma platformlarıdır. Bu platformlardan azami ölçüde faydalanın” dedi. Topluluklarımız Aktif Olmalı Topluluk üyelerinden beklentilerinin faaliyetlerini UBYS sistemi üzerinden yürütmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bulduklu, yapılması planlanan etkinliklerin belirtilen süreç içinde sisteme girilmediği takdirde resmi olarak ele alınamadığını vurguladı. Sistemsel veri girişi noktasında akademik danışmanlara ve topluluk yöneticilerine çok büyük görev düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, ”Etkinlik girişi yapmazsanız faaliyeti yapamamış, dolayısıyla SKS’den destek beklediğiniz alanlardan faydalanamamış oluyorsunuz. Biz SKS bünyesindeki tüm topluluklarımızın etkinliklerini UBYS üzerinden yakından takip ediyoruz. Bu sayede lokasyon, ulaşım, misafir ağırlama, teknik destek gibi birçok alanda faaliyetlerin içerisinde yer alıyoruz. Elimizden geldiğince tüm personelimizce seferber olduğumuz faaliyetlerinizin öncesini ve sonrasını, tarihi geçen, kapatılmayan etkinliklerinizi lütfen UBYS üzerinden takip edin. Topluluklarımızın aktif olarak kalabilmesi için faaliyetlerinizi resmileştirin, bayrağı teslim edeceğiniz öğrenci arkadaşlarınıza da kolaylık sağlayın” diye konuştu. Toplantıda açılması planlanan toplulukların başvuruları ile aktif olmayan toplulukların durumları incelendi. Ayrıca 55 topluluğun yer aldığı SKS bünyesine 10 yeni topluluğun daha katılması kararlaştırıldı. -
10 kez okundu
İlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile Yapacaklar
E-Gastonomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti. -
10 kez okundu
İKÇÜ ve BEUN’den Uluslararası Kongre Ortaklığı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisindeki “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda, bu yıl 5’incisini düzenlediği International Artificial Intelligence and Data Science Congress (ICADA2025), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) ev sahipliğinde başladı. “Yapay Zekâ” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliğini içeren yönüyle Türkiye’de bir ilke imza atan ‘ICADA2025’ İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Bilgi Güvenliği Derneği iş birliğinde Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yapıldı. Düzenlenen resmi açılışa, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kıdemli Albay Ahmet Öztürk, il protokolü, yapay zeka ve veri bilimi alanında çalışan araştırmacılar, sanayi kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri katıldı. Bilimi Tüketen Değil Üreten Bir Yaklaşımla Mühendislik, sağlık, eğitim, hukuk, pazarlama ve finans, tekstil, şehir ve bölge planlama gibi birçok farklı alanda yapay zekanın uygulanmasına yönelik geliştirilen sistemlerin ele alınacağı kongrenin açılışında konuşan BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer üniversite olarak bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan bir yaklaşıma sahip olduklarını aktardı. Bu çerçevede ICADA2025’ ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Özölçer, “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi yürütürken özellikle teknolojik gelişim ve ülkemizin bu süreçte gerçekleştirmesi gereken adımları da öne çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Geleceğimizin en önemli iki teknolojik başlığı olan yapay zekâ ve veri bilimi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu kongre, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir biçimde Türkiye’nin lider ve teknolojik anlamda kendine yeter bir ülke olarak başrol almasını hedeflemektedir. Bu kongre kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların da yapay zekâ ve veri bilimi alanlarındaki fırsatlar kadar riskleri de odağa alarak konuyu akademik olarak, detaylı bir biçimde tartışmaya açmasını temenni ediyoruz. Bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi ise insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan yaklaşımımızla ICADA 2025-Uluslararası Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Kongresi uyarınca bu platformda ele alınacak tüm tartışma ve sunumların akademiye ve ülkemize hayırlı olmasını arzuluyorum. Bu maksatla bugün burada bizimle olma nezaketini gösteren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Derviş Karaboğa ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu hocalarıma kongrenin düzenlenmesinde iş birliği gerçekleştirdiğimiz İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yönetimine, kongre düzenleme ekibi ile tüm dünyadan sunumlarını gerçekleştirmek için kongreye katkı sunan akademisyenler ile öğrencilere teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Büyük Veri ve Yapay Zeka Yeni Bir İktidar Alanı İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da dijital çağda güvenilir yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesinde veri güvenliğinin kritik bir rol oynadığını kaydetti. Yapay zekânın, tüm disiplinlerin ilgilenmesi zorunlu olan ve çoklu bir bakışla ele alınmayı gerektiren niteliğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Yapay zekâ, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Gelinen noktada veriye dayalı biçimde karar almayanlar ve teknolojiyi sadece fayda-zarar odaklı tartışanlar hâkim değil tabi olurlar. Küresel rekabette öne çıkmanın öncül unsuru artık kodları belirlemekten geçiyor ve yapay zekânın gelinen noktada yeni bir iktidar biçimi olduğu son dönem deneyimleriyle kanıtlanmış durumda. Bu nedenle yapay zekanın nasıl kullanıldığı sorusu teknolojik boyutun ötesindedir ve artık milli güvenlik meselesi ve bağımsızlık sorunudur. Ülkemizin son dönemde teknoloji ve bilişim alanında attığı önemli stratejik adımlar dikkate alındığında bu alanda da baş aktör olabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi sürekli değişen ve dinamik yapıdaki bu alanda da öncü konuma öykünebiliriz. Bunun için algoritmalara dayalı stratejilere odaklanmalıyız ve kuralları belirleyen rolü elimizde tutmalıyız” dedi. Ülkemiz Akademisine Önemli Görevler Düşüyor ‘Yapay zekâ insan zekasının bir alternatifi değil, ancak tamamlayıcısı olabilir’ diyerek insan geliştiricinin düşünceliliğinin ve uzmanlığının yerini alamayacağını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Ülkemizde üniversiteler bu konularda daha fazla sorumluluk almalı. Sorumluluk alırken akademi ile uygulayıcıların birlikte çalışmasına ihtiyaç var. Yine politika oluşturulmasında ülkemiz akademisine önemli görevler düşüyor. Birlikte oluşturulan bir strateji çerçevesinde değişimin yönetilmesine ihtiyaç var. Bu yıl beşincisini yaptığımız bu kongrenin zihinsel dönüşüme ve ortak çalışma kültürüne katkı yapmasını diliyorum. Ortak çalışma kültürü diyorum ki mevcut kongre esasen mükemmel bir iş birliğinin sonucu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ortaklığında, farklı üniversitelerden akademisyenlerin birlikte çabası ile bu organizasyon yapıldı. Emek yoğun bir süreç ile alanında önemli siz akademisyenleri bir araya getirebilmek ancak ve sadece birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi ile mümkün olabilirdi. Ben, bu mükemmel organizasyon ve içten ev sahiplikleri için Bülent Ecevit Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Hocama ve onun şahsında organizasyon ekibine, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ve diğer üniversitelerden organizasyona katkı veren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Başarılı bir kongre diliyor saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizde Bir İlk İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu yapay zekâ, veri bilimi ve siber güvenlik temalarının önemine değindi. “Yapay Zeka” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliği içinde olmasının ülkemizde bir ilk olması yönüyle büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Alaybeyoğlu, YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Erol Övar’ın “yapay zekâyı üretmekle alakalı Türkiye'de üniversitelerin önünde çok önemli bir ödev bulunduğuna” dair sözleri ile çizmiş olduğu yol haritası doğrultusunda, biz de İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak ülkemizin yapay zeka alanında gelişim sürecine çalışmalarımızla katkı sağlamaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Amerika'dan Filipinler’e kadar uzanan birçok farklı ülke ve üniversitelerden bilimsel çalışmaların sunulacağı kongremize desteklerinden dolayı başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere davetli Konuşmacılarımız Sayın Prof.Dr. Derviş Karaboğa’ya, Sayın Prof.Dr. Tülay Yıldırım’a, Sayın Prof.Dr. Sabina Barakovıc’e, Sayın Prof.Dr. Bijan Najaf’a, Sayın Prof.Dr. Kunal Mankodiya’ya, Sayın Doç.Dr. Ali Turab’a, panelist konuşmacılarımıza, büyük bir heyecanla çalışan düzenleme kurulu ekibimize ve katkılarından dolayı sponsorlarımıza çok teşekkür eder, verimli bir kongre olmasını dilerim” dedi. Fırsat ve Riskleri Geniş Bir Katılımla Değerlendirme İmkânı BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekâ ve veri bilimi alanlarının geleceğin en önemli teknolojik gelişim alanları olduğunu ve bu alanlarda gerçekleştirilecek çalışmaların fırsatlar barındırdığı kadar büyük riskler de içerdiğini ifade ederek kongrenin gerçekleştirilmesinde bu fırsat ve riskleri geniş bir katılımla değerlendirme motivasyonunun başat unsur olduğunu belirtti. Kongre çıktılarının Türkiye’nin ilgili alanlardaki çalışmalarına akademik açıdan katkı sunmasını temenni ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çakır, kongrenin düzenlenmesi hususunda göstermiş olduğu büyük katkılarından dolayı BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından kongrenin ilk sunumunu gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, sunumuna başlamadan önce YÖK tarafından kurulan bilimsel bilginin topluma yayılması için Bilim İletişimi Ofislerinin önemine değindi ve halkın anlayabileceği bir dille yapılan 'Bilim Kafe' etkinlikleri vesilesiyle akademisyenler ile vatandaşların buluşarak bilimsel konuları paylaşılacağı etkinliklerin artacağını vurguladı. Ardından yapay zekânın temelini oluşturan yapay sinir ağları ve yapay zekâ sistemlerinin daha iyi sonuçlar üretmesi için kullanılan optimizasyon algoritmalarından bahseden Prof. Dr. Derviş Karaboğa, bu sistemlerde zaman zaman karşılaşılan önyargı problemlerine dikkat çekti. Kongre açılışının ikinci sunumunu gerçekleştiren Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Yıldırım ise “veri bilimi” ve “büyük veri” kavramlarına değinerek, verilerin güçlü yanlarından bahsetti ve GDPR gibi veri koruma yasalarının önemine dikkat çekti. İki gün devam edecek ICADA 2025’in açılış töreni, teşekkür belgesi takdiminin ardından gerçekleştirilen fotoğraf çekimi ile son buldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Havelsan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu USOM gibi kurumlar ile ulusal ve uluslararası üniversitelerden konuk bilim insanlarının yer aldığı kongre, hibrit oturumlarla tamamlanacak. -
10 kez okundu
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
10 kez okundu
Sağlık Bilimleri Enstitüsü SAGOK 2025’e Ev Sahipliği Yaptı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi tarafından sağlık bilimleri alanında çalışan araştırmacıları, geleceğin akademisyenleri olacak lisansüstü öğrencileri bir araya getiren Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresinin (SAGOK 2025) 4’üncüsü düzenlenen açılış programıyla başladı. İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü ev sahipliğinde, toplum sağlığının geliştirilmesinde yenilikçi ve dijital yaklaşımlar ile ortak sorunlara çözüm önerilerinin tartışılacağı kongrenin açılışına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökçen Bombar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Derya Özer Kaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari birimlerden gelen yöneticiler ile öğrenciler katıldı. Eleştirilmek de Güzeldir Kongrenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, SAGOK 2025’in İKÇÜ’nün ev sahipliğinde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Asli işi bilgi üretmek olan üniversitelerin, bilgi üretirken devamlılığı sağlama misyonuna işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerin bu üretim sürecine katkılarının oldukça değerli olduğunu kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Akademik birimlerin öğretme-öğrenme kültürleri, uzmanlık alanları farklı olabilir. Ama akademinin esas amacı eleştirel düşünebilmek, fikrini söyleyebilmek, özellikle lisansüstü boyutta fikrini savunabilmek, çıktıları analiz edebilmek, yorumlayabilmektir. Yüksek lisansa geçiş aşamasından itibaren öğrenciler akademik donanıma ilişkin tezler, bilimsel çalışmalar, makale, konferans bildirisi, kongre, çalıştay raporu gibi gelecekteki akademik donanımlarına katkı getirecek sürece hızla geçiyor. Kongrelerde öğrencilerin savunmacı bir üsluba büründüklerini görüyorum. Bırakın yaptığınız şey eleştirilsin. Eleştirilmek de güzel bir şey. Eleştirilirken eğer kanıtlayabiliyorsanız savunun. Ama körü körüne savunmayın. Akademi bazen deneyimle öğrenmeyi de gerektirir. Hata yapmaktan korkmayın, yazın, girişimci olun. Dolayısıyla bu tarz etkinlikler aslında sizin kendi çapınızı görmeniz açısından son derece önemli. Öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde; kişisel, sosyal, akademik hayatlarında fayda sağlayacak bu tarz organizasyonlar büyük şans” dedi. Dünyaya Örnek Bir Sağlık Modeli Türkiye’nin artık sadece tüketen değil; koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, İKÇÜ, İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi enstitülerinin, sağlık alanında çalışan akademisyenleri, araştırmacıları, profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren bu bilimsel platformun birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırması adına örnek olduğunu da vurguladı ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 3 Üniversiteden Örnek Paydaş Birliği İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı da yaptığı selamlama konuşmasında lisansüstü eğitim sürecinin öğrencilerin bilimsel araştırma yolculuğundaki önemine değindi. İKÇÜ Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Tıp Fakültesine bağlı 56 lisansüstü programda 350'ye yakın lisansüstü ve doktora öğrencisi ile çalıştıkları bilgisini veren Prof. Dr. Sarı, öğrencilerden tek beklentilerinin bilgi üretmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sarı, “Biz son düzenlemeler ile lisansüstü eğitiminde yüksek lisanslar için bir bildiri sunma, doktora öğrencileri için de mezuniyet koşulu olarak üç makale yayınlama ve bir bildiri sunma koşullarını getirdik. Bunlar da üretilen bilginin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve sunulması açısından önemli. Kongremiz bu çıktıya hizmet etmesi açısından da önem taşıyor. 157 bildiri alan kongremizde, paydaş 3 üniversiteden öğretim üyelerinin konuşmaları ile 8 panel gerçekleşecek. Uluslararası konuşmacılarımız da çevrimiçi olarak oturumlara katılacaklar. Kongremizin gerçekleştirilmesinde desteğini esirgemeyen başta Rektörümüz Prof.Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere düzenleme kurulu üyelerine, enstitülerin idari ve akademik çalışanlarına, sponsor firmalarımıza teşekkür ediyorum. İki günlük yoğun bir bilimsel içerik sağlayacak, engin bilgi ve deneyimleriyle programımızı güçlendirecek değerli konuşmacılara, oturum başkanlarına ve bildiri sunacak olan araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı -
10 kez okundu
İKÇÜ FEST’25 Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire (SKS) Başkanlığınca 8’incisi düzenlenen İKÇÜ’Fest’25 Bahar Şenliği coşkulu kortej yürüyüşüyle başladı. Öğrenci toplulukları, akademik ve idari personelin katılımıyla merkez kütüphane önünden başlayarak Rektörlük Binası önünde devam eden BandoRed eşliğindeki kortej yürüyüşüne, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru ile çok sayıda öğrenci katıldı. Dönemi Gülen Yüzlerle Kapatmak İstiyoruz Şenlik alanında son bulan kortejin ardından şenliklerin resmi açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üç gün planlanan festival etkinliklerinin gençlerden gelen talepler doğrultusunda hazırlandığını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin öğrencilerin keyifli bir lisans hayatı geçirmeleri adına her türlü çalışmaya destek verdiğini aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz Baharın yenileyici ruhunu, gençliğin enerjisiyle buluşturduğumuz şenliklerde sosyal, kültürel ve sanatsal yönleriyle de öne çıkan zengin bir içerik hazırladık. Oldukça yoğun geçen bir akademik yılın stresinden biraz da olsa uzaklaşmak, hep birlikte biraz nefes almak, eğlenmek, dinlenmek ve koşuşturmaya biraz ara vermek için 3 gün boyunca eğlenmenizi istedik. Bu eğlenceye akademik ve idari personelimizi de katarak dönemi gülen yüzlerle kapatmak istiyoruz” dedi. Şenlikler Kurumsal Kültürü İnşa Etmenin Önemli Bileşeni Sadece akademik ve bilimsel anlamda değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve sportif yönden de gelişime önem verdiklerini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ olarak biz, sadece meslek sahibi bireyler değil, aynı zamanda topluma duyarlı, kültürel birikimi olan, sosyal yönü güçlü nesiller de yetiştirmek arzusundayız. Salt akademik eğitim vermenin ötesinde her açıdan donanımlı iyi insanlar olarak mezunlarımızı hayata hazırlıyoruz. Bu tür etkinlikler de bu hedefin önemli bir parçası. Şenlikler ve bu türden etkinliklerin kurumsal kültürü inşa etmenin önemli bileşeni olduğunun farkındayız. Kimlik oluşturmak ve aidiyet yaratmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu güzel şenliklerin hazırlanmasında emeği geçen başta SKS Daire Başkanlığımıza, öğrenci topluluklarımıza, gönüllü öğrencilerimize ve katkı sunan tüm paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum. Unutmayalım ki, birlikte eğlenmeyi, birlikte üretmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenen bir toplum, geleceğe daha umutla bakabilir. Keyifli, sağlıklı, eğlenceli bir şenlik diliyorum” ifadelerini kullandı. Katılımınız Bizim İçin Çok Önemli ve Değerli SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru da dopdolu bir programla birbirinden renkli etkinlik ve konserler eşliğinde 3 gün sürecek İKÇÜ FEST 2025’in keyifli geçmesi temennisinde bulundu. Doğru, “Bu gibi özel etkinliklere, değerli öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimizin katılımı bizim için çok önemli ve değerli. Şenliklerde bizlere destek olan üniversitemizin değerli gençlerinin oluşturduğu topluluklarımıza, tüm öğrencilerimize güzel bir festival diliyorum. Kültür, sanat ve müziği bütünleştirdiğimiz etkinliklerimizin eşliğinde tüm İKÇÜ ailesine iyi eğlenceler diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından festival kapsamında SKS Daire Başkanlığınca personel ve öğrenciler arasında düzenlenen Rektörlük Turnuvasında dereceye giren takımlara ve sporculara ödülleri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu tarafından takdim edildi. Ödül takdiminin ardından törene katılan protokol, şenlik alanındaki topluluk stantlarını gezerek öğrencilerle sohbet etti. Rektörlük Kupasını Kimler Kazandı? Personel Voleybol Branşında 1. Rektörlük Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı Personel Basketbol Branşında 1.Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Personel Futsal Branşında 1. Sosyal Bilimler Enstitüsü Takımı, 2. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 3. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Takımı Personel Erkek Masa Tenisi Branşında 1. Maksut Çetin2. Rıza Şen, 3. Umut Ziya Koçak Personel Kadın Masa Tenisi Branşında 1. Eylem Aykurt, 2. Anıl Çobanoğlu Dede, 3. Didem Yüzügülenç Öğrenciler arası Voleybol Branşında 1. Eczacılık Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Basketbol Branşında Dereceye giren takımları 1. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Takımı, 2. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı, 3. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Futsal Branşında 1. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-2 Takımı, 2. Eczacılık Fakültesi Takımı, 3. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-1 Takımı Öğrenciler arası Masa Tenisi Branşında 1. Erdal Develioğlu, 2. Hüseyin İsa Aksoy, 3. Emre Berdi -
9 kez okundu
İKÇÜ’nün Erasmus Başarısı
Erasmus+ programının yükseköğretim kurumlarındaki etkisi ve fırsatları hakkında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörlüğü tarafından “Erasmus+ Program Rehberi Tanıtım Toplantısı” düzenlendi. Programda İKÇÜ’nün Erasmus Projelerinde her geçen yıl yakaladığı başarı ivmesine dikkat çeken Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, “Önceki yılın rakamına göre projelere tahsis edilen hibe bütçemiz yüzde 80 arttı” açıklamasında bulundu. Erasmus+ projelerinin yönetimi konusunda bilgilerin paylaşıldığı programı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülten Kavak, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Ender Akan ile çok sayıda akademisyen takip etti. Uluslararası Arenada Yer Edineceksek Yolu Bu Projelerden Geçiyor 2025 yılı Erasmus Çağrı Rehberinin yayımlanmasıyla birlikte düzenlenen toplantının katılımcılara detaylı bir perspektif sunacağını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üniversite adına yürütülen projelerden duyduğu memnuniyeti ifade ederek her alanda dünya ile entegre bir eğitim anlayışını, araştırma ve kültürel paylaşım iklimini yaygınlaştırmak için çalıştıklarını söyledi. Uluslararası projelerde akademi dünyasında kurumlararası yapılan konsorsiyumların toplumları birbirine yakınlaştıran, küresel diplomasiyi güçlendiren yapılar olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Erasmus+ programı kapsamındaki öğrenci ve personel değişim fırsatları, ikili anlaşmalar vasıtasıyla, öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve idari personelin uluslararasılaşma faaliyetlerine katılması uluslararası bilgi ve bilim dünyasına hizmet eden aksiyonlardır. Akademik bilgi birikimimizi uluslararası düzeyde paylaşmak ve bu birikimi kültürel çeşitlilikle zenginleştirmek için Erasmus büyük bir fırsat. Erasmus projeleri aracılığıyla üniversiteler arası, farklı ülkelerden ortaklarımızla iş birliği yapmak, yenilikçi projeler üreterek kültürler arası köprüler kurmak, üniversitemizin uluslararası arenada görünürlüğünü arttırırken; ülkemizin dünya bilim sahnesindeki konumunu da güçlendirecektir. Uluslararası ve kültürler arası iletişimi geliştirmek bilimin kıtalararası paylaşımına da olanak sağlayacaktır. Uluslararası arenada bir yer edineceksek yolu bu projelerin yaygınlaşmasıyla olacaktır. Küresel araştırmalardaki görünürlüğümüzü arttırmanın İKÇÜ’nün hedeflerinde çok değerli bir yer tuttuğunu özellikle vurgulamak isterim. Farklı kültür, değerlerin paylaşımı toplumlar arasındaki dostluk, kardeşlik ve iş birliğinin geliştirilmesine güzide bir katkı sağlayacaktır” dedi. Artık Proje Ligini Yükseltmenin Zamanı “2025 Yılı Erasmus+ Teklif Çağrısı ve Program Rehberi Tanıtımı” başlıklı sunumuyla programa devam eden Uluslararası Projeler ve Erasmus Kurum Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, İKÇÜ olarak son 4 yılda yakalanan başarı ivmesini devam ettirme gayretinde olduklarını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse nezdinde desteklerini esirgemeyen tüm yönetime teşekkürlerini ileten Doç. Dr. Bakay, “Önceki yılın rakamına göre projelerimize tahsis edilen hibe bütçelerimiz yüzde 80 arttı. Koordinatörlük olarak her yıl bir önceki yılın rakamlarını katbekat arttırarak elimizden geldiğinin en iyisini yapmaya çalıştık. Bize tahsis edilen hibe bütçelerimiz açısından iyi bir noktaya geldik. Biliyoruz ki nicelik değil nitelik önemli. Artık ligi yükseltmek gerekiyor. Horizon gibi yüksek bütçeli projelere odaklanmamız gerekiyor. Yürüttüğümüz çok sayıda iş birliği ortaklığı projelerimiz var. Horizon’da Sağlık Bilimleri Fakültesinden Gülşah hocamızın bir projesi var. Konsorsiyum hariç 14 tane AB ülkesiyle projemiz devam etmekte. Turizm fakültesinde gönderecek öğrenci bulamıyoruz. Tıp fakültemizde özel bir projemiz geçti. Diğer fakültelerimizden de özel projeler bekliyoruz” dedi. ESC Hareketlilik Müjdesi İKÇÜ’nün Avrupa Dayanışma Programında yer aldığının müjdesini veren Doç. Dr. Bakay, yapılan akreditasyon başvurusunun kabul edildiğini açıkladı. Koordinatör Doç. Dr. Bakay, “Gönüllülük, iş, staj ve dayanışma projelerini bünyesinde barındıran European Solidarity Corps-ESC’ye (Avrupa Dayanışma Programı) yaptığımız akreditasyon başvurusu kabul edildi. Üniversitemizin akreditasyon başvurusunun Ulusal Ajans tarafından tamamlandığının müjdesini de vermek istiyorum. Türkiye’de sayılı üniversitede olan sanırım 10 üniversiteden biri olduk. Ev sahibi kurum akreditasyonunu aldık. Önümüzdeki günlerde personel sayımızın iyileştirilmesiyle bu programı da aktif olarak kullanmaya başlayacağız” ifadelerini kullandı. Bakay’ın ardından Crowdhelix Proje Etki Yöneticisi Burcu Kiper, akademi ve iş dünyası arasında konsorsiyum oluşturmaya yardımcı olan iş birliği platformu ‘Crowdhelix’ hakkında ayrıntılı bir sunum yaptı. KA1 Hareketlilik Projeleri, KA2 (Kurum ve Kuruluşlar Arasında) Ortaklık Projeleri, merkezi projelerin tanıtımı ve başvuru süreçleri hakkında bilgilendirmelerin de yapıldığı programda, İKÇÜ adına başarılı projeler yürüten İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Doç. Dr. İrem Özgören Kınlı ile Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Saliha Aksun katılımcılarla süreçlerde geçtikleri aşamalarla ilgili deneyimlerini paylaştı. -
9 kez okundu
Diş Hekimliği Öğrencilerinin Mutlu Günü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Diş Hekimliği Fakültesinde 2’nci ve 3’üncü sınıf öğrencileri için Beyaz Önlük Giyme töreni düzenlendi. Pandemi kısıtlamaları ve ardından ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle önceki yıllarda yapılamayan törende, Diş Hekimliği Türkçe ve İngilizce Lisans Programı öğrencileri önlüklerini giyerek hekimliğe ilk adım heyecanını salonda bulunan ailelileri ile paylaştı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun ev sahipliğinde düzenlenen törende öğrencilere beyaz önlükleri, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Abdullah Seçkin Ertuğrul, Prof. Dr. Esra Uzer Çelik, İzmir Dişhekimleri Odası (İZDO) yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Ali Rıza Alpöz, Dt. Arda Hacarlıoğlu, Dt. Hüseyin Emre Aydın, Dt. Özkan Akgün, Dt.Gizem Bayraktaroğlu, protokol ve Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyeleri tarafından giydirildi. Hekimliğin Sorumluluğu Artık Omuzlarınızda Törenin açış konuşmasında genç hekim adaylarına seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesinin, yetkin akademik kadrosu ve alt yapısı ile ülkemizin önde gelen fakülteleri arasında olduğunu söyledi. Beyaz önlüğün, bazı sorumlulukları beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Bulduklu, “İnsani olduğu kadar manevi yükümlülüğü olan tıp hekimliği gibi insana dokunan bilgi, beceri, mesleki yetkinlik gibi birçok unsuru harmanlayıp hekimliğin size getirmiş olduğu sorumluluğu artık omuzlarınızda hissettiğiniz bir sürece adım attınız. Diş hekimliği, insana dokunan mesleklerde olduğu gibi insani meziyetlerin ön planda olması gereken kutsal bir yapıdadır. Mesleğinizde doğru işler yapmak kadar doğru kararlar vermek ve doğru bir duruş sahibi olmak da var. Bu güzel mesleğin mensubu olarak sorumluluklarınızı da layıkıyla yerine getirmeniz gerekiyor. Bir hastayı iyileştirdiğinize, acısını dindirdiğinizde hasta ile beraber siz de o mutluluğu paylaşıyorsanız gerçek bir hekim olmuşsunuz demektir. Düzenlediğimiz beyaz önlük giyme töreninin anlamını özümseyerek; bilgi, beceri, vicdani ve ahlaki sorumluluklarınızı asla unutmadan, başarılarla dolu bir meslek yaşamı sürdürmenizi temenni ederim” dedi. Türkiye’nin En Modern Eğitim Hastanesi 2025’te Açılıyor Türkiye’nin önemli fakültelerinden birinde öğrenim gören İKÇÜ’lü hekimlerin ‘farkında ve farklı’ mezunlar olarak branşlarında da en iyisi olacaklarına inandıklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, önümüzdeki yarı yılda açılışı yapılması planlanan Türkiye’nin en modern Diş Hekimliği Hastanesinde gelinen aşamayı ailelerle paylaştı. Prof. Dr. Bulduklu, “Bir aksilik olmazsa, yeni dönemde Aydınlıkevler’de bulunan fakültemizi ve hastanemizi kampüs alanımızda yapımı tamamlanan sağlık kompleksimize taşıyacağız. Öğrencilerimizin dört gözle bekledikleri bu güzel müjdeyi sizlerle de paylaşmak isteriz. Rektör Prof. Dr. Köse Hocamızın liderlik, direktif ve destekleriyle, çalışma arkadaşlarımızın, teknik ve idari kadromuzun yoğun çabalarıyla bu aşamaya geldik. Eğitim-öğretim faaliyetleri ile birlikte 300 üniti aşkın ileri tanı ve tedavinin sunulacağı klinikleriyle Diş Hekimliği Fakültesi Hastanemiz, Türkiye’nin en modern eğitim ve sağlık kurumları arasındaki yerini alacak.Fakültemizi büyütmeye ve geliştirmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Kendini Sürekli Geliştiren Hekimler Olarak Mezun Olun Öğrencilerin beyaz önlük mutluluğunu paylaşan Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Seçkin Ertuğrul da fakültelerinin gelişimi adına her zaman destek olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile tüm yönetim ekibine şükranlarını iletti. Beyaz önlüklerin temsil ettiği sorumluluklara dikkat çeken Prof. Dr. Ertuğrul, “Kliniğe başlarken önlük giymenin ayrı bir anlamı var. Artık diş hekimliğinin uygulamalarını yakinen öğrenerek yapmaya başlayacaksınız. Hem fiziki hem de akademik anlamda donanımlı olan fakültenizde kendinizi sürekli yenileyin. Sıralarında teorik derslerini aldığınız, laboratuvarlarda pratik eğitimlerini gördüğünüz, hastanesinde hastalar ile tanıştığınız bu fakülteden, literatürü ve teknolojiyi yakından takip eden, kendini sürekli geliştiren hekimler olarak mezun olun. Mesleki etik kavramlarımızın yol göstericiliği ile önlükleriniz sizler için bir ömür boyunca taşıyacağınız onur ve gurur kaynağı olsun. Bu vesileyle beyaz önlük giymenizden dolayı tebrik ediyorum, öğrencilik hayatınızda ve meslek hayatınızda başarılar diliyorum” dedi. Öğrenciler adına mutluluklarını paylaşan 2’nci sınıf temsilcileri Miray Madran, Abdulsamed Oruç ile 3’üncü sınıf temsilcileri Yağmur Gür, Berkay Özkan da İKÇÜ’den öğrendikleri tüm değerlerin yol göstericiliğinde alanında en iyi, donanımlı ve etkili hekimler olacaklarının sözünü verdi. Öğrenciler, “Bugün burada gururla paylaştığımız bu törende en büyük emek sahibi olan başta sevgili ailelerimize, hekimlik hayatımıza kattıkları karşılığı ödenmez özverili çalışmalarından dolayı hocalarımıza sonsuz teşekkür ederiz. Hem öğrencilik hayatımızda hem de meslek hayatımızda önlüklerimizin hakkını vereceğimizden hiç şüpheniz olmasın” şeklinde duygularını paylaştı. Tören, konuşmaların ardından öğrencilerin Dr. Öğr. Üyesi Yağmur Kılıç önderliğinde Diş Hekimliği Andını okumasıyla sona erdi.